Zakkum olayı ve gerçekler

Uzun zamandan beri zakkum olayı, sık sık manşete çıkmakta, bir türlü güncelliğini yitirmemektedir. Olaya gerekli tepkilerin gösterileceğini umarak bu güne kadar susmayı yeğledim.

13-10-1989 günkü Günaydın gazetesinde Zakkumcu Ziya Özel ile ilgili haber, şüphesiz yürekten alkışlanması gereken bir haber niteliğindedir. Ziya Özelin zakkum tedavisinin bilimsel bir değerinin olmadığını açıkça ortaya koymuştur. Dileğim büyük gazetelerin bu yazımda adı geçen kişiler veya yakınları ile geniş bir söyleşi düzenleyerek, Zakkumcu Ziya Özel in hekimlik kimliğinin en açık şekilde gözler önüne serilmesinin sağlanmasıdır.

Operatör Doktor Ziya Özel i Muğla Devlet Hastanesinde operatör doktor ve Başhekim olarak çalıştığı yıllardan tanırım. Ulus gazetesinde çıkan bir yazım üzerine Başhekim görevinden alınmış, yerine Ziya Özel atanmıştı. Kısa zamanda üst üste yaptığı başarılı ameliyatlarla adı, il sınırlarının dışına, tüm ilçelerine kadar yayılmıştı. İyi bir operatör, paraya önem vermez, ameliyat yaptığı hastalara kesin şifa verir diye. Oysa o sürümden iyi para kazanıyordu. Nam olsun diye konuğum olan rahmetli Meddah Hakkı Acar ı da ameliyat etmek istemişti. 84 yaşındaki Meddah Hakkı Acar ın 25-30 kilo ağırlığındaki fıtığının alınması yaşamının sonu olacaktı. Zira bu ağır yükten kurtulan karın zarı yukarı doğru gerilecek ve kalbe yapacağı baskı bu 84 yaşındaki ihtiyarın ölümüne neden olacaktı. Onu Ziya Özelin elinden zor kurtarmıştım.

Dükkanımın karşısında üç çocuklu bir komşum vardı. Kocası bir turizm şirketinde şoför olarak çalışıyordu. Komşum bir gün bana geldi. Memesinde bir ur olduğunu Doktor Ziya Özel in KANSER teşhisi koyduğunu, memesinden parça alınıp İzmir ve İstanbul a tahlile gönderildiğini, İzmir den gelen tahlil sonucundan kanser olduğunun anlaşıldığını anlattı. Bu nedenle hemen ameliyatla memesinin alınacağını söyledi. Her ne kadar İstanbul dan gelecek sonucu beklemesini önerdiysem de dinlemedi. Ameliyatla memesini aldırttı. Daha hastaneden taburcu edilmeden İstanbul a gönderilen parçanın tahlil sonucu geldi. Ur habis değil selimdi. Koşumun kadınlığının en güzel simgesi olan memesi gitmişti. Uzun zaman olayın şokundan kurtulamamıştı. Günlerce yitirdiği memesinin ardından göz yaşı dökmüştü. Oysa onun gözyaşları yitirdiği memesinin geriye gelmesini sağlayamıyordu.

Komşuma çok önemli bir görev düşmektedir. Basına nasıl aldatıldığını açıkça anlatması gerekmektedir. Unutmasın bu bir insani görevdir.

Yeni Foçalı (İzmir) Mustafa Kalkan ın hastalığı da kanserdi. Hekimler altı ay kadar ömür biçmişlerdi ona. Babası Ziya Özel i nasıl bir hekim diye bana sordu. Götürmemesini söyledim ama dinletemedim. Ziya Özele götürdüler. Ziya Özel hastanın babası Mazlum Kalkana kesin iyileşme garantisi vermişti. Mazlum Kalkan, doktorlara göre daha altı ay yaşaması gereken oğlu için oldukça yüklü bir para ödemesine rağmen oğlunu iki ayda yitirdi. Böylece oğlunun geride kalan kısa ömrü Ziya Özel sayesinde dört ay daha kısalmıştı. Daha sonra Mazlum Kalkan ın eşi de bu amansız hastalığa yakalanmıştı. Çare aramadığı doktor ve harcadığı paranın haddi hesabı yoktu. Ziya Özel e götürmeyi aklının kenarından bile geçirmemişti. Zira yediği kazığın farkındaydı. Eşinin ölümünden sonra üst üste gelen acılara dayanamayarak kendisi de intihar ederek yaşamına son verdi.

