Adama Bak Adama

Adama Bak Adama
Kalıbına bakanlar adam gibi adam zanneder ama adamlığı mim kaybetmiş ki o bulsun. Adama benzeyen adam önce giyim reyonunda boy gösterdi. Burnunu giysilerden birinde temizledikten sonra yoluna devam edip unlu mamuller bölümüne geldi. Teşhir dolabının üzerindeki kurabiyelerden üç dört tane aldıktan sonra gözden kayboldu. Çiğ köfteciden çiğ köfte alırken o da geldi. Kendisine sunulan tadımlığı yerken biz oradan ayrıldık. Adama karşı yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu. Analar ne evlatlar yetiştiriyor diye düşündüğümüzle kaldık. Bir gün de Beyazıt’ta kamyonetine yüklediği peynirleri satmakta olan satıcının yanına biri geldi. Neredeyse satıcının tüm satışa sunduğu peynirlerin tamamından tattıktan sonra hiçbir şey söylemeden yoluna devam ederken satıcı ardından bağırdı. Bey efendi size bir de çay ikram etseydim dedi. Bu gibi insanlarda nasıl bir surat vardı ki kendilerine söylenenlerden utanmıyorlar bile. Hani derler ya adama bakın. Yüzüne tükürseler yağmur yağdı diye şükreder. Bu adamlar da mutlaka o tip adamlardan biridir. Vermeyince mabut neylesin Mahmut derler. Bir de bu adamların yetiştirdiği evlatlarını ve yetiştirecekleri torunlarını düşünün. Emek vermeden kazanmaya alışmış veya alıştırılmış olanlardan topluma ne hayır gelir? O insanlar adap ve edepten ne anlarlar?
***
Tunceli milletvekili Kamer Genç’in mecliste açıkladığına göre Türkiye’nin malı olan on altı adaya Yunanlılar kendi bayraklarını dikerek adaların sahibi olduğunu tüm dünyaya ilan etmiş. Oysa Kardak kayalıkları yüzünden iki ülke savaşa girecek gibi olmuştu ama o günlerde yaşananlar için isterseniz çocuk kavgası deyin. İster kayıkçı kavgası. Hani çocuklar birbirlerinden korktuklarında benim babam senin babanı döver diyerek kavgadan sıyrılırlar ya. İşte Kardak kayalıklarının dalaşması ona benzer bir dalaşma olmuştu. Başbakan yardımcısı Sayın Deniz Baykal’ın dahiyane! bir önerisiyle Kardak kayalıklarının karşısındaki kayalıklara asker çıkararak adeta çocukların kavgalarına benzer bir kavga yapılmıştı. Oysa orada yapılacak olan deniz kuvvetlerimiz Kardak kayalıklarına çıkıp adadaki adamları ve keçileri alıp Türkiye’ye getirerek kararlılığımızı göstermekti. Daha önce de Meis adasının arkasındaki statüsü belirlenmemiş iki adaya da Yunanlılar el koymuşlardı. Türkiye gerekli tepkiyi yeteri kadar gösteremediği için o adalar Yunanlıların oldu. O olaydan cesaret alan Yunanlılar bu kez de on altı adaya el koymaktan hiç bir sakınca görmedi. Son olaya neden olan adalarda bayrağımız dalgalanıyor olsaydı Yunanlılar o bayrağı oradan indirmeye cesaret edebilir miydi? Şayet cesaret edebiliyorsa Türkiye bitmiş demektir. Şu anda Türkiye’nin yapması gereken o adalardaki Yunan bayraklarını toplayıp yerine Türk bayraklarını dikmektir. Eğer bu yapılmazsa Ege’nin yakın zamanda Yunan gölü olması kaçınılmazdır.
Foça körfezinde adacıklar var. Bunların en büyüğü Foça’ya en yakın olanıdır. O adaların tümü statüsü henüz belirtilmemiş olan adalar içindedir. Bu yüzden adalar ne turizme ne de iskana açılamamaktadır. Bin dokuz yüz elli yılının öncesinde belediye başkanlığı yapmış Olan Tahir Müstecaplıoğlu, Yunan oyununu bozmak için adayı ağaçlandırmak istemişti ama başaramamıştı. Yerel Gündem 21 in halka açık toplantısında söz alarak adanın ağaçlandırmasını konu etmiştim. Bana destek verin. O adayı yemyeşil bir ada yapayım demiştim ve nasıl yapacağımı da anlatmıştım. Geçmişte Rumlar zeytin ağaçları yetiştirmek için diktikleri her zeytin fidanının yanına bir çatlak testi veya küp koyup su doldururlardı. Fidan bu kaplardan aldıkları nemle kök atıp büyüme sürecine girerlerdi. Günümüzde ise çöpe atılan yüzlerce hatta binlerce teneke var. Bu tenekelerin dip tarafına toplu iğnenin ucu kadar küçük bir delik açıp fidanın dibine koyup su doldurursak hiçbir fidan tutmazlık ve büyüyemezlik yapmaz demiştim. Toplantıdan ayrıldıktan sonra bir orman yüksek mühendisi yanıma gelip beni söylediklerimden dolayı kutlamış ve teşekkür etmişti. Bize okulda o metodu öğretmişlerdi ama unutmuştum. Hatırlattığın için teşekkür ederim demişti.
Bizim olması gereken tüm adaları bayraklarımızla donatıp ağaçlandırmalıyız ki adaların sahibi olduğumuzu dost düşman herkes öğrensin.
Özcan Nevres ozcan.nevres@gmail.com
www.ozcannevres.com

Özcan Nevres
Latest posts by Özcan Nevres (see all)
(Bugün 1, toplamda 121 kez ziyaret edildi.)

Özcan Nevres tarafından yayınlandı

15 Ağustos 1935 de Menemen’de doğdum. Esas mesleğim elektrik ve elektronik teknisyenliğidir. Gazeteciliğe 1958 yılında Ege’de yayınlanan Sabah Postası gazetesinde başladım. Hobilerim yazmak, okumak, tarihi eserler ve harabelerle ilgilenmektir.