ZORAKİ EVLİLİK

ZORAKİ EVLİLİK   Hatice on altısına yeni girmişti. Ufak tefek olmasına rağmen pürüzsüz cildi ve yeşil gözleriyle komşu gençlerin evlilik hayallerini süslemeye başlamıştı. O nun gözleri ise sadece bir kişideydi. Yazlık evlerinin iki yüz metre uzağındaki komşularının askerden yeni dönmüş olan oğlu Cemil’deydi. Her gün ineklerini götürüp Cemil’lerin arazilerinin hududunu oluşturan karasuluk hendeklerinden birine bağlardı. …

YAZ GECELERİ   Her yıl yaz aylarında ovaya göç edilirdi. O yıllarda her arazide tek veya iki gözlü toprak evler vardı. Tütüncüler ise tütün kırma süresince kargı ve odunlarla inşa ettikleri çardaklarda kalırlardı. Evler genelde gemici fenerleri, gaz lambaları, kandil ve karpit lambaları ile aydınlatılırdı. Tek tük evlerde gramofon bulunurdu. Hasan on yaşlarına geldiğinde, diğer …

YARIM KALAN DÜĞÜN

YARIM KALAN DÜĞÜN Nalan köyünün en güzel kızıydı. Hanımefendiliği ve hamaratlığıyla da evlenecek çağda oğulları olan annelerin dikkatini çekiyordu. Nalan’ın çok isteyeni oldu. Annesi ve babası kısmet olursa olur diyorlardı.Nalan’sa isteyenleri kesin bir dille reddediyordu. Zira onun gönlünde, köyünün en yakışıklı delikanlısı, Ahmet yatıyordu. Ahmet vatani görevini yapıyordu. Terhis olur olmaz Nalan’ı istetecekti. Köylerinde Kenan …

UNUTULMAYAN ACI

Unutulmayan Acı İş dönüşü canı eve gitmek istemiyordu. Nedense bu gün olabildiğince yalnız kalmak istiyordu. Zaman zaman takıldığı barın önüne geldiğinde, içeri girmekle girmemek arasında bir süre kararsız kaldı. Girmekten vazgeçip sahile doğru ağır adımlarla yürüdü. Sahil oldukça tenhaydı. Yine de ta uç tarafa, insan uğrağı olmayan yere doğru ilerledi. Sahil oldukça sessizdi. Sessizliği bozan …

UĞURSUZ DEFİNE

Uğursuz Define Osman günün yorgunluğunu atmak ve yakıcı öğlen sıcağından kurtulmak için koyu gölgeli bir ağacın altına uzanmış dinleniyordu. Yorgunluk ve sıcaktan gevşeyen bedeni yavaş yavaş uykuya teslim oluyordu. Uyku arasında ayaklarının önünden gelen hışırtıyla gözlerini açtı. Bu sesi çok iyi tanırdı. Tüm çiftçilerin korkulu rüyası kara yılanın sesiydi bu. Yılanın uzaklaşmasını bekledi. Gözden kaybolmadan …

TÜKENEN UMUTLAR

TÜKENEN UMUTLAR Yürüyordu. Nereye gittiğini bilmeden yürüyordu. Onun için her şey bitmişti. Dün  gece Özgür ile olan altı yıllık ilişkilerini sona erdirmeye karar vermişlerdi. Ne olur anla beni demişti. Altı yıldan beri aralıksız sürdürdük ilişkimizi. Ben adım gibi özgür bir erkek olarak yaşamak istiyorum. Kıskançlıklarından, gölgem gibi her an peşimde olmandan usandım. Tamam demişti ona. …

ŞANSIN BÖYLESİ

ŞANSIN BÖYLESİ Bahçemdeki erik ağaçlarını suluyorum. Bahçe sulayanlar bilirler. Yaz günleri lastik çizme giymek ayağı fena terletir. Bu yüzden genelde yalınayak oradan oraya koşup dururuz. Nemli toprağı sevmeyen akrepler hep arıkların su görmeyen üst bölümünde dolanırlar. İlk akrebi görmeden önce çok rahattım. Gördükten sonra bastığım yerlere dikkat etmeye başladım. Dikkatimi iki şeye yoğunlaştırmak zorundayım. Akrebe …

