Eski Politikacılar
Geçmişte başbakanlık, başbakan yardımcılığı ve milletvekilliği yapmış üç yüze yakın bilge ve değerli insanımız ülkemizdeki kötü gidişe dur demek için siyaset arenasına girme kararı aldılar. Öyle insanlar ki geçmişte birbirlerine olabildiğince zıt kişilerdi. Ülkenin nereye götürülmek istendiğinin bilincinde olduklarından geçmişi yok sayarak ortak mücadele kararı aldılar. Üstelik bu insanlar AKP nin akil insanları gibi aylık olarak kırk beş bin lira almayacaklar. Aksine harcamaları kendi ceplerinden ödeyecekler. İlk anda göze batanlar ise Hüsamettin Cindoruk, Ufuk Söylemez, Rifat Serdaroğlu ve Mesut Yılmaz oldu. İçin de yaşamakta olduğumuz koşullar yüzünden bir araya gelmeleri gerekliydi. Gerekeni yaptılar. İnşallah bu kararları kalıcı olur ve meydanlara inerek halka gidişatın ne kadar kötü olduğunu gerektiği şekilde anlatırlar.
Basın hürriyetinden söz edenler Cumhuriyet gazetesine yapılan baskına, yandaş yazarlar, yandaşlıklarının gerektirdiği gibi tepkilerini dile getiriyorlar. Oysa hür olan basın dilediğini yazar. Yazılanları beğenmeyenler ise o gazeteleri alıp okumazlar. Gazetecileri linç etme hakkına hiç kimse sahip değildir. Gerçi Cumhuriyet gazetesi bu tür tepkilere bin dokuz yüz atmış dokuz yılından beri alışıktır. Zira Cumhuriyet gazetesi o günden bu yana hep aynı çizgi üzerinde yürümüştür. AKP yöneticilerinin allayıp pulladığı Demokrat Parti döneminde basın en büyük darbeyi yemişti. Hele bir Pulyam davası vardı ki evlere şenlik. Bir Amerikan dergisinde yayınlanmış olan Pulyam imzalı bir yazıyı sayfalarına alıp yayınlayan gazetelerin sorumlu müdürleri ortalama yedi buçuk yıl ceza almışlardı. Bu yazıyı yayınlayan Cumhuriyet ve Demokrat İzmir gazetelerinin sorumluları ise hukuk danışmanları Profesör Muammer Aksoy sayesinde yayınladıkları yazı yüzünden ceza almadan kurtulmuşlardı. Hükümet bu yazıya yayın yasağı koymuştu. Yasağı ihlal edenler ceza almışlardı. Söz konusu gazeteler yayınladıkları yazıya küçücük bir not koymuşlardı. Bu yazı Amerika’nın şu isimli dergisinden iktibas edilmiştir (derginin adını anımsayamadın) Profesör Muammer Aksoy mahkemedeki savunmasında biz bu yazıyı yayınlamadık. İktibas ettik. Yani kopyaladık diyerek iki gazetenin de yöneticilerinin beraat etmelerini sağlamıştı.
Başta ABD olmak üzere sanayi devi olmuş olan ülkeler küresel iklim değişikliklerine neden olmuş olan hava kirliliğini önlemek amaçlı anlaşmalara sıcak bakmadıkları için bu çabalar işlerlik kazanamamıştır. Bu küresel iklim değişiklik yüzünden birçok ülkede soğuk ve sel felaketleri yaşanmaktadır. Küresel ısınmanın neden olduğu felaketleri önleme amaçlı anlaşmayı imzalamayı reddeden ülkelerde de yaşanılıyor olması o ülkelerin tavrında değişikliğe neden olmuyor. Davul zurna ile gelmekte olan felaketleri halen umursamıyorlar. Geçtiğimiz yıllarda kuraklık yurdumuzda büyük sıkıntılara neden olmuştu. Barajların tümünde tehlike çanları çalıyordu. Bu son yağmurlar birçok sel felaketine neden olsa da barajların tamamen dolması sevindirici oldu.
Kuraklık çekilen yıllarda yetkililer hemen yaygarayı koparırlar. Ülkemiz su fakiridir. Suyumuzu idareli kullanalım derler. Ben bu düşünceye ve söylenenlere katılmıyorum. Önemli olan suyu idareli kullanmak değil, suyu iyi depolamak ve iyi önlendirmektir. Son günlerde sellere neden olan yağmur sularının hiçbir işe yaramadan denizlere akıp gitmesi normal midir? Özellikle dağlarda yağan yağmurun suları hiçbir engele takılmadan denizlere akıp gitmektedir. Oysa o kuru derelere yağmur sularını tutacak bentler yapılmış olsa, o bentlerde toplanan sular yer altına kaçsalar bile, yer altı sularının zenginleşmesine büyük katkısı olur. Üstelik bentler toprak yığma olarak yapıla bildiğinden düşük maliyetlidir. Dahası bu bentlerin çevresinde yeşil kuşaklar oluşarak doğaya zenginlik kazandıracaktır.
Özcan Nevres ozcan.nevres@gmail.com
- Tükeniş - Haziran 24, 2016
- İnönü Krom Satmış - Haziran 24, 2016
- Konu Taksim Meydanı Olunca - Haziran 24, 2016