Bu Eğitim Nasıl Olacak

Bu Eğitim Nasıl Olacak
Torunum Can Nevres’i her gün sekiz on beşte Mektebim Okulları Fen Lisesine götürmekteyim. Giderken birçok annenin minicik çocuklarını ellerinden tutup götürmeleri dikkat çekiciydi. Zira o miniklerin hiç biri zorunlu gereksinimlerini karşılayacak durumda olamaz. Sınıf öğretmenleri bu çocuklara öğretmenlik mi, yoksa annelik mi yapacaklar? Bir önemli durum daha var. Torunumu okuluna bırakıp dönmem yarım saati buluyor. Evime varıncaya kadar yollarda halen okula giden çocuklar var. Minicik bir çocuk ve yanında oldukça kilolu bir anne. Anne belli ki rahatına çok düşkün. Çok rahat bir şekilde ağır adımlarla yürüyor. Birçok çocuk yarım saat önce okula ulaştığı halde bu annenin hiç acelesi yok. Önünde halen en az yirmi dakikalık bir yol var ama o yürüyüşle okula kırk dakikada ancak varabilir. Bir okulda sınıfa girişlerde yaklaşık bir saat zaman farkı olabilir mi? Sınıfına atmış dakika veya otuz dakika geç giren çocuklar sınıf arkadaşlarıyla nasıl uyum sağlayacaklar.
Halkın dikkati Balyoz davasına yöneldiğinde hükümet zamları dar gelirlilerin omuzlarına yükleyiverdi. Sürücünün biri bir akaryakıt istasyonunda yakıt fiyatlarını görünce şaşkınlıktan kaza yaptı. Oysa şaşırmasına hiç gerek yoktu. Zira bu zamlar Mısır’daki sağır sultanın bile duyabileceği şekilde davul ve zurnayla geldi. Bu yapılan zamlara tepki gösterenler ne bekliyorlardı? Ucuzluk mu? Bütçesi bu denli açık veren bir ülkede bütçe açığını kapatmanın en kolay yolu nedir? Görüldüğü gibi zamları dar gelirlilerin sırtına yüklemektir. Bu zamlar yalnızca vergilerde kalsaydı geçim şartlarını bu kadar zorlaştırmazdı. Şimdi adan zeye her şeye zam yapılacaktır. Memurun, işçinin ve emeklinin maaşları ise her zamanki gibi yerinde sayacaktır.
Dünyada bizim ülkemizdeki kadar resmi araç saltanatı acaba başka ülkelerde var mı? Almanya gibi zenginliğin sembolü olan bir ülkede bile resmi araç sayısı bizdekinin onda biri kadar. Sayın Başbakanın ve Sayın Cumhurbaşkanının ödenekleri kadar bol rakamlı örtülü ödenek başka ülkelerde var mı? Bizi ilgilendirmemesi gereken Suriye iç savaşında muhaliflere verilen desteğin ülkemize kaça mal olduğunu bilen var mı? Ya o çok lüks özel ve zırhlı araçların, uçakların alımı için ne kadar para ayrıldığını bilen var mı?
Yıllardan beri ülkemizi yöneten iktidarlar yönetimde hep kolay olanı seçtiler. Ülke ekonomisini borçla ayakta tutmaya çalıştılar. Üretimi artırmak için gerekli önlemleri almadılar ve eğitim sağlayamadılar. Oysa ülkemiz tarım ürünleri üretmek için o kadar geniş tarım alanlarına sahip ki, ne yazık ki üretilen ürünleri dünya standartlarında üretemiyoruz ve bu yüzden yeterli dış Pazar bulamıyoruz. Her zaman yazdığım bir şey var. İsrail ot bitmez kalaycı kumlarına karıştırdığı kimyasallarla üç yüz metre derinlerden sağladığı sularla tarım yaparak para kazanırken biz dünyanın en verimli topraklarında, su savağının yanı başında bile tarımdan para kazanamıyoruz.
Bir gün Emirâlem’e gitmiştim. (Eskiden bucak idi şimdi ise Menemen’in Mahallesi oldu) Üreticilerden biri, Nevruz Amad’ın oğlu gazeteci bey. Eski başkanımız. Gazetelerde nar yetiştirin diye yazdın durdun. Biz de seni dinleyip nar ağacı yetiştirdik. Şimdi de narlarımızı satamıyoruz dedi. Bana tek bir yazımda Hicaz narı yetiştirin diye yazdığımı gösteremezsiniz. Ama siz Arap hayranlığınız yüzünden Hicaz narı yetiştirmeye balıklama daldınız. Az önce haldeydim. Hicaz narının kilosunu elli kuruştan alan yok. Kadı narının ise kilosu seksen kuruştan yok satıyor. Çekirdeksiz nar zaten hiçbir şekilde hale düşmüyormuş. Zira İstanbul’un büyük pastaneleri daha ürün dalındayken ortalama altı liradan satın alıyorlar. Ben de kilosunu altı liradan almaya razıyım. Hadi bana bir kasa bul gel dediğimde nereden bulayım. Kimsede kalmadı ki dedi. Sen dünyanın itibar ettiği yemeklik narı değil de sıkmalık Hicaz narını yetiştirirsen sonuç böyle olur dediğimde haklısın demekten başka söz bulamadı. Keşke çekirdeksiz narı bolca yetiştirseler de bu sağlıklı meyveyi bol, bol yiyebilsek.
Özcan Nevres

Özcan Nevres
Latest posts by Özcan Nevres (see all)
(Bugün 1, toplamda 56 kez ziyaret edildi.)

Özcan Nevres tarafından yayınlandı

15 Ağustos 1935 de Menemen’de doğdum. Esas mesleğim elektrik ve elektronik teknisyenliğidir. Gazeteciliğe 1958 yılında Ege’de yayınlanan Sabah Postası gazetesinde başladım. Hobilerim yazmak, okumak, tarihi eserler ve harabelerle ilgilenmektir.