Muazzez Hanım

Muazzez Hanım
Muazzez hanım kendince çok kültürlü ve çok da güzel bir kadın. Bana göre ise dokuz kelle sarımsakla yenmez. Benim ayda üç milyar lira gelirim var. Benimle evlenecek olanın gelir bakımından bana denk olması gerekir diye höykürüyor. Çok kültürlü olduğu için olsa gerek halen milyarla milyonu ve bin lirayı karıştırıyor. Bana göre ruhsal sorunları olan bu kadın evlenme programına evlenmek için değil, egosunu tatmin için katılmış. Evlilik paylaşımcılıktır. Eğer eşler arasında benim param senin paran diye bir ayırım yapılıyorsa o evlilikten hayır gelmez. Nitekim Muazzez Hanım bas, bas bağırarak ben kırk sene tırnaklarımla kazıya, kazıya bu serveti yaptım. Bana kimse servetime ortak olmak için gelmesin diyor. O arada gerçek bir hanımefendi ben de buraya evlenmek için geldim. Benim evim var. Benimle evlenmek isteyen beyefendinin evi yoksa evimi onunla seve, seve paylaşırım. Ne ev isterim ne de takı diyor.
Muazzez Hanım beş yıl önce kapanmış. Kapalı olduğu için de kendisine talip olanların haddi hesabı yok. Tümünü aşağılıyor. Kolay karşılanmayacak taleplerde bulunuyor. Kalın bilezikler, çok taşlı yüzükler istiyor. Hem de nerede? Evlenme programında. Gelenler mutlaka benim gibi düşünüyorlardır. Bu kadın takıları alıp kaçar mı diye? O nedenle isteğini kabullenecek bir babayiğit, daha doğrusu bir ahmak henüz çıkmadı. O arada bir genç hanım efendi siz gösteriş için kapanmışsınız. Dini inancı nedeniyle kapanmış olan bir kadının gerdanı açık olmaz. Oysa senin gerdanın açık diyor. Belli ki sen kendine koca bulmak için kapanmışsın. Muazzez Hanım avazı çıktığı kadar bağırıyor. Sen benim giyimime kavuşamazsın diyor.
Eğer bu kadın o programda değil de Esra Erol’un evlilik programına katılmış olsaydı Esra Erol onu kolundan tutup salondan atardı. Zira Esra Erol böyle bir insanın genç kızların onuruyla oynanmasına asla izin vermez. Düşünün ki binlerce kızımız nişanlandığında ne kolları bileziklerle doldurulmuş ve ne de tek taşlı veya çok taşlı yüzüklerle parmakları donatılmamış. Boynuna bir gerdanlık bile takılmamış. Bu durumda kızlarımız atmış yaşını aşmış kadınlar bu kadar ağır isteklerde bulunuyorlarsa ve bazıları da böyle bir eş adayı bulabiliyorlarsa biz bedavaya gittik diye düşünmezler mi? Birçoğu bunalıma girmezler mi? Programda yorumculuk yapan bir hanım ben üç kitap yazdım. Burada o kadar çok şeyler öğreniyorum ki, dördüncü kitabımı burada öğrendiklerimle yazacağım diyor. Esefle söylüyorum. Ben de bu yaşıma gelinceye kadar böylesine bir kepazelikle karşılaşmadım. Aklıma takılan ise RÜTÜK ün görevi ne? Yalnızca reklam gelirlerini kontrolden ibaret mi? Basit, sıradan bir küfür yüzünden kanal karartan RÜTÜK nedense bu kepazelik karşısında olabildiğince sessiz kalıyor.
Evlilik programı yaptıran televizyonların kanal yöneticileri evlilik programının sosyal bir dayanışma olduğunu söylüyorlar. Bana göre ise bu programlar sosyal paylaşım değil, sosyal yozlaşmadır. Eğer bu programlar sürdürülecekse takı pazarlıkları aleni yapılmamalıdır. Görüşme odasına gittiklerinde ne isterlerse istesinler. Yeter ki genç kızlarımızın onurlarıyla oynamasınlar.
Özcan Nevres

Özcan Nevres
Latest posts by Özcan Nevres (see all)
(Bugün 1, toplamda 140 kez ziyaret edildi.)

Özcan Nevres tarafından yayınlandı

15 Ağustos 1935 de Menemen’de doğdum. Esas mesleğim elektrik ve elektronik teknisyenliğidir. Gazeteciliğe 1958 yılında Ege’de yayınlanan Sabah Postası gazetesinde başladım. Hobilerim yazmak, okumak, tarihi eserler ve harabelerle ilgilenmektir.