1971 yılında 12 mart muhtırasından sonra kurulan hükumetin Sağlık Bakanının halası da kanserliydi. Ona da doktorlar altı ay kadar ömür biçmişlerdi. Sağlık Bakanı Muğla’ya telefon edip Ziya Özel den uyguladığı tedaviyle ilgili bilgi aldıktan sonra halasını, tedavi edilmek üzere Muğla Devlet Hastanesine göndermişti. 17 gün sonra Sağlık Bakanına halasının öldüğü bildirilir. Sağlık Bakanı çok öfkelenir ve Ziya Özel in tayinini Bursa ya çıkarır.

Yanılmıyorsam 1977 yılında Dünya Onkoloji Kongresi Bursa da yapılmıştı. Ziya Özel bu kongreye kanseri tedavi ettiğine dair bir bildiri sunmuştu. Kongre bu bildiriyi BİLİMSEL GEÇERLİLİĞİ YOK diye reddetmişti. On yıl sonra Devlet bakanı Sayın Tınaz Titiz ile görüşme olanağı sağlar. Bakan bu müthiş buluşa inandırılmıştır. Emir verir ve TRT bilinen programın çekimini yapar. Çekim yapılır ama bir türlü yayına konulmaz. Zira bu buluş hakkında önemli kuşkular vardır. Bu arada Bevliye Uzman Doktoru Saim Kuttaş ın bana söylediklerini de aktarmak istiyorum. Bu adam sağda solda ne dolaşıyor böyle? Dünya Sağlık Örgütü kansere bulunacak ilaca iki milyar dolar ödül veriyor. Versin ilacının formülünü Ömür boyu sırt üstü yatsın. Bu günkü ederinin iki trilyon liraya yakın bir para olduğunu göz önüne aldığımızda Sayın Saim Kuttaş a hak vermemek olası mı?

Vuralhan olayında kamu oyu dikkatini başka yöne çekmek için yayına konulur. TRT bilmeyerek, istemeyerek bir barajı patlatmıştır. Bu patlayan para barajıdır. Paralar sel gibi Ziya Özelin para kasalarına akmaktadır. Bu akan parayı ne durdurmaya, ne de yönünü değiştirmeye ne TRT nin, nede devletin gücü yetmez. Ziya Özel i televizyona çıkarıp ben yanılmışım, zakkumun kanser tedavisinde yeri ve önemi yoktur dese bile, yine hasta ve hasta yakınlarını inandıramazlar.

Ziya Özel in mesai arkadaşları Doktor Saim Kuttaş, Doktor Hasan Erdem, Doktor Hüsamettin Demircioğlu, Doktor Recep Fındıkoğlu nun ve diğerlerinin bildiklerini basına açıklamaları gerekir. Unutmasınlar bu bir insanlık görevidir. Aksi halde nice ölümcül hastaların yakınları bir umut uğruna hastalarını iyileştirsin diye Ziya Özel in pençesine düşecekler. Sonunda hastalarını yitirenler, birde bakacaklar ki, yitip giden yalnızca hastaları değil, koca bir servet te hastalarıyla birlikte yitip gitmiştir. Muğla daki Ziya Özel in mesai arkadaşları son söz sizlerindir. Zaman geçmeden tüm bildiklerinizi insanlık adına açıkça ortaya koymalısınız. Şimdiden sonsuz teşekkürler sizlere. 14-10-1989

Özcan NEVRES

İnternetteki yazınızı henüz okudum.

Benim ve çalışmalarım hakkında hiç bilgisi olmayanlar maalesef sizin gibi düşünmeye devam ediyorlar.

Yazdıklarınızın hepsi gerçek dışı. Bahsettiğiniz hastaları tanımam ve görmedim. Memesini aldığımı bahsettiğiniz hastayı ne gördüm ne de tanırım.. Bursa’ya tayin olmadım,orasıyla hiç ilgim yoktur. Bursa’da kongre diye bir şey bilmiyorum.

Bakanın halasını hiç tanımam.

Ankara’da 4.Balkan ülkeleri tıp günleri toplantısında, 20 Eylül 1973 tarihinde tedavi ettiğim hastaları tebliğ ettim.

20 Temmuz 1990 tarihinde Almanya’da Bonn’da Türk Alman araştırma gurubunun tebliği vardır.

ABD.de 1992 senesinde 5 135 745 Nolu patenti aldım.

Bu konuda daha fazla bilgi almak isterseniz İnternette ANVİRZEL i ararsanız gerekli bilgiyi alırsınız.

Sanırım sizi biraz olsun bilgilendirdim.

