Gazeteci, şair, yazar ve radyo programcısı Yükselecek Demirel Muğla’ya yerleştiğimde ilk arkadaşlarımdan biri olmuştu. İlk Adım gazetesinde çalışıyordu. Her Salı günü gazetenin sanat sayfası oluyordu. Bu sayfada benim de şiirlerim yayınlanıyordu.

Yükselecek Demirel çok aktif bir insandı. Sık sık Halk Eğitim Merkezi binasında gençleri sanata yönlendirici yarışmalar düzenliyordu. Ben de ona maddi ve manevi destekler veriyordum. Bin dokuz yüz yetmiş yılında yine bir şiir yarışması düzenlemişti. Geceye İzmir Radyosu programcılarından Mete Bilginer ve eşi geceyi radyoda yayınlamak için katılmışlardı. O ara Yükselecek Demirel’e yarışmaya kızım da katılsın dediğimde bu yarışma Muğlalı öğrenciler arasında olduğu için onu yarışmaya sokamayız dedi. Ben de kızımın Dumlupınar İlkokulu üçüncü sınıfında okuduğunu söyleyince tamam dedi ve kızımın adını yarışmacıların arasına yazdı.

Kızım benim yazdığım Uyan Be Memet şiirimi okurken Mete Bilginer izleyicilerden birine bu kız kimin kızı diye sordu ki izleyici beni göstermişti. Yanıma geldi ve sordu. Kızınız başka şiir biliyor mu? Yazdığım şiirlerin bir kısmını ezbere okur dedim. Kızım şiiri okumayı bitirince Mete Bilginer bir şiir daha okumasını istedi. Bu defa kızım Ayşe’ye adlı şiirimi okudu. Jüri kararını açıkladığında kızım lise öğrencilerini dahi geride bırakarak birinci olmuştu. Okuduğu okulun Müdürü Esat Caner bu sonuçtan çok memnun olmuştu.

Ertesi gün okulda kızımın başarısını kutlayan bir etkinlik düzenlemişti. O geceki program Ankara radyosunda Köylü Saatinde de yayınlandı. Yoğun istek üzerine de birkaç kez tekrarlandı. Yükselecek Demirel’in düzenlediği bu geceler sayesinde Hayri Şahin de keşfedilmişti. O geceler sayesinde ses sanatkârı olmuştu.

Muğla’dan ayrıldıktan sonra da onunla bağlantım kopmamıştı. Her on beş günde bir Devrim gazetesinde hazırladığı sanat sayfasını şiirlerim yayınlansa da yayınlanmasa da gazeteyi adresime posta ile gönderirdi. En son onunla bin dokuz yüz doksan ikide Muğla’ya gittiğimde görüşmüştük. Benim Pınarbaşı’nı çok sevdiğimi bildiğinden Pınarbaşı’na gitmemizi önerdi. (Pınarbaşı Güzel Köylü adlı dizideki köydedir. Muhteşem bir yerdir.)

Yükselecek Demirel
Yükselecek Demirel çok aktif bir insandı. Sık sık Halk Eğitim Merkezi binasında gençleri sanata yönlendirici yarışmalar düzenliyordu.

Yol boyunca termik santralin çevreye verdiği zararı konuşmuştuk. Pınarbaşı’na vardığımızda ikimiz de şok olmuştuk. Pınarbaşı’na hayat veren kaynak artık kaynamıyordu. Bir traktörün çevirdiği türbinle su çekiliyordu. Öğlen yemeğimizi yerken birer şişe bira da içerek geri dönmüştük.

Daha önceki hastalığında birbirimizi çok arayıp görüşmüştük. O hastalıktan başhemşire olan kızının ihtimamı sayesinde kurtulmuştu. Söylediğine göre hastalığı çok zor tedavi edilen bir hastalıktı. Yaşam ona sanata katkısının devamı için büyük bir şans tanımıştı.

Tekrar hastalandığını duyduğumda hem evinden ve hem de cep telefonundan aradım ama yanıt alamadım. Hastalığının ne durumda olduğunu öğrenmek için Yatağan’da yayınlanmakta olan Demeç gazetesinin köşe yazarı Turgay Mutlu’ya sordum. Onun da hastalığı ile ilgili bilgisi yokmuş. Bildiği yalnızca Ege Üniversitesi hastanesine kaldırılmış olması idi.

Ölüm haberini yine meslektaşım Turgay Mutlu’dan aldım. Yükselecek Demirel’in ölümü hepimizi büyük bir üzüntü yaşamamıza neden oldu. Zira Yükselecek Demirel gibi şairler çok seyrek yetişirler. Ailesine, yakınlarına ve dostlarına baş sağlığı diler acılı ailesine ve çocuklarına sabır dilerim.

Özcan Nevres
Latest posts by Özcan Nevres (see all)
(Bugün 1, toplamda 149 kez ziyaret edildi.)

Özcan Nevres tarafından yayınlandı

15 Ağustos 1935 de Menemen’de doğdum. Esas mesleğim elektrik ve elektronik teknisyenliğidir. Gazeteciliğe 1958 yılında Ege’de yayınlanan Sabah Postası gazetesinde başladım. Hobilerim yazmak, okumak, tarihi eserler ve harabelerle ilgilenmektir.