Foça’yı İzmir’e bağlayan yolun kavşağında belediye tarafından yaptırılmış bir durak vardır. Kent yolundan ana yola girerken durakta tanıdık biri var mı diye bakarım. Varsa durup alırım. Bu kez tanımadığım genç biri durmam için el etti. Durup bekledim. Elindeki valizin bir hayli ağır olduğu belliydi. Zira valize doğru bükülüyordu. Arka kapıyı açıp valizi bıraktıktan sonra ön kapıyı açıp koltuğa otururken derin bir ah çekti.

Hayrola çok derin ah çektiniz, yolculuk nereye?

İzmir’e gidiyorum amca.

Ben Menemen’e gidiyorum. Seni garaja bırakırım. Oradan devam edersin. Yaz günü Foça otobüsleri aşırı dolu olur. Menemen minibüsleriyle rahatça gidersin.

Tamam amca, sağ olasın. Yine derin bir ah çekti. Sormasam da konuşacağı belliydi. Belli ki yüreği oldukça yanıktı.

Amca ne iş yapıyorsun?

Eskiden elektronikçiydim. Şimdilerde ise emekliyim. Biraz da şiir ve öykü yazarım.

Desene be amca tam adamına çatmışım. Mademki şairsiniz, benim derdimden en iyi siz anlarsınız.

Nedir seni böyle ahlara, vahlara gark eden?

Yakında deniz kenarındaki sevgi yolundan geçtiniz mi?

Geçmez olur muyum? Her gece en az iki kez. Sabahları da bir kez geçerim. Orası bizim yürüyüş yolumuzun bir parçasıdır.

Oradaki yazıları gördünüz tabi.

Görmez olur muyum?

O yazıların tümünü ben yazdım.

Karşılaşmamız isabet oldu. Ben de merak ediyordum. Bu yazıları hangi deli aşık yazdı diye?

Ne isterseniz söyleyin bana. Ben gerçekten deliyim. Korkunç bir ateşin içerisinde kalmış, zavallı bir deli aşığım.

Benim merak ettiğim bir şey daha var. Sprey boya ile o yazıları böylesine kusursuz nasıl yazabildiğin?

Ben Güzel Sanatlar Akademisinde öğrenciyim. Güzel yazmak benim işim.

Peki ne oldu da böylesine yanıp tutuşan bir deli aşık olmuşsun.

İhanete uğradım amca. Sevgilim beni terk etti. Bu yüzden intihar etmeyi bile düşünüyorum.

İntihar edersen sevgilinin kulağının arkası duyacak mı?

Bilmiyorum.

Şuraya karşıya, dağın yamacına bak, ne görüyorsun?

Şu karşımızdaki dağda mı?

Evet o dağda.

Çam fidanları görüyorum.

Bu ne demektir biliyor musun?

Ne demektir?

Bu, orada yeni bir hayatın başlaması demektir. On yıl öncesi çıplaktı o dağ. Doğanın kendi kendini yenileme yasasıdır bu. Orada yeni bir yaşam başlıyor. Orada yaban hayatı oluşacak. Yabani hayvanlar üreyecek orada. Bu dağın arka yamaçlarını biliyor musun?

Hayır bilmiyorum.

Bu dağın arka yamaçları üç yıl öncesine kadar ormandı. Orada da yaban hayatı vardı. Nice yabani hayvanlara mesken olmuştu. Kırılasıca eller yaktılar o ormanı. Yaban hayatı yok oldu. Dünya durdu mu. Hayır, dönmesine devam ediyor.

O ormanın yok olduğu yerlerde közler bitti. Yer kabuğu kapkara küllerle karardı. Yağan yağmurlarla küller toprağa karışmaktadır. Toprak anaya güç katmaktadır. Orada yeni bir hayat başlamaktadır. Toprak ana var gücüyle doğaya yeni bir yaşam alanı sunacaktır.

Oysa sen ne diyorsun?. Ben yıkıldım, yaşamak haram bana. İntihar etmeyi bile düşünüyorum diyorsun. Toprak ana örnek olsun sana. Onun ciğerleri yüreği her yanı cayır, cayır yanmış.

Yanan yalnızca kendi yüreği mi? Yanan yüreğiyle birlikte can evlatları yabani hayvanlar da yanmışlar. Toprak ana pes etmedi. Var gücüyle yeniden yaşam üretiyor. Seni sevgilin terk etmiş. Ne yanmışsın, ne de yıkılmışsın. Henüz yirmi yaşında ya var, ya yoksun. Önünde daha yaşadığının iki veya üç katı daha var. Annen seni bir vefasız sevgili uğruna intihar edesin diye mi doğurdu? İntihar edersen geride nasıl bir anne bırakacağının farkında mısın?

Bilmiyorum, düşünemiyorum.

Eğer o kızı sen terk etseydin, o da senin gibi ağlardı değil mi?

Ağlardı herhalde.

Ağlayacağını ben de biliyorum. O sen terk ettiğin için değil, neden ben daha önce davranıp ta onu terk etmedim diye ağlayacaktır. Toprak anayı örnek al kendine. Madem ki dünyaya geldik, yaşamaya mecburuz. Bir dünya yıkılır, yerine ışıl ışıl bir dünya kurulur.

Yeni bir dünya kur, yeni bir sevgili bul kendine. Kurduğun dünyada ne kadar mutlu olduğunu eski sevgilin gördüğünde kahrolacaktır. Bu kez o ağlayacaktır, ben ne yaptım diye. O ağlıyor diye sakın üzülme. Bir süre sonra o da kendi dünyasını kurup seni aklından silecektir.

Menemen garajında durduğumda rahatlamış bir hali vardı. Ayrılırken,

Yakında yine geleceğim Foça’ya, Sanma ki o vefasız için geleceğim. Ben o sevgi yoluna yazdıklarımı silmek için geleceğim. Dikiz aynasından garaja gidişini izledim. Oldukça keyifli bir yürüyüşü vardı.

Özcan Nevres
Latest posts by Özcan Nevres (see all)
(Bugün 1, toplamda 65 kez ziyaret edildi.)

Özcan Nevres tarafından yayınlandı

15 Ağustos 1935 de Menemen’de doğdum. Esas mesleğim elektrik ve elektronik teknisyenliğidir. Gazeteciliğe 1958 yılında Ege’de yayınlanan Sabah Postası gazetesinde başladım. Hobilerim yazmak, okumak, tarihi eserler ve harabelerle ilgilenmektir.