Dr. Ziya Özel

Tarafsız gazetecilik gereği Sayın Ziya Özel in mailini sayfama koyuyorum. Bundan sonrası memesi alınan ve kendisini rahmetle andığım Hamdiye Demir in oğlu Gazanfer Demir e ve ablalarına, Yenifoça lı rahmetli Mustafa Kalkan ın eşine, oğluna ve kardeşlerine düşer. Bu arada şunu da belirtmek isterim. Yukarıda adını belirttiğim hastaları Sayın Operatör doktor Ziya Özel’in hepsini tanıdığını ispat ederim.

Bu konu ile ilgili görüşünü aldığım çok değerli bir onkoloji profesörü Sümer Yamaner’in verdiği yanıtı birlikte okuyalım ve konu ile kararımızı ona göre verelim.

6-7 sene önceydi. Amcam mide kanseri idi ve karaciğeri metastaz doluydu. Kemoterapiden yarar sağlayamadık. Denize düşenin yılana sarılması misali aile seferber oldu. Bana, Ziya Özel e götürelim mi diye sordular. Ben de tıbbın bittiği yerde istediğiniz yere götürebilirsiniz ama bir şey beklemeyin dedim. Gittiler. Adam, tedavisinin temelini ateşin yükselmesine oturtmuş. Saatlerce ateş konusunu anlatmış. İlaç vermiş. Günde bilmem kaç kere ateşine bakılacak ve çizelge hazırlanacak demiş. Çıkışta da sekreteri piyasa fiyatının 10 katına hasta termometresi satıyormuş!!!! Bu bile ciddiyetten ne kadar uzak olduğunun kanıtıdır.

Selamlar, saygılar. Sümer Yamaner

Değerli okurlarım, lütfen zakkumla ilgili bilimsel bilgilere değer verin. Kanser ile ilgili gerçek bilgileri bu siteden www.hastane.com.tr den öğrenebilirsiniz. Tüm hastalara acil şifalar dilerim.

Özcan Nevres

Özcan Nevres
Latest posts by Özcan Nevres (see all)
(Bugün 1, toplamda 2.808 kez ziyaret edildi.)

Özcan Nevres tarafından yayınlandı

15 Ağustos 1935 de Menemen’de doğdum. Esas mesleğim elektrik ve elektronik teknisyenliğidir. Gazeteciliğe 1958 yılında Ege’de yayınlanan Sabah Postası gazetesinde başladım. Hobilerim yazmak, okumak, tarihi eserler ve harabelerle ilgilenmektir.

“Zakkum olayı ve gerçekler” için 2 yanıt

  1. Oleander (zakkum) bitkisi özütü oleandrin isimli bir kimyasal zehir olup her tür akut ve kronik hastalik yapan ve öldüren bir zehirdir.Zakkum bitkisinin tamami zehirlidir.Oleandrinin 0,228 miligrami bir kediyi öldürmek icin yeterlidir.Dünyada hicbir ülkede özütün ilac olarak kullanilmasi söz konusu degildir.Amerika ve Avrupada
    her seye patent almak mümkündür.Idrari ilac olarak sunmak isteyen biri, yeterli ücret karsiligi patent alabilir.Öldürücü bir zehir oldugu kesin olarak bilinen bir madde hastaliklari iyilestirmek icin asla kullanilamaz.Bilakis hastalik yapici ve öldürme sebebidir.Oleandrin zehiri asirlardan beri cogu kimyaci , herbalist ve doktor tarafindan taniniyor.Sihhat icin kullanma denemeleri hep hastaligi artirici ve ölümle sonuclanmistir.Halkin zehir hakkinda bilgisizliginden faydalanan bezirganlar zehirin sifa oldugunu iddia edegelmislerdir.Zakkum özütünü cok kimse kullanmasina ragmen fayda görmedigi gibi hastaliklarinin siddetini artirmis kisa zaman sonra ölmelerine neden olmustur.Almanca ve Ingilizce Wikipediada oleandrin ve öldürücü dozu(miktar) hakkinda genis bilgiler mevcuttur.Sayet faydali bitki özütü olsaydi,hakkinda iyi bilgiler sunardim.Amacim kimseyi rencide etmek ve özütü kötülemek degildir.Bilge vatandaslarimizin dikkatine sunarim!

  2. Zakkum özütü(oleandrinli cözelti) kanser ve diger kronik hastaliklara faydali olsaydi,bu özütü hem dogal olarak zakkum bitkisinden elde eder hem de suni olarak laboratuvarda cokca ucuza üretirir cok az bir fiyatla;masraf karsiligi (5 lira) veya bedava caresizlere dagitirdim.Caresiz insanlara bosa umut verip .aldatmak hatta zehirlemek en büyük zulum ve katliamdir.

Yorumlar kapatıldı.