Yine Ciğerlerimiz Yanıyor

Orman yangınları yine faciaya dönüştü. Antalya’da kırk bin hektar orman yanarken ve yurdun bir çok kesiminde de sürerken bazı köylerde evler, damlar ve hayvanlar yandı. Bazı köyler boşaltıldı ama belli ki boşaltmada geç kalındı. O savunmasız ve korunmasız hayvanların cayır cayır yanmalarına hangi yürek dayanır? Tüm sahillerde orman yangınları peş peşe çıkıyor. Sabotaj mı, ihmal mi, cehalet mi yoksa vatan hainliği mi bilen yok? Bu sıcak yaz günlerinde orman içerisinde piknik yapılması kesinlikle yasaklanmalıdır. Yasaklanamıyorsa orman yetkilileri işçilerini, piknikçilerin geride bıraktıkları sönmemiş ateşleri söndürmeleri ve yangına neden olduğu bilinen renkli şişeleri toplamalıdırlar. Bu konuda her vatandaşımıza çok önemli görevler düşmektedir. Ormandlara, ormana sıçrama olasılığı yüksek olan yerlerde ateş yakanlar mutlaka ihbar edilmelidir.

Türkiye’nin önemli ormanlarındandır koru dağı ormanları. Bir Pazar günü Menemen’e Çanakkale yolundan giderken Koru Orman Piknik Yeri’ne on kilometre kala sarhoş oldukları belli olan bir grup yaktıkları büyük ateşin etrafında oyun oynuyorlardı. O kadar kişiye siz ne yapıyorsunuz dememe olasılık yoktu. Yol boyunca gözlerim bir köy aradı. Köye girip köyün muhtarını bulup durumu bildirecektim ama görünürde köy yoktu. Tam Koru Orman Piknik Alanına vardığımda bir jandarma aracının harekete geçtiğini gördüm. Korna çalarak durdurdum ve uzman çavuşa on kilometre geride orman kenarında büyük bir ateş yakılmış olduğunu ve ateşi yakanların sarhoş olabileceklerini söyledim. Çanakkale yönüne doğru hareket etmiş oldukları halde hemen yön değiştirip bilgi verdiğim yöne gittiler. Belki de ben olası bir yangını bu davranışımla önlemiş olmuştum. Neyse ki şimdi cep telefonları var. Yol boylarında orman yangını ihbar telefonlarının da numaraları var. Artık henüz başlamış olan yangını ihbar etmek çok kolay. Yeter ki insanlarımız bu konuda duyarlı olsunlar.

Yine çok ağır bir facia yaşadık. Konya’da kaçak bir kuran kursunda on altı kız çocuğu bilgisizliğin kurbanı olarak feci şekilde can verdiler. Yirmi kadar çocuk yaralanmış ve halen beş altı çocuğun dirisine veya ölüsüne ulaşılamamış. Belli ki ölü sayısı daha da artacak. Kopan bir gaz borusundan sızmakta olan gaza karşı önlem almaları gereken öğretmenler ve sorumlular nedense gaz vanasını kapatmaya akıl edememişler. Ne yazık ki çocuklara kuran öğretmekten başka bilgi vermedikleri, için çocuklar gaz kaçağı olan bir yerde elektrik düğmelerine dokunulmaması gerektiğini öğretmemişler. Bir de aklımın almadığı bir durum var. Bu patlamaya neden olan gaz doğalgaz ise doğalgaz tesisatlarında çok mükemmel gaz kesicileri var. Gaz borusu patladığında o sistemin kaçak gazı algılayıp gazın akışını kesmesi gerekirdi ama nedense kesmemiş. Dahası bu şekilde toplu olarak yaşanan yerlerde ve hatta evlerde gaz kokusuyla alarm çalan ve gazı kesen çok ucuz aletler de var. Benim evimde olanı gibi. Beş yıl önce yirmi beş milyona almıştım. Bu günlerde fiyatı daha da düşmüş olabilir. Değerli okurlarım. Evinizde tüp gaz kullanıyor olsanız dahi bu alarm cihazından mutlaka alıp ocağınızın yanına takın. Dahası benim evimde de arabamda da iki kiloluk yangın söndürücüsü var. Zira ateşle oyun olmaz. Hele hele araba tüplü olunca yangın söndürücüsünün önemi çok daha fazla artar.

Konya’daki patlama olayı oldukça vahim ve ibret alınması gereken bir olay. Diyanet İşleri Başkanlığından yapılan açıklamada bu kuran kursundan haberimiz yok deniliyor. Bakan ise bu gibi, kurslar kontrolümüz altındadır diyor. Tam dumurluk bir olay. Diyanet İşleri Başkanlığının haberi yoksa bakanlığın haberi nasıl olur? Burası Türkiye. Olur, böyle olaylar. Bir ülke ki Çernobil faciasından sonra hükümetin bakanı (Cahit Aral) televizyonda boy gösterip üstüne basa basa radyasyonun çaylarımıza hiçbir zararı yok. Bakınız ben çayımı nasıl içiyorsam siz de gönül rahatlığıyla içebilirsiniz diyebiliyorsa ve sonrasında Karadeniz bölgesinde kanser patlaması olmuşsa ve halen facialardan ders alınamıyorsa insanlarımız ne yapsınlar?

Silivri ve Büyükçekmece’de jandarmanın yaptığı operasyonda yüz dört yabancı uyruklu kadın yakalandı. Elli dördünde zührevi hastalıklar ve ikisinde de HİV virüsü saptanmış. Bana bir şey olmaz mantıksızlığıyla yaşayanlar yüzünden bu hastalık taşıyıcı kadınlar ne yazık ki oldukça fazla. Neyse ki jandarmamız bu konuda oldukça hassas ve görevini hakkıyla yapıyor. Bu konuda başarılı çalışmalar yapan ve bu ahlaksızlığa geçit vermemeye çalışan jandarmamızı yürekten kutlarım.

Özcan Nevres

Özcan Nevres
Latest posts by Özcan Nevres (see all)
(Bugün 1, toplamda 68 kez ziyaret edildi.)

Özcan Nevres tarafından yayınlandı

15 Ağustos 1935 de Menemen’de doğdum. Esas mesleğim elektrik ve elektronik teknisyenliğidir. Gazeteciliğe 1958 yılında Ege’de yayınlanan Sabah Postası gazetesinde başladım. Hobilerim yazmak, okumak, tarihi eserler ve harabelerle ilgilenmektir.