İnternet’teki Tehlikeler
Günlerdir üye olmadığım halde üye olmuşum gibi aralıksız mesajlar almaktayım. Mesajların tümü güya kadınlardan geliyor. Kimi yirmi iki yaşında olduğunu yazıyor. Kimi de otuz dokuz yaşında olduğunu. Bu arada kameralı görüşme talepleri geliyor. Talebi kabul ettiğim an aldatılmış olacağımı biliyorum. Birkaç dakika içinde yüzlerce liralık telefon faturası ödeyeceğimi biliyorum. Bana oynanmak istenen oyun birçok okuyucuma da oynanmak istenecektir. Okurlarıma sakın aldanmayın. Aldanırsanız bedelini çok ağır ödersiniz demekten başka bir şey gelmez. Bakınız adının Gülşen olduğunu yazan biri bana neler yazıyor.
Offff inanın evin duvarları üzerime geliyor. Oturuyorum olmuyor. Yatıyorum olmuyor. Aşırı bunaldım. Gündüzleri arkadaşlarım geliyor, ben gidiyorum ama olmuyor. Ne yapsam geçmiyor içimdeki sıkıntı. Anlayın artık ben siz yanımda olunca mutlu olacağım. Yemin ediyorum benle kötü bir şey yaşamazsınız. Her şey güzel olur. Hiçbir sıkıntımız olmaz. Şurada üyelik için çektiğiniz sıkıntıyı ben görüyorum. Bunların hiç birini yaşamazsınız. Kaybınız olmaz. Lütfen ya… Her gün aynı şeyleri okuyorsunuz. Yorulmadınız mı? Ben sizi istiyorum. Her gün bu mesaja benzer yüzlerce mesaj almaktayım. Mesajlarına yanıt vermediğim biri ise bana soruyor. Beni çok yaşlı mı görüyorsunuz diyor. Güya bu hanım otuz dokuz yaşındaymış.
Bir gün MSN den biri beni aradı. Ege Üniversitesinde öğrenci olduğunu ve benimle tanışmak istediğini yazdı. Makine mühendisliği bölümünde okuduğunu yazınca yeğenim Vedat Akman’ı tanıyor musunuz diye sordum? Tanımadığını yazınca benim bilgisayar mühendisi olan bekâr bir oğlum var. Sen en iyisi onunla tanış diye yazdığımda istemez kalsın dedi. Bir gün kendisinden görüntülü bir davet aldım. Benimle görüşmek istediği halde yüzünü göstermiyordu. Ben de göstermedim. O ara biri araya girdi. Muhatabıma görüştüğün kişi moruğun biri, boş ver onu dedi. Zaten onun bayan olmadığını ta baştan anlamıştım. Bunun üzerine onu MSN den sildim. Okurlarım olur olmaz davetleri sakın kabul etmesinler. Zira bu davetler kendilerine kurulmuş tuzaklar olabilir.
Bu gün çarşıya gitmek için minibüs beklerken önümde bir araba durdu. Nereye gittiğimi sorduğunda çarşıya gidiyorum dedim. Bin dedi. Bindim ama keşke binmeseydim. Meğer adam fanatik bir Demokrat Partiliymiş. Ona göre bu ülkeye Adnan Menderes’ten başka hiçbir lider gelmemiş. Onun sayesinde karnımız doydu. Onun sayesinde ayağımız çorap gördü. Zaten CHP lilerden hiç hayır gelmez. Bu güne kadar hep Demokrat Partiye ve onun devamı olan partilere oy verdim dedi. Silivri’nin CHP li belediyesine de verdi veriştirdi. Kendisiyle tartışmanın gereksiz olduğunu bildiğim halde yine de söylemeden duramadım. Eskişehir, Şişli, Dikili, Ordu gibi birçok belediye CHP li olmasına rağmen harikalar yaratıyor dediğimde ne olursa olsun ben CHP ye oy vermem dedi. Varacağım yere vardığım için arabadan indim. Tartışmayı sürdürmek mümkün olsaydı ona Demokrat Partinin bu ülkeye vermiş olduğu zararları anlatabilir miydim? Sanmıyorum. Muhatabım yetmiş sekiz yaşındaymış. O yaşta olan birinin Demokrat Parti döneminde yaşanan yoklukları bilmiyor olması olamaz.
İsmet Paşanın en büyük kusuru din istismarı ile siyaset yapan Demokrat Partiyi kapatmamış olmasıdır. Zaten Demokrat Partinin ülkenin kalkınmasını sağlayacak ekonomik bir politikası da yoktu. Her şeyi ben yaptım oldu ile halletmek istediler ama olmadı. Sonunda yaptıkları hatalarla yirmi yedi mayıs bin dokuz yüz atmış darbesine tosladılar. Özcan Nevres
- Tükeniş - Haziran 24, 2016
- İnönü Krom Satmış - Haziran 24, 2016
- Konu Taksim Meydanı Olunca - Haziran 24, 2016