Adını Koymak Gerekir

Adını Koymak Gerekir
Silivri’de yeni 5000/1 plan gereği sahile elli metre mesafe içindeki tüm binalar yıkılacak ve halkın denize rahatça girip çıkması sağlanacak. Yıkılan binalardan ortaya çıkan alalar sahil ve park düzenlemeleriyle turizmin gelişmesine katkı sağlanacak. Eğer amaç bu ise takdir etmekten başka söz bulamıyorum. Son zamanda yayılan bir söylentiye göre Kumluk mevkiinde Mimarsinan köprüsünden Klasis’e giden caddenin sol tarafında kalan binaların tümü yıkılacak. Yıkılacağından söz edilen binaların büyük çoğunluğu elli metrelik sahil şeridinin içinde kalmıyor. Buna rağmen buralarda villası bulunan her mülk sahibi huzursuz. Bu yüzden sahil kıyı şeridinin nereden başlayıp nerede bittiğinin mutlaka belirtilmesi gerekir. Bu binaların yıkılacağı söylentisi yalan olsa bile mülk sahiplerinin tedirginliğini kaldırmak olası değil. Bu nedenle adından söz edilen bölgede neredeyse tüm villalar satışa çıkarılmıştır.
Sınır çizgisi kesinlikle belirtilmemiş olan elli metrelik mesafe oldukça afakîdir. Yeri geldiğinde jiklet sakızı gibi nereye uzatılmak istenilirse oraya kadar uzatılabilir. Kesinlikle belirtilmesi gereken sahil mesafesi nereden başlıyor? Kumsalın son bulduğu noktadan mı? Yoksa dalgaların en son ulaşabildiği noktadan mı? Her ne kadar Marmara denizi bir iç deniz olsa da, şiddetli lodosta dalgalar iki üç metreye ulaşabilmektedir. Ölçü o dalgaların ulaştığı yer olursa vay sahilde villaları olanların haline. İş bununla da kalmıyor. Boğluca ile Tuzla dereleri çevresinde sel koruma alanları belirlenecek. Bunun sınırları nasıl belirlenecek. Deniz seviyesine sıfıra yakın olan tüm villalar bu sel tehlikesi olduğu kabul edilecek olan alan içinde olduğu mu sayılacak? Eğer öyle sayılacak ise son zamanlarda yapılan ve yapılmakta olan beş katlı binalar için neden ruhsat veriliyor? Akla neredeyse hepimizin kullanmakta olduğu bir söz geliyor. Burası Türkiye, burada her şey olur. Öyle olmasaydı sahil boyundaki denize sıfır konumdaki villaların inşa edilmelerine izin verilir miydi? Okuyucularım bu elli metre kararının yeni çıktığını sanmasınlar. Bu karar Cumhuriyetimizin ilk kurulduğu yıllardan bu yana var. Bu karar bin dokuz yüz elli de CHP yönetiminin son bulduğu tarihe kadar tavizsiz uygulanıyordu. Bin dokuz yüz ellide Demokrat Parti iktidara geldiğinde Demokrat Partinin İzmir’deki ağır toplarından Doktor Mustafa Bozoklar’ın önünü açtığı sahil yağması başlamıştır. Doktor Bozoklar Yenifoça’nın Gencelli mahallesinde yol ile denizin arasına yaptırdığı dolgunun üzerine muhteşem bir villa kondurmuştu. Yani bina sahilde değil, kumsal ile denizin içindeydi. Bina inşa edildiğinden bu yana güya yıkılacaktı ama nedense bina sapa sağlam yerinde duruyor. Aslında yasalar ve kurallar uygulanmak için konulur ama bizde nedense kişiye göre uygulanmaları için konulur.
Yasalar ve kurallar kişiye göre uygulandığında ortaya telafisi mümkün olmayan haksızlıklar çıkıyor. Babama ait beş bin beş yüz metre karelik zeytinlik Menemen’in yeni imar planı içinde kalmıştı. Babam yeni planı gördüğünde şok olmuştu. Zira arsasının tamamı okul ve cami alanı yapılmıştı. Yani arsamız yok pahasına elimizden alınacaktı. Demokrat Partinin devamı olan Adalet Partisinden biri babama buranın yarısını bana sat. Satın aldığımda bu okul ve cami kararını kaldırtırım dediğinde babam öneriyi kabul edip yarısını o kişiye satmıştı. Adamın dediği oldu. Babam yeni bir kararla arsası tekrar elinden alınır korkusuyla arsaları değerinin çok altında satmıştı. Arsalardan elde ettiği gelirle Nevres apartmanını inşa ettirmiş ve bir de yeni bir traktör alabilmişti.
Biz CHP ye gönül vermiş kimseler olarak her zaman büyük haksızlıklara uğradık. Bir ara Menemen’deki arsamız Organize Plastik Sanayi bölgesinin koruma alanı içine alınmıştı. Güya bu karar kaldırılmış ama henüz 5000/1 plan onaylanmadığı için geleceğinin ne olacağı belli değil. Halamın çocuklarının Menemen Emirâlem mahallesindeki dokuz yüz dönümlük Palamut tepe adlı arazisi de sit alanı ilan edilmiş durumda. O tepenin nesi sit alanı oluyor anlayamadım. Ne bir ören yeri ve nede orman niteliği olan bir yer. TARİŞ’ TE aralıksız olarak yirmi beş yıl başkanlık yapmış olan dayıları, yani babam yüzünden mi alınmış bu karar? İnşallah bir gün sağduyu hâkim olur ve bizim gibi haksızlığa uğramış olan herkes hakkı olan haklarını tam olarak kullanma şansını yakalarlar.
Özcan Nevres ozcan.nevres@gmail.com
www.ozcannevres.com

Özcan Nevres
Latest posts by Özcan Nevres (see all)
(Bugün 1, toplamda 131 kez ziyaret edildi.)

Özcan Nevres tarafından yayınlandı

15 Ağustos 1935 de Menemen’de doğdum. Esas mesleğim elektrik ve elektronik teknisyenliğidir. Gazeteciliğe 1958 yılında Ege’de yayınlanan Sabah Postası gazetesinde başladım. Hobilerim yazmak, okumak, tarihi eserler ve harabelerle ilgilenmektir.