İnsanı insan yapan vefa duygusudur. Ne yazık ki bazı insanlar bu duygudan nasiplerini almamışlardır. Özellikle seçim sürecine girdiğimiz şu günlerde kim bilir ne kadar çamur atmalara, iftiralara tanık olacağız. Derler ki eski başbakanlardan Şükrü Saracoğlu Varlık Vergisi gibi insani olmayan bir vergiyi vatandaşların sırtına yüklemiştir. Eğer bu vergi normal yaşam süreci içinde alınmış olsaydı o vergiye rahatlıkla insani olmayan bir vergi diyebilirdik.

İkinci Dünya Savaşında ekonomik yönden ağır yaralar alan ülkeler de yaralarını sarabilmek için varlık vergisini uygulamışlardı. Varlık Vergisi uygulamasında diğer uygulayan ülkelerden çok farklı bir durumu vardı. Varlık Vergisinden önce sanat, ticaret, ithalat ve ihracatın tamamı azınlıkların tekelindeydi. Azınlıkların tekelinde olan tüm ekonomik dallarda Türklerin hemen, hemen hiç payı yoktu.

Türk halkının sırtından zengin olmuş olan sanat ve ticaret erbaplarına hiçbir nedenle ülkemizi terk edin denilemezdi. Denilecek olsa dünya ayağa kalkardı. Oysa sanatta da ticarette de Türklerin ağırlık kazanmaları gerekiyordu. Bunun üzerine halkımızın her kesiminden servet beyanı istenmişti. Servet beyanı istemekteki gerekçe hükümet çok büyük bir ithalat yapacaktı. İthal ettikleri ürünleri satacak olan esnafa ve sanatkârlara hükümet tarafından yeteri kadar kredi verilecekti.

Azınlık tüccarlar çok uyanık ve karaborsacılığa yatkın olduklarından bu kredi olayını çok iyi değerlendirmeleri gerekiyordu. Neredeyse azınlıkların tamamı servetlerinin en az on katını beyan etmişlerdi. Beyan ettikleri servetlerini de imzalarıyla doğrulamışlardı. Beyan ettikleri servete göre varlık vergisi tarh edilince kıyamet koptu. Zira varlık vergisi beyan ettikleri servetin yüzde yirmi beşiydi. Azınlıklar ihtiraslarının kurbanı olmuşlardı. Tüm mal varlıklarını sattıklarında dahi tarh edilen verginin yarısını bile ödeyemiyorlardı.

Hükümet bu vergi sayesinde ülke insanlarımızı sömürenlerden kurtulmuş oldu. Azınlıklar da kurtuluşu ülkemizi terk etmekte bulmuşlardı. Böylece ülkemiz insanlarına sanatkar ve ticaret erbabı olmanın yolu açılmıştı. Bu konuda her zaman varlık vergisini şu sözlerimle savunurum. Eğer Şükrü Saracoğlu varlık vergisini çıkarmamış olsaydı ben asla radyo ve televizyon tamircisi olamazdım. Daha doğrusu elektrik ve elektronik teknisyeni olamazdım. Günümüzde yaptıkları işlerle başarıdan başarıya koşan ustalarımızın hiçbir sanatkâr olamazdı.

Derler ki Ankara’da Şükrü Saracoğlu’nun koca bir mahallesi var. Bunu Demokrat partililer öyle bir anlatıyorlardı ki sanki o mahalledeki tüm evler Şükrü Saracoğlu’nundu. Demokrat partililer partileri kurulduktan sonra propagandalarını bu yalanların üzerine kurmuşlardı.

Din istismarında olduğu gibi bu konuda da çok başarılı olmuşlardı. Oysa Şükrü Saracoğlu evleri Saracoğlu’nun çabalarıyla dar gelirlilerin konut sahibi olmaları için inşa edilmişti. Vefa gereği mahalleye Şükrü Saracoğlu’nun adı verilmişti. Saracoğlu’nun o mahallede tek bir evi bile yoktu. Şükrü Saracoğlu’nun Mimarsinan’daki Saracoğlu sitesinde tek bir villası var. Sitenin kuruluşuna önderlik etmiş ve kooperatifin ortağı olarak aidatlarını ödeyerek villanın sahibi olmuştu.

Şükrü Saracoğlu
Şükrü Saracoğlu

Şükrü Saracoğlu Kurtuluş Savaşı öncesinde Aydın, Ödemiş bölgesinde Yunan askerlerine vur kaç yapan bir çetenin lideriydi. Kurtuluş Savaşı başladığında çetesiyle birlikte orduya dahil olmuştur. Ülkemize büyük yararları olmuş olan Şükrü Saracoğlu’nu siyaset adına karalamak istemeleri ayıptır, günahtır.

Kurtuluş Savaşına büyük katkıları olmuş olan birçok efe vardır. Bazılarının doğup büyüdükleri yerlerde anıtları dikilmiştir. Ödemiş’te Yörük Ali Efenin Söke’de Halazari (Bozguncu) Cafer Efenin, Atça’da Atçalı Kel Mehmet efenin, Aydın’da Demirci Mehmet efenin heykelleri dikilmiştir. Menemen’in de üç efesi vardır ama hiç birinin heykeli Menemen’de dikilmemiştir. Üç efenin en önemlisi Fodulaki Mustafa Efedir. İnşallah bir gün bu efelerin de heykelleri dikilir. Ülkemizin kurtarılmasına büyük emekleri geçmiş olanların adaları sonsuza dek yaşatılmalıdır.

Özcan Nevres
Latest posts by Özcan Nevres (see all)
(Bugün 1, toplamda 111 kez ziyaret edildi.)

Özcan Nevres tarafından yayınlandı

15 Ağustos 1935 de Menemen’de doğdum. Esas mesleğim elektrik ve elektronik teknisyenliğidir. Gazeteciliğe 1958 yılında Ege’de yayınlanan Sabah Postası gazetesinde başladım. Hobilerim yazmak, okumak, tarihi eserler ve harabelerle ilgilenmektir.