Ben Yabancılarla Konuşmam
Günlerdir torunum Can ile ilgilenmekten yazı yazmaya ara vermek zorunda kaldım. Yaklaşık on beş gün torunumuzdan ayrı yaşayacağız. Zira onu on beş günlük tatilini geçirmesi için annesinin yaşamakta olduğu Zonguldak’a gönderdik. Tatil başlamadan önce bizi büyük bir heyecan sarmıştı. Merakla karnesinin nasıl olacağını görmeyi bekliyorduk. Can ise çok rahattı. Sen merak etmiyor musun diye sorduğumda niye merak edeyim dedi? Ben karnemin nasıl olacağını görüyorum. Yine takdir belgesi Allah’ın emri demişti. Dediği gibi takdir belgesi aldı ama sonuçtan pek memnun kalmamıştı. Ben bu güne kadar hep derslerime dörtte bir kapasitemle çalışmıştım. Tatilden sonra tam kapasitemle çalışacağım demişti. Bir öğretmeniyle konuşurken Can’ın halası da çok başarılıydı. Ona Menemen’in elektronik beyni diyorlardı. Halası Amerika’da, Amerikan üniversitelerinde öğretim üyesi ve matematik doktoru olduğunu söylediğimde öğretmeni belli dedi. Onun matematikteki başarısı geninde var dedi. Öğretmene Can ile ilgili bir anımı anlattım. Can’a öğretmeni bir ödev vermiş. Sana biri postaneye nasıl gidilir diye sorarsa ne yaparsın diye sormuş. Can’ın yanıtı çok netti. Ben yabancılarla konuşmam. Can’ın bu yanıtını bir paylaşım sitesinde paylaştığımda katılımcıların birçoğu çok gülmüşlerdi.
Torunum Can’ın takdir ve üstün başarı belgeleri www.ozcannevres.com başlıklı sitemde yayınlanmaktadır. Lise birin yani dokuzuncu sınıfın ilk takdir belgesini de eskilerine eklemek kısmet oldu. Biri torunumun başarısını hazmedememiş olacak ki; bir mesaj atmış. Mesajında bana ne ulan senin torunundan diye yazmış. Karşılık olarak ahırının kapısını kim açık bıraktı diye sormak geldi içimden ama yazmadım. Onun seviyesine düşmek istemedim. Keşke tüm çocuklarımız torunum Can ve halası Hediye Nevres Gün kadar başarılı olabilseler. Onların başarılarından da çocuklarımınki kadar gurur duyarım ve mutlu olurum.
Şu an televizyonda çocuklarla ilgili bir program var. Konunun ağırlığı çocuk kaçırılmaları ile ilgili. Bu konuyu yazılarımda birçok defa işlemiştim. Özellikle Kayseri’de öldürülen üç çocuk yüzünden oldukça geniş yazmıştım ve kendi çocuklarımdan örnek vermiştim. Dört çocuğumun dördüne de yabancılardan hiçbir şey almamalarını öğretmiştim. İlk çocuğum olan kızımla bir bayram günü babaanneme bayramlaşmaya gitmiştik. Kızım henüz iki yaşındaydı. Babaannem her torununa yaptığı gibi kızıma da yirmi beş kuruş verdi. Kızım parayı almayınca parayı az bulduğunu zannederek bir lira verdi. Onu da almayınca iki buçuk lira verdi. Sonuç aynıydı. Benim babamda paya çot vay demişti.Babaanne ısrar etme, o kimseden para almaz dediğimde babaannem çok kızmıştı ve çocuğu terbiyesiz alıştırıyorsun demişti. Ben hayır terbiyesiz alıştırmıyorum. Gerektiği gibi yetişmesini sağlıyorum. Daha ne oldu iki çocuğun çikolata ile kandırılıp götürüldükten sonra öldürülüp pis kanala atıldığı. Bunu unutmak olası mı dedim? O günler benim çocuğumu eğitim şekli çok yadırganmıştı ama daha sonra tüm sülalem aynı kuralı kendi çocuklarında da uygulamaya başladılar.
Bu günkü programda da benim yıllar önce, daha doğrusu elli yıldan beri uyguladığım eğitimi anne ve babalara öğretmeye çalışıyorlar. Çocuklarınıza yabancılardan hiçbir şey almamayı öğretin diyorlar. Nitekim Kayseri’deki olaydan sonra çocukların kapı, kapı dolaşarak şeker ve para istemeleri çok azaldı. İnşallah bu gelenek tamamen unutulur ve çocuklarımızın başına bir daha kötü olaylar gelmez.
Özcan Nevres ozcan.nevres@gmail.com
www.ozcannevres.com
- Tükeniş - Haziran 24, 2016
- İnönü Krom Satmış - Haziran 24, 2016
- Konu Taksim Meydanı Olunca - Haziran 24, 2016