Geçtiğimiz günlerde bir rehin olayı yaşadık. Değerli bir evladımız, üstelik genç bir savcı iki terörist tarafından rehin alındı haberiyle irkildik. Eşime inşallah akıl ederler de salonu boşaltıp içeriye bayıltıcı gaz sıkarak savcıyı kurtarırlar dedim. Dedim ama maalesef öyle olmadı. Üstelik savcının rehin olduğu odada bir de havalandırma penceresi de varmış. Dışarıda yapılacak gürültülerle teröristlerin dikkatleri gürültüye odaklandığında havalandırma penceresinden bayıltıcı gaz rahatlıkla odaya sıkıla bilirdi. Ne yazık ki öyle olmadı. Cinayet gibi bir kurtarma operasyonu düzenlendi. Bu hatalı operasyonla genç savcının şehit olmasına neden olundu.

Savcının şehit olduğu gün bir de elektrik kesintisi yaşadık. Kesinti kişiler arasında tartışılırken ben konu ilgili açıklayıcı bir yazı yazdım. Yazımda şöyle dedim.

Türkiye’de ne kadar elektrik üretim tesisi varsa hepsi birbiriyle bağlantılıdır. (entegre edilmiştir) Her hangi bir üretim merkezinde oluşan arıza elektrik dağıtım sistemini kesinlikle etkilemez. Bu kesintiyle neyi amaçladıklarını anlamak olası görünmüyorsa da bence nükleer enerjiye karşı çıkarsanız ileride sürekli bu durumla karşılaşacaksınız imajı vermek istiyorlar. Ben bunu yazdıktan yaklaşık iki saat sonra Elektrik Mühendisleri Odasından da benzer bir açıklama yapıldı.

Nükleer enerji ile elektrik üretmek oldukça riskli ve pahalı bir sistemdir. Temiz enerji diyorlar ama hiç de temiz bir enerji değildir. Santral üretime geçtiğinde yaktığının atığını bu konuda uzman olan bir kuruluşa vermek zorunluluğu vardır. Atığın en az yüz yıl koruma altında kalması gerekir. Üretimi durdurulsa bile atıkların korunması için yüz yıl koruma bedeli ödemek zorunluluğu vardır.

Akkuyu’da kurulmakta olan nükleer elektrik santralının soğutulması Akdeniz’in suyu ile yapılacaktır. Su soğutmada kullanıldıktan sonra yine Akdeniz’e boşaltılacaktır. Bu durumu öğrenen turistler kesinlikle denize girmezler. Akdeniz’in güneşi ve kumu için gelenler bir daha ülkemize gelmeyeceklerdir. Bu da ülkemiz için çok büyük bir döviz kaybına uğramak demektir. Dünya nükleer santralleri kapatıp rüzgâr ve güneş enerjisine dönerken yöneticilerimizin nükleer santral konusundaki ısrarları anlaşılacak gibi değildir. 

Bu gün programlı olarak saat onda kesilen elektrik, saat on sekizde verildi. Görünen o ki çok sık elektrik kesintilerine tanık olacağız. Bu nedenle maddi durumları iyi olanlar gerekli olan önlemleri almalıdırlar. Kendimden örnek vereyim. Hem benim, hem de torunumun bilgisayarında atmış amperlik iki akü ve iki de kesintisiz güç kaynağı var. Elektrikler kesildiğinde üç saate yakın bilgisayarlarımızı kullanabilmekteyiz.

Üstelik aynı sistemi aydınlatmakta da kullanmaktayız. Anlaşılacağı gibi geceleri gerçekleşen elektrik kesintilerinde karanlıkta kalmıyoruz. Bu gün çok önce vermiş olduğum bir kararımı en kısa zamanda uygulamaya karar verdim. Evimin aydınlatılmasında, televizyonlarında ve bilgisayarlarımızda rüzgâr ile üreteceğim elektriği kullanacağım. Elektrik şebekesinden almakta olduğum elektrik ile yalnızca elektrikli ev aletlerini çalıştıracağım. Örneğin buzdolabı, çamaşır ve bulaşık makinesi, fırın ve diğerlerini şebekeden çalıştıracağım.

Karanlıkta ve televizyonsuz kalmamak için gerekenler nelerdir. Atmış amper bir akü, en az altı yüz vatlık bir kesintisiz güç kaynağı ve bir de on amperlik şarj aleti almak gerekir. Elektrikler çok sık kesilecek olursa şarj aleti gerekir. Elektrik çok sık kesilmiyorsa kesintisiz güç kaynağının iki amperlik şarjı yeterli olabilir. Bu konuda isteyen herkese ücretsiz teknik destek verebilirim.

Özcan Nevres
Latest posts by Özcan Nevres (see all)
(Bugün 1, toplamda 140 kez ziyaret edildi.)

Özcan Nevres tarafından yayınlandı

15 Ağustos 1935 de Menemen’de doğdum. Esas mesleğim elektrik ve elektronik teknisyenliğidir. Gazeteciliğe 1958 yılında Ege’de yayınlanan Sabah Postası gazetesinde başladım. Hobilerim yazmak, okumak, tarihi eserler ve harabelerle ilgilenmektir.