Kazaya uğradıktan sonra bir süre minibüs ile çarşıya gidip geldim. Hava bahar günlerini andırmaya başlayınca çarşıya yürüyerek gidip gelmeye başladım. Önceleri beş kilometrelik gidiş gelişler yormuş olsa da artık alıştım. Geçen yıl da sahilde sık, sık yürüyüşe çıkardık. Kaldırımlardaki çukurlar yürümeyi zorlaştırdığı için asfalt yola iniyorduk. Orada da bisiklet ve motorsıkletler tehlike oluşturuyordu. Belediye kaldırımlardaki olumsuzluğu görmüş olacak ki kaldırımları beton dökerek yenilemiş. Bu sayede artık kaldırımlarda rahat yürüyebiliyoruz. Bir de Boğluca deresi ile Mimarsinan köprüsü arasındaki kaldırımlar da düzenlenirse o kaldırımlarda yürümek zorunda olanlar da rahatlayacaklardır. Belediyenin duraklara da gereken ilgiyi göstermesi gerekir. Dün pazara gideceğim için minibüse binmek zorundaydım. Durakta beklerken benim gibi minibüs bekleyen bir bayan vardı. Durağın sağlam olan camını kendisine ve çocuğuna siper etmişti. Bana amca sen de gel buraya, rüzgârda durma dedi. Dediğini yaptım. Bu arada belediyeye bu durağın camlarının kırık olduğunu duyurmak gerekir dediğimde zahmet etme. Belediye, geçen dönmemdeki belediyenin tüm alt yapı sorunlarını hallettiği için yapacak iş bulamıyor. Bu yüzden sapasağlam yolları ve kaldırımları bozup yeniliyor dedi. Bu konuda haklısınız diyemeyeceğim. Zira Silivri’nin o kadar çok sorunu var ki. Saymakla tükenmez. Öncelikle bu kente yakışacak bir sahil düzenlemesi yapması gerekir. Bundan önceki belediye RİSOS adındaki ucubeyi bu sahile sokmakla en büyük hatayı yaptı. Ne yazık ki bu belediye o ucubeyi kaldırma becerisini gösteremedi. O sırada minibüs geldiği için sohbetimiz sona erdi.
Hazır bu konuya değinmişken devamını da getireyim. Sahilin yerli ve yabancı turistlere iyi bir hizmet verebilmesi için bölünmesi gerekir. Sahilde ne kadar çok tesis olursa hizmet kalitesi de o denli artar. Sahil düzenlemesi ben yaptım oldu zihniyetiyle düzenlenmez. Üniversitelerin peyzaj mühendisliği bölümleri var. Sahilin kapladığı alan bilgileri üniversiteye verilir. Üniversite de öğrencilere değişik modeller hazırlatır. En uygun görülen uygulanarak iyi bir düzenleme yapılır. Gerçi sahil düzenlenmesinde örnek alınacak birçok sahil beldelerimiz var. En yakını Büyükçekmece’dir. Biraz uzağımızda ise Şarköy var. Daha uzağında ise Dikili ve Çandarlı var.
Dikili sahilinde geçmişte üç büyük çay bahçesi, belediyeye ait büyük bir gazino ve sahilde utanç verici bir tuvalet vardı. Tuvaletin tüm pislikleri denize akıyordu. Sayın Osman Özgüven göreve gelir gelmez başta tuvalet olmak üzere tüm çay bahçelerini ve gazinoyu yıktırmak oldu. Daha sonra sahilde on üç çay bahçesi yaptırarak ihaleye çıkardı. Bu sayede hem belediyeye daha iyi bir gelir sağladı. Hem de halka ve turistlere daha iyi hizmet edilmesini sağladı. Üstelik halkın ve turistlerin daha iyi bir deniz keyfi yaşamaları için çay bahçelerini denize sıfır yaptırdı. Çay bahçelerinin arkasındaki cadde yaz aylarında trafiğe kapatılarak yürüyüş yapanlara büyük kolaylık sağladı.
Silivri sahiline bir karabasan gibi çöreklenmiş olan RİSOS’un geniş bahçesi bakımsızlıktan iğrenç bir durumda. Gerçi artık o tesisin adı RİSOS değil ama dil alışkanlığından yeni adı hiç kullanılmıyor. Kullanılacak gibi de değil. Zira yeni adı akılda kolay kalmayacak yabancı bir isim. Peki, bakanlığın almış olduğu iş yerlerine yabancı isimler konulmayacak kararına ne oldu? Nereye baksanız hep yabancı kelimeler. İş yerlerinin adı yabancı olunca çok mu daha çok müşteri çekiyor? Bana göre tam aksi oluyor. Örneğin ben tabelasında Türkçe isim olmayan hiçbir iş yerinden alış veriş yapmam. Hiçbir çay bahçesinde çay içmem. Hiçbir lokantada yemek yemem. Kaldı ki ben dışarıda yemek, yemek zorunda kalırsam işkembe çorbasından başka bir şey yemem. Bunun da nedeni bende kalsın.
Özcan Nevres
- Tükeniş - Haziran 24, 2016
- İnönü Krom Satmış - Haziran 24, 2016
- Konu Taksim Meydanı Olunca - Haziran 24, 2016