Değerli sosyal demokrat arkadaşlar, bu yazımı seçimden bir gün önce yazmış olmama rağmen yayınlamadım. CHP ye zarar vermek istemedim. CHP yöneticileri inşallah bu yazdıklarımdan ders alırlar.
AKP ye karşı olanlar öncelikle şunu söyleyeyim. En az AKP ye karşı olduğunuz kadar karşıyım. 4 Nisan 1958 de Menemen’de CHP ye üye oldum. Aynı yıl gençlik kolu yönetimine seçildim. Üç yıl sonra da ilçe yönetimine seçildim. Beş yıl da ilçe yöneticiliğim sürdü. İki yıl da Halkçı Partide başkanlık yaptım. Belediye başkanlığına aday oldum. Tek oy alamaz dedikleri Halkçı Partiyi Menemen de birinci parti olmasını sağladım. O seçimde ANAP 6500, MDP 3500 Halkçı Parti de on bin oy almıştı. Her ne kadar Sayın Baykal’a tepki olarak CHP den istifa etsem de gönlüm hep CHP deydi ve her seçimde oyumu CHP ye verdim. On beş gün kadar önce Silivri CHP ye gittiğimde seçim arifesinde olmamıza rağmen her zamanki durumla karşılaştığım yetmezmiş gibi başkan odasının kapısını çalmak istediğimde bir hanım önüme dikildi ve oldukça sert bir ifadeyle giremezsin dedi. Hayrola burası demir perde mi oldu dediğimde CHP de çalışan bir hanım başkanım yok diyerek ortamı yumuşatmaya çalıştı. Sorarım size benim gibi iyi kötü tanınmış bir gazeteci ve siyasetçi bir sağ partiye gitseydi nasıl karşılanırdı? Buna rağmen cahilliklerine vererek olayı dallandırmak istemedim. Bu gün on beş yaşındaki torunumla CHP ilçe merkezine gittik. (Silivri) Bir grup dip tarafta oturmuşlar. Yanlarına gittik. Yüzümüze bakan yok. En sonunda biri ne istiyorsunuz diye sorduğunda ben gazeteciyim, bir şey istediğim yok dedim. Yaşlı olanı biz özel toplantı yapıyoruz. Size göre haber yok deyince ben de ben muhabir değilim, köşe yazarıyım dedim ve dönüp giderken bir çay içseydin dedi biri. Teşekkür ederim. İçmiş kadar oldum dedim ve bir daha CHP ilçe merkezine gitmeme kararı alarak çıkıp gittik. Bu durumda siz benim yerime olsaydınız ne yapardınız? Bu partiye oy verir miydiniz? Ben kararımı verdim. Bana saygısı olmayan, kendilerinden başka hiç kimseye saygı duymayan insanların yer aldığı bu partiye oy vermeyeceğim. Oyum bundan sonra Menemen’de bir süre yöneticilik yaptığım DSP ye vereceğim. O partililer ki beni iki defa belediye başkanlığına aday göstermek için ısrar etmişlerdi. Anlaşılacağı gibi DSP liler nazarında önemli bir insandım. CHP lilere göre ise yüzüne bakılacak bir insan değildim. Oysa o en yaşlı olanı kısa pantolon ile gezerken ben CHP nin yayın organı olan ULUS gazetesinde köşe yazarlığı yapıyordum.
***
Böyle yazdım ama günümüzün şartlarına bakarak CHP nin dışındaki bir partiye vereceğim oyun hiçbir işe yaramayacağını düşünerek gönül hoşluğuyla olmasa da eşim ile birlikte oyumuzu yine CHP ye verdik. Bir yıl sonra yapılacak olan milletvekili seçiminde inşallah bir sosyal demokrat olarak CHP ye oy vermek zorunda kalmam. Bu arada şunları belirtmeden edemeyeceğim. Yöneticiliğim ve başkanlığım sırasında ilçe merkezine gelen kim olursa olsun onunla birebir ilgilenir, partimize üye kaydetmek için dil dökerdim. Başkanlığımda ise yönetici arkadaşlarıma sakın ola ki buraya gelen insanlara ters davranmayın. Aksine onlarla ilgilenin. İkramda kusur etmeyin diye rica etmiştim. Milletvekili adaylarını köy gezilerinde hangi konu üzerinde konuşmaları konusunda yönlendirirdim. İşçilerden yaka silken bir köyde işçi haklarından söz ettirmezdim. Örneğin pamukçu ve hayvancı olan bir köyde konuşmalarını bu iki konu üzerinde yoğunlaştırmalarını isterdim. Seçim konuşmalarımdan sonra mutlaka lütfettiniz beni dinlediniz. Şimdi siz konuşun ben dinleyeyim. Sormak istediğiz her şeye yanıt vermeye hazırım derdim. Soranlara da soranı tatmin edecek yanıtlar verirdim. Bu sayede hiç oy alamaz dedikleri Halkçı partiyi Menemen’in en çok oy alan partisi yapmıştım.
Siyasette partililer ve partiye gönül vermiş olanlar mutlaka birbirlerini sevgiyle kucaklamalıdırlar.
Özcan Nevres
- Tükeniş - Haziran 24, 2016
- İnönü Krom Satmış - Haziran 24, 2016
- Konu Taksim Meydanı Olunca - Haziran 24, 2016