Ey Hukukçular

Ey Hukukçular
Ey hukukçular Fethiye canisi Berber Yiğit’i idamdan kurtaran hukukçular sözüm size. Fethiye Ölüdeniz’de Avusturya elçisinin kızını tecavüz ettikten sonra öldüren, kızın annesini de ağır yaralayan Fethiyeli Berber Yiğit için yargıdan idam kararı çıkmıştı. Bu kararın uygulanmaması için can siperine çalıştınız ve başardınız. Zira size göre Berber Yiğit’in yaşamak hakkıydı. Ya o öldürülen gencecik kızın yaşamak hakkı değil miydi? Ağır yaralanan anne de ölebilirdi. Kanımca bunu hiç düşünmediniz. Oysa o cinayet duygulu insanların yüreğine bir hançer gibi saplanmıştı. Bir hançer de Türk turizminin kalbine saplanmıştı. Uzun yıllar turizmimize ağır bir etkisi olmuştu.
O olayda Berber Yiğit’in idamı gerçekleşmiş olsaydı caydırıcı etkisiyle tinercilerin katlettiği öğretmen kızımız belki de hayatta olacaktı. Aynı olayda ağır yaralanan anne bedensel tedavisinin yanında psikolojik tedavi de görmüştü. Sanıklarla olayın keşfi yapılırken çevredeki insanlar o tinercileri linç etmek istemişti ama polis engeliyle karşılamışlardı. Anne uzun tedavilerden sonra bedensel olarak iyileşmiş olsa da ruhunda yer etmiş olan o derin yara hiçbir zaman iyileşmeyecektir. Yaşadığı sürece o derin yara kanamayı sürdürecektir. O yaşadığı vahşet olayını unutması olası mı? Olayda hem tecavüze uğramış, hem ağır yaralar almış, hem de biricik kızı gözlerinin önünde tecavüze uğramış ve tecavüz edildikten sonra öldürülmüştü. O zavallı kadın yıllardan beri kızı kara toprakta yatarken kızını öldüren caniler Rahşan affından yararlanarak ellerini kollarını sallayarak aramızda dolaşıyorlar. O anne bu acıya nasıl katlanıyor? Düşünmek bile istemiyorum.
Şimdi, de bu olayların üzerine tuz biber olan bir olay daha yaşıyoruz. Amerikalı amatör fotoğrafçı Sari’nin öldürülmesine tanık oluyoruz. Tamı tamamına on iki gün halen nerede olduğu bilinmeyen bir yerde tutulmuş, tecavüze uğramış ve sonunda başına vurdukları bir darbe ile canına kıymışlar. Bu iğrenç olay yalnızca ülkemizde değil, tüm dünyada tepkiye neden olmuştur. Bu iğrenç olay bacasız fabrika olan turizmimizi de çok kötü etkileyecektir. Ülkemizin gelişmesini istemeyen birçok ülke turizmimizi baltalamak için bu olayı en ağır bir şekilde kullanacaklardır.
İdam cezası için kim ne derse desin bence caydırıcıdır. Bu nedenle henüz ilkellikten kurtulamamış olan ülkemiz için idam cezasının kaldırılması çok erken olmuştur. Sayın Başbakan lafla peynir gemisi yürütmeyi bırakıp bir süre önce söylediği, idam cezasını geri getirmeyi düşünüyoruz sözlerinin arkasında durması gerekir. Aksi halde her gün gazetelerin ön sayfasında öldürülen gepgenç annelerin öldürülme haberlerini okumayı sürdüreceğiz. Her gün kadına şiddet olayları basına yansımaktadır. Kadına şiddeti hak gibi gören cani ruhlu insanlar şiddetle yetinmeyip öldürmekte hiçbir sakınca görmüyorlar. Kimisi o öldürülmeyi hak ettiği için öldürdüm diyor. Kimsin sen be… Eski eşin veya boşanmak üzere ayrılmış olan eşini öldürme hakkını kim verdi sana? Yeri geldiğinde Allah korkusundan söz ederler. Oysa bunlarda ne Allah ne de vicdan azabı korkusu var. Nasıl olsa ileride tövbekâr olup tüm günahlarından arınacaktır. Ne yazık ki kıt zekâlı bazı insanların beyinleri bu sözlerle yıkanmıştır. Oysa cana kıyan bir caniyi ne Allah affeder, ne de kul affetmemelidir. Çok sık çıkarılan aflarla bu cani ruhlu insanlar yeni suçlara itilmemelidirler.
Özcan Nevres ozcan.nevres@gmail.com
www.ozcannevres.com

Özcan Nevres
Latest posts by Özcan Nevres (see all)
(Bugün 1, toplamda 56 kez ziyaret edildi.)

Özcan Nevres tarafından yayınlandı

15 Ağustos 1935 de Menemen’de doğdum. Esas mesleğim elektrik ve elektronik teknisyenliğidir. Gazeteciliğe 1958 yılında Ege’de yayınlanan Sabah Postası gazetesinde başladım. Hobilerim yazmak, okumak, tarihi eserler ve harabelerle ilgilenmektir.