Ah Şu Hastalıklar
Değerli okurlarım. Kış ayları hastalıkların yakamıza yapışmak için pusuda beklediği aylardır. Bu nedenle sağlığımıza çok dikkat etmek zorundayız. Hastalıkların yoğun olduğu bu aylarda bazı fırsatçılar televizyon kanallarında boy gösterip ilaç olmayan ürünlerinin reklamını yapmaktadırlar. Yaptıklarının suç olduğunu bildiklerinden ürünümüz ilaç değil gıda destekçisidir diyorlar. Mademki ilaç değil, tanıtımını yaptıkları ürünlerin neden her derde deva olduğunu söylüyorlar. Çok eski yıllarda yaşadığımız süreç içindeki modern ilaç üreticileri yoktu. Yani halen kullanmakta olduğumuz ilaçlar üretilmiyordu. Bu nedenle hastalıklara bitkilerden çare bulmaya çalışıyorlardı. Bu konuda birçok kitaplar yazıldıysa da hiç biri uzun araştırmalardan sonra elde edilen bilgileri içermiyordu. Bu kitapların içerdiği bilgiler daha çok kulaktan duyma bilgilerin kitaplaştırılmış haliydi. Bu nedenle hastalıklara devayı bitkilerden ve bitkisel ilaçlardan değil, doktorların uygun gördükleri ilaçları kullanarak bulmalıyız. Bin dokuz yüz kırk ikide keşfedilen penisilin günümüzde iltihaplara neden olan hastalıkların tamamında kullanılıyor. Penisilinin keşfinden önce menenjit hastalığı bilindiği halde tedavi edilemiyordu. Bu hastalık öldürücüdür. Öldüremediklerini de mutlaka sakat bırakır. Antibiyotikler sayesinde bu hastalık tedavi edilebiliyor. Tedaviye geç başlanacak olursa halen kalıcı sakatlıklara neden olabiliyor.
Eskiden kanser hastalığı bilinmiyordu. Hastalığa tanı konulmaya başladıktan sonra, hastalığı tedavi edecek ilacın bulunması için yıllarca çalışıldı. Kanserin bazı türlerinin tedavide başarılı olunsa da halen en öldürücü hastalıklardan biridir. Kanseri kökünden kazıyacak ilaç ise çok büyük araştırmalara rağmen halen bulunamadı. Bir ilacın ilaç olarak piyasaya sürülebilmesi için çok uzun araştırmalar yapılması gerekir. Yıllarca hayvanlar üzerinde denendikten sonra, gönüllü hastalar üzerinde denenir. Sonuç olumlu ise ilaç üretilmeye başlanır. İlaçların araştırılması çok uzun yılları gerektirmektedir. Örneğin yaklaşık iki yüz elli yıl önce kanserin tedavisinde zakkum bitkisi kullanılmıştı. Bir süre sonra zakkumla tedavide kanser hastalığının gerilettirdiğini ama kalp krizine neden olarak hastanın ölümüne neden olduğu anlaşıldı. Bunun üzerine zakkum bitkisi ilaç listesinden çıkarıldı ve bir daha kullanılmadı.
Televizyonlarda her derde deva diye ürün tanıtımı yapanlara sormak gerekir. Siz bu ürünleri hangi laboratuarlarda geliştirdiniz ve kaç yıl hayvanlar üzerindeki etkilerini gözlemlediniz. Kaç gönüllü hasta üzerinde denediniz. Ne yazık ki bu adamlar ürünlerine Tarım Bakanlığından gıda takviyesi ürün adı altında ruhsat alabiliyorlar. Sağlık Bakanlığının kapısından içeri giremiyorlar. Hastaların bu adamların reklamlarına aldanmamaları gerekir. Hastalıkların tedavisinde tek yetkili olan doktorlarımızdır. Onların yazmış oldukları ilaçları kullanmaktır.
Birkaç gün önce bir sağlık köşesinde bir yazı okumuştum. Yazıda Parastimollü ilaçlar (ateş düşürücü ve ağrı kesici olarak çok sık kullanılır) karaciğeri ve pankreası harap ederek ölümlere neden oluyor diyordu. Bu bana yaşadığım ve çok acı çektiğim bir olayı anımsattı. Yıllar önce safra kesesi ameliyatı olmuştum. Ağrılarım o kadar çoktu ki dayanılacak gibi değildi. Sürekli ağrı kesici almak zorundaydım. Öyle ki ağrı kesici almadığımda ayakta duramaz olmuştum. Doktora gittim. Gerekli kan tahlilleri yapıldığında karaciğerimin iflasın eşiğinde olduğu anlaşılmıştı. Hipokrat yeminini hiçe sayan doktorum bana sende ya siroz ya da kanser hastalığının başlangıcı var. Bu nedenle sana bir de biyopsi yaptırmamız gerekiyor dedi. Doktoruma yediklerim ve aldığım ilaçların etkisi buna neden olamaz mı? Bir süre perhiz yapsam ve daha sonra bir kan tahlili daha yaptırsak olmaz mı dediğimde olabilir dedi ve bana bir reçete yazdı. Karaciğerimi harap edenin Parastimollü ağrı kesiciler olduğunu anlamıştım. Bunun üzerine hiçbir ilaç almamaya karar verdim. İstanbul’da gittiğim özel hastanenin dâhiliye uzmanı ne ilaçlar kullanıyorsun diye sorduğunda doktorumun reçetesini gösterdim. Deli mi bu adam dedi? Senin karaciğerini ilaçlar harap etmiş. Buna rağmen bu adam karaciğeri daha da harap edecek olan ilaçlar yazmış. Senin kolesterolün iki yüz yirmi. Biz iki yüz sekseni aşmamış olan kolesterollere perhiz veririz. Bir de kan yağını azaltmak için ilaç yazmış. Kan yağın ilaç almayı gerektirecek kadar yüksek değil. Tansiyonun on dört. Senin yaşındaki biri için oldukça normal. Karaciğerin düzelinceye kadar hiçbir ilaç almayacaksın dedi. Doktorun dediğini tam olarak uyguladım. Karaciğer altı ayda kendisini yenilediği için hastalıktan tam olarak kurtuldum. İki ay kanser miyim, siroz muyum kuşkusuyla yaşamanın ne olduğunu anlatmaya gerek görmüyorum.
Değerli okurlarım, herhangi bir insanın bana iyi geldi dediği ilaç size büyük zarar verebilir. Özellikle vücut direncinin azaldığı bu kış aylarında doktorunuza danışmadan ağrı kesici bile kullanmayın. Parastimollü ilaçları doktorunuz önermedikçe kesinlikle kullanmayın. Önemli olan hastalığı tedavi ettirmek değil, hastalığa yakalanmamak için korunmaktır.
Özcan Nevres
- Tükeniş - Haziran 24, 2016
- İnönü Krom Satmış - Haziran 24, 2016
- Konu Taksim Meydanı Olunca - Haziran 24, 2016