İflastaki Yunanistan
Yakın komşumuz Yunanistan girdiği ekonomik dar boğazdan bir türlü çıkamıyor. Bu gidişle de çıkamayacak da. Zira Yunanistan yaptığı yanlışlıkların bedelini ödüyor. Yıllardır her ekonomisi çıkmaza girdiğinde Türkler geliyor diye yaygara yaparak halkının gözünden ekonomisindeki bozukluğu kaçırıyor. Bu yaygarayı koparan yöneticiler yarattıkları umacıya kendileri de inanıyorlar ki silahlanmaya çok büyük paralar harcıyorlar. Yunanistan’ın ekonomisinin çöküşündeki birinci neden bu. İkinci neden ise emeklilere ve çalışanlara verdikleri çok yüksek ücretler. Bu da yetmiyormuş gibi sayıları küçümsenmeyecek kadar çok olan işsizler aç ölmektense eystli ölmeyi yeğlerim diyorlar. Eytslilere her ay verilen yedi yüz avroluk para yardımını alabilmek için kendilerine eyts hastalığını bulaştırıyorlar. Anlaşılacağı gibi Yunan halkı yalnızca kendi çıkarlarını düşünüyor. Özveride bulunmaya ise niyetleri yok. İflasın üçüncü nedeni ise adalar. Yunanistan yıllardır Megalo İdea uğruna Ege’deki bütün adaların sahibi olmaya çalışıyor. Bunda da bir hayli başarılı olmuş durumda. Bu adaların ve adacıkların ekonomisine ne kadar zarar verdiğini düşünmek dahi istemiyorlar. Kıbrıs savaşında uğradıkları hezimete rağmen zaman, zaman küçücük bir kayalıktan ibaret olan adacıklar için bile Türkiye ile savaşmayı göze alabiliyorlar. Oysa sahiplendikleri her ada ve adacık Yunan ekonomisinin başına dert oluyor. Adaların tescilli sahibi olmak için adalara maaşlı insanlar yerleştiriyorlar. Örneğin Meis ve Sömbeki adaları ot bitmez adalardır. Buna rağmen Meis’te bir köy, Sömbeki adasında ise iki köy vardır. Bu köylerde yaşayan insanlar tarıma elverişli arazileri olmadığından çiftçilik yapamıyorlar. Balıkçılıktan da yeteri kadar para kazanamıyorlar. Bu köylerde yaşayanların ana karaya göç etmelerini engellemek için ada sakinlerine dolgun maaşlar ödeniyor.
Kaş’ın Kalkan beldesinde eşimin görevi nedeniyle yaklaşık sekiz ay kalmıştım. Kıbrıs savaşı nedeniyle o yıllarda uygulanan Amerikan ambargosu yüzünden kahve karaborsada olduğu gibi bulunamıyordu da. Oysa Meis adasında kahve boldu. Kalkanlı balıkçılar kayıklarına aldıkları keçileri Meisli balıkçılarla buluşacakları açık denize götürürler ve keçileri kahve ile takas ederlerdi. Zira Meis adasının arazilerinde ot dahi bitmiyor olması nedeniyle hayvancılık yapılamıyordu. Bu nedenle keçi etine büyük rağbet gösteriyorlardı. Hele Kalkanlı balıkçı Meisli dostuna bir bidon su da getirmişse Meislinin keyfine diyecek olmazdı. Zira Meis adasına su Yunanistan’dan tankerlerle geliyor. Adada hiçbir su kaynağı bulunmamaktadır.
Kalkan’a ilk yerleştiğimde Mısır incirini ilk defa görmüştüm. Lezzetli bir meyve olduğunu duymuştum. Bu yüzden hemen birini koparıp yemek istemiştim. O da nesi? Avucumun içi dikenlerle dolduğundan inciri koparamamıştım. İlk rastladığım Kalkanlıya başıma geleni anlattım. Zira o dikenlerin kolay beri ayıklanmayacağını anlamıştım. O dikenlerden kurtulmak çok kolay. Hemen evine git. Dikenlerin battığı bölgeye zeytinyağı sür. Dikenler kendiliğinden çıkacaktır. Bir daha da bilir bilmez incirleri koparmayı deneme dedi. Meğer Mısır inciri eldivenle tutulup kesildikten sonra soğuk suya yatırılırmış. Soğuk suda dikenler küserlermiş ve insan eline dalmazlarmış. Kaş’ın hemen girişinde billur gibi akan bir su vardı. Bu küçük bir dere idi. Suyu buzu aratmayacak soğuklukta idi. Biri o derenin kenarına tezgâhını kurmuş, suya yatırdığı Mısır incirlerini soyarak satıyordu. İlk defa o meyveyi doya, doya o suyun başında yemiştim. Bu lezzetli meyve o kadar az yetişiyor ki pazarlarda bulmanın olanağı yok. Zaten tarımı da yapılmıyor. Arazi sahipleri hendek kenarlarına dikerlerse bu meyve varlığını sürdürüyor. Keşke tarımı yapılsa da bol, bol yesek. İlginçtir. Bu meyvenin bitkisi, bitkinin yaprağından üretiliyor. Datça’da kaldığım yıllarda iki yaprak kesip arazilerimizden birinin hendeğine diktim ama olmadı. Zira bu meyvenin bitkisi Akdeniz’in çok sıcak ve güneşli havasını seviyor. Kaktüs familyasından olduğu için de çok yağışlı iklimi sevmiyor.
Özcan Nevres
- Tükeniş - Haziran 24, 2016
- İnönü Krom Satmış - Haziran 24, 2016
- Konu Taksim Meydanı Olunca - Haziran 24, 2016