Aman Uyanmayalım
Yunanistan’da ne zaman işler ters gitse Türkiye’ye karşı savaş çığlıkları atmaya başlardı. Sanki ters giden işlerin sorumlusu Türkiye imiş gibi. Oysa Yunanistan’da ekonominin çıkmaza girmesinin nedeni uyguladıkları iflas politikasıdır. İkinci Dünya Savaşı sonrasında savaş sırasında çöken ekonomisini düzeltmek için lüksten uzak durmayı yeğlemişlerdi. Savaş sırasında savaş dışı kalmış olan askeri cemselerin motorlarını elden geçirdikten sonra şaselerinin üzerine otobüs kasası koyarak uzun yıllar şehir içi ve şehir dışı ulaşımda kullanmışlardı. Gerektiği gibi yatırım yaparak kişi başına düşen ulusal geliri on bin dolara yükseltmeyi başarmışlardı. Oysa savaşa girmemeyi başarmış olan Türkiye Duyunu umumiye borçlarını ödemeye devam etmesi yüzünden kişi başına düşen ulusal gelirini bin doların üstüne bile çıkarmayı başaramamıştı. Başaramamış olmasının bir nedeni de Rusların Kars ve Ardahan üzerinde hak iddia etmeleriydi. Türkiye savaş sonrası tam bir nefes alacakken tekrar kendisini bir savaş ortamında bulmuştu. Savaş sırasında en az dört kura genci askere alıp her an bir savaşa hazır olarak bekletmişti. Rusların Kars ve Ardahan üzerinde talepleri olmasaydı üç kurayı terhis edip ekonomideki yükünü bir hayli hafiflete bilecekti.
Avrupa’yı cehennem ateşine çeviren İkinci Dünya Savaşı İsmet İnönü’yü çok korkutmuştu. Alman saldırısına karşı Trakya’yı koruganlarla donatmıştı. İtalyanlar on iki adadan çekilirken Türkiye’ye alın adalar sizin olsun dediğinde İsmet İnönü bu öneriyi elinin tersi ile itivermişti. Dahası Almanya’dan kaçan iş adamlarının fabrikalarını Türkiye’ye taşımalarını da kabul etmemişti. Eğer bu önerileri kabul etseydi Türkiye Almanların safında savaşa girmiş olacaktı. Bu da Türkiye’nin felaketi olurdu. Tüm bu yaşananları dikkate aldığımızda ülkemizin kişi başına ulusal gelirinin bin doların altında olmasını yadırgamamak gerekir. Ülkemizin en büyük şansızlığı da bin dokuz yüz ellide Demokrat Partinin iktidara gelmesi olmuştu. Liberal ekonomiyi savundukları için devletçilikten uzaklaşmışlardı. Bu nedenle iktidarları boyunca bırakınız yeni fabrikalar ve demir yolu yapmayı, yapılmış olan demir yollarına dahi hiç değer vermemişlerdi. Liberalizm politikaları ise dört yılda tökezlemişti.
Yunanistan kalkınmayı borç ekonomisine yöneltince ekonomi ters gitmeye başlamıştı. Her terslikte sanki Türkiye suçluymuş gibi bir hava yaratarak savaş çığlıkları atmaya başlıyorlardı. Bu sayede ters giden işleri Yunan halkının görmesini engelliyorlardı. Şimdi de Türkiye aynı yolda. Bizim dışarıda kavga eder gibi görüneceğimiz düşmana gereksinimiz yok. Kedi içimizde yarattığımız olaylarla tüm terslikleri gözden uzak tutabiliriz.
Bozuk giden ekonomiyi gözlerden saklamak için ne Ergenekon ne Deniz Feneri ne de Suriye yetmez oldu. Son yapılan zamlar halkın tepkisine neden olmasın diye yine iyi bir uyku ilacı keşfettiler. Ergenekon yetmediyse alın size darbecileri yargılama dediler. Peki, darbeciler yargılandıklarında ne olacak? Biri seksen yedi yaşında, diğeri ise doksan beş yaşında. Özellikle on iki eylül darbesinin lideri ayakta durabilecek halde değil. Bu insanları yargı idama mahkûm etse ilerlemiş yaşları nedeniyle uygulanamaz. Hapis kararı verseler o yaştaki mahkûmları ceza evine koyamazlar. Ancak ev hapsi uygulaya bilirler. Doğalgaz ve elektrik zedeler bu yaygara yüzünden yedikleri kazığı bile fark edemediler. Uyumak iyidir ama uyutulmak çok kötüdür. İnşallah bir gün uyanmayı başarabiliriz ve Cezayirliler kadar olabiliriz.
Özcan Nevres
- Tükeniş - Haziran 24, 2016
- İnönü Krom Satmış - Haziran 24, 2016
- Konu Taksim Meydanı Olunca - Haziran 24, 2016