Pazartesi günü ölüm bir kez daha yokladı beni. Henüz daha olgunlaşmamış olduğuma karar vermiş olacak ki bir süre daha yaşamama izin verdi. Bir konuda bilgi almak için belediyeye gittiğimde arabamı park edecek bir yer bulamadım. Caddeye park etmeye karar verdiğimde az ileride çalışan bir işçi yanıma gelip buradan arabaları çekiyorlar. Sen en iyisi arabanı karşı caddeye bırak dedi. Karşı caddeye geçiş yapabilmek için biraz geri gittim. Sinyalimi çalıştırıp gelmekte olan iki arabanın geçmesini bekledim. Onlar geçince hareket etmemle birlikte adeta bir bomba patladı ve o an arabamın havalandığını hissettim. Göremedim. Zira darbe o kadar şiddetli olmuş ki koltuğum kırılmış ve ben adeta bir kumsalda kumlara uzanmış gibi yatıyordum. Bunu ancak arabam durduktan sonra fark ettim. Zaten sürücü tarafının kapısı açılmıştı. Arabadan indiğimde beş altı kadın dehşet içinde kalmışlar ve hüngür, hüngür ağlıyorlardı. Kendi korkularını bir tarafa bırakıp sordular. Bir şeyin var mı diye? Yok dedim. İlginçtir ağrıyan bir tarafım yoktu. Etrafımı saranlar o araba nasıl geliyordu öyle dediler? Nasıl geliyor olabilir? Alçaktan uçuyordu dedim. Az sonra Ambulans geldi. Ardından da trafik polisleri. Fotoğraf çekip kaza raporu tuttular.
Bu gün emniyetten kaza raporunu aldım. Bana yüzde yirmi beş kusur vermişler. Bu raporun üzerinde durmak gerekir. Değerli okurlarım, asfalt yol çamurlu olabilir mi? Belli ki bana çarpan ve arabamı planör gibi uçuran arabanın asfaltta fren izleri bulunamamıştı. Rapora itiraz hakkım var ama itiraz etmeyeceğim. Yalnızca şunu belirteyim. Bana çarpılan yolda azami hız 40 +4 kilometredir. Yani o yolda en fazla kırk dört kilometre hız yapılabilir. Bırakınız kırk dört kilometreyi, son model olan arabalarda çok geliştirilmiş fren düzeneği olduğundan atmış kilometrelik bir hızda dahi o araba yerinde çakılırdı. Arabama çarpsa bile küçük bir hasarla kazayı atlatmış olurduk. Dahası on on beş santim sağa kaçabilseydi arabama çarpmayacaktı. Kaçamazdı. Zira alçaktan uçuyordu.
On dokuz yaşındaki sürücü önüme aniden çıktı diyor. O durumda arabama yandan çarpmış olması gerekmez miydi? Oysa arabama arka sol far üzerinden çarpmış bulunuyor. Tüm bu olanlara rağmen arabamdan sağ ve sakatlanmadan çıkmış olmam bizim için sevindirici oldu. Nitekim arabamın durumunu görenler sen bu arabada nasıl sağ çıktın diye soruyorlar. Yiyecek yemeğim, içecek suyum varmış diyorum.
Sigortanın anlaşmalı kaportacısı gelip arabamı inceledikten sonra büyük olasılıkla sigorta bu arabaya tamir parası ödemez. Arabanın piyasa değeri üzerinden sana yüzde yirmi beş eksiğiyle ödeme yapar dedi. Görünen o ki, on üç seneden beri kullanmakta olduğum UNO modeli arabama veda edeceğim. Yalnızca arabama değil, belki de araba kullanmaya veda edeceğim. Zira trafik magandalarının yolları kan göllerine çevirmeleri önlenemediği sürece araba kullanmaktan vazgeçmek en akıllıca bir karar olacaktır.
Aslında şehir içinde trafik magandalarını durdurmak çok kolay. Tekirdağ il merkezi bu konuyu gayet iyi çözmüş. Şehir içinden geçen caddeyi mobese kameralarıyla donatmış ve bol, bol uyarı levhaları da koymuş. Bu yolda kameralarla hız kontrolü yapılmaktadır. Azami hız kırk kilometre diye yazmaktadır. Kayın biraderimin Kumbağ’daki yazlığındaki komşusuna bir gün kucak dolusu trafik cezası gelmiş. Tümü de Tekirdağ’da hız sınırını aşmış olmaktan yazılan cezalar. Kayın biraderim insaf yahu demiş. Bir sürü uyarı levhalarından birini dahi okumadın mı demiş? Ne bileyim ben. Hiç fark etmedim diye yanıtlamış. Hadi bakalım o cezalardan sonra bir daha hız sınırını aşarak araba kullansın. Kullanabilir mi? Görünen o ki Tekirdağ’daki mobese kameraları darphane gibi para kesiyor. Keşke tüm yerleşim alanlarına bu kameralardan yerleştirseler de adam akıllı araba sürenler arabalarını güven içerisinde kullanabilsinler.
Özcan Nevres
- Tükeniş - Haziran 24, 2016
- İnönü Krom Satmış - Haziran 24, 2016
- Konu Taksim Meydanı Olunca - Haziran 24, 2016