3620 Metre

3620 Metre
Bu rakam ilk olarak bu da nesi diye bir soruyu akla getirir. Bu Silivri sahilini olabildiğince kirleten ve iğrenç kokular yaratan Boğluca deresinin uzunluğudur. Silivri’yi vuran selden sonra selin nedeni hemen bulunmuştu. Derenin iki yanındaki apartmanlar sel felaketinin sorumlusuydu. Bu nedenle de derenin iki yakasındaki apartmanlar için yıkım kararı alındı ve yıkıldılar. Oysa o selde suçlu olan o apartmanlar değildi. Suçlu E-5 karayolundaki su geçidiydi. Geçitler dar olduğu için sel sularının getirdiği her türlü pislik delikleri tıkadığından sel suları E-5 üzerinden hızla akarak Silivri’yi suyla boğarken derenin yatağı Silivri’yi vuran sel sularını denize ulaştıracak kapasitedeydi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin muhteşem! Bir projesi vardı. Boğluca deresinin etrafındaki apartmanlar yıkılacak, dere yatağı genişletilip derinleştirilecek ve bu sayede derede Venedik’teki gibi gondollar dolaşacak. Hani derler ya… Ayranı yok içmeye, tahtırevan ile gider defi hacete. Bu arada tahtırevana bilmeyenler için bir açıklama getireyim. Zira Muğla’da belediye başkanlığına aday olan Deli Osman’ı Akyol’daki toplantısına tahtırevan ile gideceğini ilan ettirdiğimde en çok merak edilen tahtırevanın ne olduğuydu. Gerçi benim Deli Osman için yaptığım tahtırevan öyle padişah ve paşalarınki gibi lüks değildi. Benimki bir plastik koltuğa tahtırevana binecek olanı taşımaya yarayacak iki sırık monte etmekten ibaretti. Buna rağmen tahtırevanı merak edip görmeye gelenler yüzünden cadde trafiğe kapanmıştı. Bu nedenle eserimi götürüp dükkânımın bitişiğimdeki hamamın külhanına koymak zorunda kalmıştım. Silivri’de uygun bir sahil düzenlenmesi yapılamamış olması yüzünden sahil sadece kuru kalabalıkları ağırlamaktadır. Otuz kilometre ötedeki Büyükçekmece sahilindeki kayık hareketliliği Silivri’de yoktur. Bu halk ki doğru dürüst kayığa dahi binemezken gondollara nasıl bineceğini anlayan beri gelsin.
Üç bin altı yüz yirmi metre uzunluğundaki Boğluca deresi Silivri’de doğru dürüst bir sanayi olmamasına rağmen olabildiğince kirli ve ağır kokulu suları denize taşımaktadır. Ne yazık ki Boğluca deresinde gondollar yüzdürecek olan Büyükşehir Belediyesi bir ucundan bir ucuna kırk dakikada gidilebilecek olan bu dereyi kirletenlere karşı hiçbir önlem alamıyor. Bu nedenle dere yatağı çok uzun. Bu kadar uzun bir dere yatağını belediye nasıl kontrol etsin diyemezler. Bu sorumsuzluk yüzünden Silivri sahilinde zevkle gezilememektedir. Zira neden olduğu iğrenç koku yüzünden insanlar burunlarını tıkayarak gezmek zorunda kalıyorlar.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Boğluca deresi için yapılanları tarih yazıyoruz diye tanıtmaya çalışıyor. Oysa bu tarih yazma olsa, olsa bir kandırmacadır. Eğer bir tarih yazacaklarsa Boğluca ve Tuzla derelerindeki kokuya neden olan nedenleri bulsunlar. Bulsunlar ki halk rahat ve temiz nefes alabilsin. Temiz bir denize girebilsin. Burunlarını tıkayarak gezmekten kurtarılsın.
Kızımı Ankara’daki Fen lisesine götürürken bir dere kenarında mola verdim. Elimi yüzümü yıkayıp rahatlayacaktım. Yıkamak olası mı? Su leş gibi kokuyordu. Son olarak Kütahya’da askerliğini yapmakta olan oğlumun yanına gittiğimde derenin suyu tertemizdi. Sayın Yılmaz Özerşen’in yönettiği Eskişehir’in simgesi olan bu Porsuk çayı artık tertemiz akmaktadır. Demek ki istenildiğinde oluyor. Darısı Boğluca ve Tuzla derelerinin başına demekten başka elden ne gelir?
Özcan Nevres
www.ozcannevres.com

Özcan Nevres
Latest posts by Özcan Nevres (see all)
(Bugün 1, toplamda 90 kez ziyaret edildi.)

Özcan Nevres tarafından yayınlandı

15 Ağustos 1935 de Menemen’de doğdum. Esas mesleğim elektrik ve elektronik teknisyenliğidir. Gazeteciliğe 1958 yılında Ege’de yayınlanan Sabah Postası gazetesinde başladım. Hobilerim yazmak, okumak, tarihi eserler ve harabelerle ilgilenmektir.