SEVGİNİN BEDELİ

SEVGİNİN BEDELİ Canından çok sevdiği, Aysel’in bir başkasıyla evlendirilmek  istendiğini duyduğunda inanmak istememişti. Telefonla kaç kez aramasına rağmen telefona tanımadığı kişiler çıkıyor ve hepsi sözleşmişler gibi, Burada Aysel adında bir kimse yok diyorlardı. Her ne kadar inanmak istemese de bu olanlar Aysel’i yitirdiği anlamını taşıyordu. Kahrından ölecek gibiydi. Masasının üzerinde duran çerçeveyi önüne çekti. Çerçeve …

SEVEREK AYRILALIM

Severek Ayrılalım Bu onunla son buluşmamız olacaktı. Gönderdiği mektupta ailesinin isteğiyle bir akrabasıyla evleneceğini ve son kez buluşacağımızı yazmıştı. Onu zaten hiçbir zaman çözememiştim. Hiç yoktan darılır gider, aramadığımda da, aramadığım için gücenirdi. Niye aramadın diye de sitem ederdi. Belki aklınca naz ediyordu ama, çekilmez oluyordu. Mektubunu aldığımda içimde sanki bir şey cız etmişti. Ondan …

PRENSESİN ÖLÜMÜ Larissa (Larisa) krallığının üzerine çöken kara bulutlar bir türlü dağılmak bilmiyordu. Larissa krallığına bağlı on iki devletin en güçlüsü kyme (Kime) güçlü ordusuyla Larissa’ya saldırmış, kaleyi savunan savaşçılar, savunmalarını son nefeslerine kadar sürdürmüşlerse de, saldırıyı püskürtememişlerdi. Surları aşıp kente giren Kyme savaşçıları eli kılıç tutanların tümünü kılıçtan geçirmişlerdi. Kadınların, kızların ve çocukların tümü …

ÖLÜMÜN BÖYLESİ

ÖLÜMÜN BÖYLESİ Fatma on altı yaşında olmasına rağmen köyünün en güzel en gelişmiş kızlarından biri olmuştu. Köyün tüm delikanlıları bu güzel kızın peşindeydiler. Fatma’yı çok kişi istedi. Ailesi kızlarının henüz çok küçük olduğunu, henüz evlendirmeyi düşünmediklerini söyleyerek, istemeye gelenleri geri çeviriyorlardı. Kızlarını istemeye gelenlere açık kapı bırakmıyorlardı. Kızlarının lise öğrenimi yeni başlamıştı. Aile kızlarının okumasını …

ÖLÜME BEŞ KALA

Ölüme Beş Kala Kör Cemal meyhaneden çıktığında, dışarıdaki sıcak havanın etkisiyle çarpılmış gibiydi. Gecenin bu saatinde ne bu sıcak diye söylendi. Yavaş adımlarla eski Pazar yerine doğru yürüdü. Karanlığın iyice koyulaştığı yere ulaştığında, pantolonunun kemerinin iç tarafındaki özel olarak diktirdiği zula cebinden bir parça esrar çıkardıktan sonra tabakasını açtı. İki kağıdın geniş kenarlarını tükürüğüyle ıslatıp …

ÖLÜM NASIL BİR ŞEYDİ

Ölüm Nasıl Bir Şeydi Hüzün çökmüştü içine. Nasıl olmuştu da bir kıskançlık uğruna canından çok sevdiği Yeşim ile kavga etmiş, ipleri koparacak kadar da ona onca ağır sözler söylemişti. Pişmanlığıydı onu böylesine derin bir kedere sürükleyen. İçinden gidip dizlerine kapanıp af dilemek geçiyordu ama gururunu yenemiyordu. Ağlamak istiyordu. Hem de hıçkıra hıçkıra. Gözlerden ırak bir …

