BİR ANI

Bir Anı
İzmir Karşıyaka’da ESHOT sokağında açtığım dükkânımın karşısındaki dairede oturan Astsubay Burhan Bey ile her gece Bostanlı’ya kadar yürür, birkaç çay içtikten sonra geri dönerdik. Bu sayede her gece en az beş kilometre yol yürürdük. Yine bir gece Bostanlı’ya gittiğimizde Menemenli bir arkadaşın davet ettiği masaya oturmuştuk. O sırada İzmirli sürücülerin korkulu rüyası Motorcu lakaplı trafik polisi de geldi. Onu tanıyan arkadaşımız onu da masamıza davet etti. Sohbet koyulaştığında Galip Bey size neden motorcu diyorlar diye sordum. Ben Türkiye genelinde kuyuda motor gösterisi yapabilen iki kişiden biriyim. Gösteriye yüzüne bayrak örtüp devam eden tek kişiyim. O yüzden bana Motorcu Galip derler dedi. Bir soru daha dedim. Sizin için onun önünden uçan bir kuş bile kaçamaz diyorlar. Söyledikleri doğru mu? Evet, doğru dedi. Peki, sizden kaçıp kurtulmayı başaran kimse olmadı mı? Evet oldu. O da motor sıkletli biriydi dedi. İşte o kaçan biri bendim deyince, şimdi de ben sorayım, o gün nereye saklanıp da benden kurtuldun dedi?
Çınarlı Araç Muayene İstasyonunda motor sıkletimin tescil işlerini ve fenni muayenesini yaptırdıktan sonra ruhsatımı, plakamı ve diğer evrakları aldıktan sonra gömleğimin içine yerleştirip Menemen’e gitmek üzere yola çıktım. Tantanları geçip Naldöken’de ilerlerken aynadan sizin geldiğinizi gördüm. Motor sıkletimin plakasız olduğunu görmeniz için hız kestim. Motor sıkletimin plakasız olduğunu gördüğünüzde hızlanıp önümü kesmeye niyetlendiniz. Ben de hızımı arttırdım. Sizin kullandığınız motor sıklet o günün en iyi motor sıkleti olduğu halde benim çift silindirli motor sıkletim kadar hızlı değildi. Hızla Karşıyaka’ya saptım. Aradaki mesafeyi fazla açmamaya dikkat ederek Bostanlı’ya doğru ilerledim. Oradan Şemikler’e giden caddeye girdim. Az sonra bir ara sokağa saptım. Adım, adım bir kovalama başlamıştı. Tekrar caddeye çıktım. Hemzemin geçit kapalıysa ne yaparım diye düşünürken geçidin açık olduğunu gördüm. Hızla yoluma devam ettim. Çanakkale yolunu da hızla geçip çok sert bir dönüş yaparak eski Menemen yoluna saptım ve yüz metre kadar gittikten sonra durdum. Siz Bergama yolunu benim kadar hızlı geçemediğiniz için benim eski Menemen yoluna saptığımı göremediniz. Hızla Örnekköy yoluna girdiniz. Beni göremeyince geri dönersiniz diye bekledim ama dönmediniz. Dönseydiniz Harmandalı yoluna sapıp artık patikaya dönüşmüş olan eski Menemen yoluna girecektim. Orada iyi bir gösteri yaparak gözden kaybolacaktım. Siz nasıl ki kaçanın kim olduğunu merak ettiyseniz ben de Örnekköy yolundan nereye kadar gittiğinizi merak ediyordum.
Ben seni her ne olursa olsun yakalama kararındaydım. O yüzden çok büyük bir hızla Örnekköy’ü geçtim. O yolun devamı sanatoryuma gider ve orada son bulur. Her ne kadar Karagöl’e kadar yola benzer bir yol olsa da o yolda motor sıklet kullanılamaz. Tek umudum seni orada kıstırmaktı. Sanatoryuma vardığımda orada bulunanlara buradan bir motor sıkletli geçti mi diye sorduğumda hayır dediler. Emin misiniz diye sorduğumda evet eminiz dediler. O günden bu yana o kovalamaca hep aklıma takılır durur. Bu adam nereye kayboldu diye. Nerden bilirdim o hızla eski Menemen yoluna saptığınızı? Halen motor sıkletiniz var mı diye sorduğunda var ama tek silindirli olduğundan o günkü gibi bir oyuna girmem olası değil dedim. Daha sonra Menemen Bölge Trafiğine amir olan Baş komiser Galip Eren Bey ile iyi bir dostluğumuz olmuştu.
Babam yanıma geldiğinde çok öfkeliydi. Bölge trafiği traktörümüze ve römorkumuza el koydu. Bölge trafiğinin bahçesine koydular. Ehliyetim olmadığı için de bana vermiyorlar dedi. Römorka sinyalizasyon yaptıramadan alamazsın dediler. Tamam dedim, hallederiz. Bölge trafiğine gittim. Galip Beyin odasına girdim. Tokalaştıktan sonra bu defa çay iç.meye değil, iş yapmaya geldim dedim. Hayrola ne işi dedi? Babamın traktörünü römorkuyla birlikte kapatmışsınız dediğimde o traktör sizin mi diye sordu? Evet bizim deyince peki sana traktörü verdiğimde sinyalizasyonunu yaptıracak mısınız diye sordu? Evet dedim. Doğruca oto elektrikçisi Hüseyin Ustaya götürüp bırakacağım. Traktörün de römorkun da tüm eksiklikleri tamamlanınca alacağız. Babam ile pazarlığım böyle. Tamam, al git. Sana güveniyorum dedi. Cezası ne ise onu ödeyeyim dediğimde ceza yok. Bizim amacımız ceza yazmak değil araçları trafiğe uygun hale getirilmesini sağlamak dedi.
Yine bir gün trafik amirliğine gittim. Galip Beye sizden bir ricam olacak. Babam her gün sabah yedide Karadayı’nın fabrikasının karşısından amele alıyor. Gözleri iyi görmediğinden kaza yapabilir. Bir sürü insanın canının yanmaması için onun traktör kullanmasını önlememiz gerekiyor. Dün asfalt yola öyle bir çıkış yaptı ki kamyon sürücüsünün refleksi zayıf olsaydı o kamyonun altında parçalanacaktı. Siz her sabah bir ekip gönderip babama ceza yazdırırsanız traktör kullanmaktan vazgeçirtebiliriz dedim. Tamam dedi ve dediğimi uyguladılar. Her sabah ceza yazmalarına rağmen babam traktör kullanmaktan vazgeçmedi. Yine amirliğe gittim. Babam traktör kullanmaktan vazgeçmeyecek. Cezalar yüzünden kahrından ölecek. Bu yüzden ceza işine son verelim dedim. Ödemeden kısa bir süre daha traktör kullanmaya devam etti. Sağlığı iyice kötüleştiğinde benden buraya kadar deyip taraktörü bize bıraktı. Ne yazık ki kısa bir zaman sonra yaşamını yitirdi.
Özcan nevres

Özcan Nevres
Latest posts by Özcan Nevres (see all)
(Bugün 1, toplamda 54 kez ziyaret edildi.)

Özcan Nevres tarafından yayınlandı

15 Ağustos 1935 de Menemen’de doğdum. Esas mesleğim elektrik ve elektronik teknisyenliğidir. Gazeteciliğe 1958 yılında Ege’de yayınlanan Sabah Postası gazetesinde başladım. Hobilerim yazmak, okumak, tarihi eserler ve harabelerle ilgilenmektir.