Saman ve Hayvancılık

Saman Ve Hayvancılık
Muğla’nın Bayır kasabasının Tarım Kredi Kooperatifinin Bulgaristan’dan ithal ettiği üç tır dolusu elli iki ton saman ihtiyaç sahiplerine dağıtılmış. Hayvancılıkta samanın besi değerinin fazla bir değeri olmadığını biliyorum. Saman besleyici değil, yalnızca doyurucudur. Geçmişte tarımda henüz traktör kullanmadığımız yıllarda üç adet atımız vardı. Biri rahvan olduğu için yalnızca binek atı olarak iş görürdü. Diğer ikisi ise hem arabaya hem de sabana koşulurlardı. TARİŞ Üzüm Birliğinde aralıksız yirmi beş yıl başkanlık yapmış olan babam arada sırada atların bakımı için beni görevlendirirdi. Bir gün ikimiz birden dama girdik. Atların üçü de bana dönüp kişneyerek yem vermemi istediklerinde babam bu ne iştir böyle dedi. Bunları her gün besleyen benim. Buna rağmen yemlerini senden istiyorlar deyince bunları beslemekte aramızda fazla bir fark yok. Sen bir bandırma saman bir kapak arpa veriyorsun. Ben ise bir kapak saman bir bandırma da arpa veriyorum deyince, tevekkeli atlara sen yem verdiğinde arpa çuvalı çabucak boşalıyor dedi. Ve bir daha da beni hayvanları beslemek için görevlendirmedi. Beslenmede samanın doyuruculuktan başka bir değeri olmadığını bildiğimden atları bol arpa ile beslemeyi yeğlerdim.
Çocukluğumdan her yıl tarlalarımızdan birine arpa ekerdik. Ekinler biçilip kararında kuruduktan sonra desteler harman yerine taşınırdı. Destelerin çok fazla kurumaması gerekirdi. Zira fazla kuruduğunda başaktaki taneler dökülürdü. Bu da ürün kaybına neden olurdu. On beş dönümlük tarlanın destelerinden küçük bir tepe oluşurdu. Kendi atlarımızdan başka komşulardan aldığımız emanet atlarla ekin sapları ezilmeye başlanırdı. Harmanın tepesine çıkan biri atları oradan yönlendirirdi. Bir kişi de ezilmekte olan ekin saplarının üstüne yeni saplar atardı. Tepe tükenip düz hale geldiğinde emanet atlar sahiplerine iade edilirdi. İki at düvene koşulduğunda benim en az bir hafta sürecek olan çilem başlardı. Sapların iyice parçalanması için hava sıcaklığının yükselmesi gerekirdi. Hava ısısı iyice yükseldiğinde harman dövme işi başlardı. Akşamın geç saatlerine kadar aralıksız sürerdi. Kızıl güneşin altında saatlerce dönmek içimi bulandırsa da yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Harman dövme işi bittiğinde sevincim o kadar büyük olurdu ki anlatılamaz. Harman savrulma işi bittiğinde samanı Menemen’deki evimizin bitişiğindeki ahırımızın samanlığına doldurulurdu. Harman dövme işi çok zor olduğu halde hiçbir besici samansız kalmazdı. Zamanla düvenlerin yerini biçerdöverler aldı. Biçerdöverler ekinleri çok yüksekten biçtiği için saman kaybı çok yüksek olmaktadır. Dolayısıyla saman üretimi neredeyse yarı yarıya düşmüştür. Peki, hayvanların beslenmelerinde samanın doyurmaktan başka bir değeri yoksa neden ısrarla aranılıyor? Tembellikten mi yoksa bilgisizlikten mi? Bana kalırsa ikisi de. Eğer süt ve et hayvanları besiciliğinde hayvancılığın çok ileri olduğu ülkelere baktığımızda hayvan besiciliğinde yoncanın ağırlıklı olduğunu görürüz. Bayır kasabası gibi bereketli topraklara sahip bir beldede samana bu denli önem verilmesi beni şaşırtıyor. Yedi kere biçilebilen yoncanın işçiliği çoktur ama süt verimi ve besi değeri de olabildiğince yüksektir.
Kayıkbaşı mevkisindeki on dört dönüm tarlamın tamamına marul dikmiştim. Arazim kumlu olduğu için marul yetiştirmek için çok idealdi. Her biri sepet gibi olmasına rağmen hiç alıcısı yoktu. Izgara çekip marulları yeşil gübre yapmaya kıyamıyorum. Süt besiciliği yapan biri yoldan geçerken şu çocukluk arkadaşıma bir iyilik yapayım dedim ve arkadaşıma seslendim. İstediğin kadar marul kesip hayvanlarına götürebilirsin dediğimde sen kes. Yol kenarına koy. Ben bir ara gelir alırım demez mi? Hemen Menemen’e dönüp traktörümüze ızgarayı takıp tarlama gittim ve iki saat içinde tarlayı dümdüz yaptım. İyi bir besici hayvanlarını sürekli kuru yem ile beslemez. Hayvanlarına sık, sık yeşil yem de vermesi gerekir. Adama tonlarca bedava marul vereceğim. Buna rağmen benden marulları kesip yol kenarına yığmamı istiyor. Sonra da bu insanlar hayvanlarında süt veriminin düşmesinden ağlaşıyorlar. Hazır yetişmiş marulları toplayıp hayvanlarına götürmekten üşenen biri, yonca yetiştirme külfetine katlana bilir mi? Yoncayı dikecek, sulayıp büyütecek. Sonra da biçip bir süre suyunu çekmesi için bekletecek ve sonra da toplayıp götürüp hayvanlarına yedirecek. Olacak iş mi bu?
Kanımca kooperatif saman ithal edeceğine hayvancıları daha sağlıklı alternatif yemlere yönlendirseydi çok daha yararlı bir iş yapmış olurdu. Yonca çok su ister. Sulama olanağı olmadığı durumda yoncanın alternatifi fiy ekimidir. En az yonca kadar da besleyicidir.
Özcan Nevres ozcan.nevres@gmail.com
www.ozcannevres.com

Özcan Nevres
Latest posts by Özcan Nevres (see all)
(Bugün 1, toplamda 240 kez ziyaret edildi.)

Özcan Nevres tarafından yayınlandı

15 Ağustos 1935 de Menemen’de doğdum. Esas mesleğim elektrik ve elektronik teknisyenliğidir. Gazeteciliğe 1958 yılında Ege’de yayınlanan Sabah Postası gazetesinde başladım. Hobilerim yazmak, okumak, tarihi eserler ve harabelerle ilgilenmektir.