OVADA YAKALAYAN ÖLÜM   Sabah erkenden kalktı. Atının önüne yemini koyduktan sonra, ahırı süpürüp temizledi. At arbasını ahırın kapısına sürükledi. Onbeş günden beri biriken gübreyi arabaya kürüğiyle doldurmaya başladı. Bildiği en güzel rumca ve türkçe şarkıları, gönlünce avaz avaz bağırarak söylüyordu. Ablası merak edip ahıra gitti. Kardeşinin arabaya, atının biriken gübrelerini yüklediğini görünce, yanına gidip …

ONU UNUTMALIYIM

  O’ NU  UNUTMALIYIM   Radyomu hafif bir sesle açmış Neşe Can’ ın şarkılar proğramını dinliyorum. Proğramda en çok sevdiğim şarkılardan biri olan, seevda yaratan gözlerini her zaman görsem yer alınca iyice kendimden geçmiştim. O’ nu düşünüyordum. Telefonumun sesiyle irkildim. Ahizeyi kaldırıp kulağıma dayadım. O’ nun sesiydi. Bana dinlemekte olduğum şarkıyı dinletiyordu. O halde sende …

ONU UNUTAMIYORDU

Onu Unutamıyordu Kalktığında gün yeni ışımaya başlamıştı. İyi uyuyamamanın neden olduğu bir yorgunluk vardı üstünde. Açılırım diye uzun süre yüzüne su çırptı. Buz gibi su az da olsa açılmasına yararlı olmuştu. Evden çıkıp yürümeye başladı. Nereye gideceğini kestirecek hali yoktu. Ayaklarına beyni kumanda edeceğine, sanki ayakları beynine kumanda ediyordu. Deniz kenarına geldiğini yüzüne vuran serinlikten …

ONU ÖLESİYE SEVMİŞTİ

Onu Ölesiye Sevmişti Çantasını koltuğunun altına sıkıştırmış, ağır ağır ilerliyordu. İş yerine geldiğinde tanıştığı genç iş adamının iş yeri öğrenebildiği kadarıyla buralarda bir yerde olacaktı. Caddenin sağında kalan dükkanların içine dikkatle bakıyordu. Bir an kalbi yerinden fırlayacak gibi oldu. İşte dedi kendi kendine. Aradığım adam işte orada. Nasıl yapsam da onunla konuşabilsem. Dükkana sapmadan yürümeye …

ONLAR DA İNSAN

ONLARDA İNSAN Üst geçitten aşağıya inerken, bir kadının tiz çığlıkları kulaklarımı tırmaladı. Ne oluyor, bu çığlıkların nedeni ne diye dönüp baktım. Kırk yaşlarındaki bir kadın, kucağında bir tomar gazete taşıyan yetmiş yaşlarındaki, belki de çok daha yaşlı bir ihtiyara var gücüyle vuruyor ve habire, Bir daha benim bulunduğum yerde gazete satarsan gebertirim seni diye bas …

O YALANCININ BİRİYDİ

O Yalancının Biriydi Onunla yine buluşacaktık. Sımsıcak ellerini avuçlarımın arasına alıp onu ne kadar sevdiğimi, onunla bir yuva kurmak için nasıl sabırsızlandığımı anlatacaktım. Biliyorum o bana yine sabırlı ol. Acele etmene gerek yok diyecekti ama, ben yılmayacaktım. Buluşacağımız yere yine gelmedi. Acabalar düğümlenişti kafamın içinde. Bu beni kaçıncı aldatışı böyle.Beni sevmiyor muydu? Yoksa hiç mi …

O ANILARINI YAŞARKEN ÖLDÜ

O ANILARINI YAŞARKEN ÖLDÜ   Metin bey evinin balkonunda oturmuş, karşı sahildeki ışıkların denizde oluşturduğu revnakları seyrediyordu. Bu sıcak yaz gecesinde hafif hafif esen meltem, ruhunda ürpertiler yaratıyordu. Gök yüzünde dolunay tüm ışığını boca etmişti yeryüzüne. Her taraf ışıl ışıl. Dolunayın denize aksettiği yerde insanı büyüleyen kıpır kıpır oynayan ışıltılar onu, yaşadığı dünyadan koparıp ta …