Bu Konu Aydınlatılmalı
Yıllardan beri kıyı şeridi ihlali yapılmış, belediyeler de oy kaygısıyla sahilin yağmalanmasına göz yummuşlar. Artık Avrupalı olacağız ya…. Elli metrelik sahil şeridindeki binaların tümünü yıkacaklar. Hem de o binaların inşa edilmesi için ruhsat verenlerden hesap sorulmadan yıkacaklar. Daha önce yazmış olduğum bir yazıda sahil şeridine net bir açıklama yapılması gerekir demiştim. Elli metrelik sahil koruma şeridi nereden başlıyor? Dalgaların son ulaştığı noktadan mı? Yoksa kumsalın sona erdiği noktadan mı diye sormuştum. Bu güne kadar bu konuda hiçbir açıklama duymadım, almadım. Durum böyle olunca da her kafadan çatlak sesler çıkmaya başladı. Belediye halk ekmeğinin satış noktasından simit alırken yaşlı bir kadın satış noktasının görevlisine dert yanıyordu. Kızım ne olacak bizim halimiz? Belediye bu yolun ( İsmetpaşa Caddesi ) deniz tarafının tamamını yıkacakmış diye yakınıyordu. Bunu size kim söyledi diye sorduğumda öyle diyorlar dedi. Yok, öyle bir şey dedim. Bu söylentiler kasıtlı olarak, kafa karıştırmak için çıkarılıyor. Bu söylentiler yüzünden Kumluk mevkiindeki neredeyse tüm evler, villalar satılık. Söylentiyi çıkaranlar pusuda bekliyorlar. Özellikle villalar ucuza kapatmak için dört gözle bekliyorlar. Benim villam denize seksen doksan metre mesafede olmasına rağmen en küçük bir kuşku duymuyorum. Klasis caddesi olarak bilinen Profesör Muammer Aksoy caddesinde, yolu bahçelerine katmış olan villaların bahçelerinden yola girdikleri üç metre istimlâk edilip cadde gerektiği şekilde genişletilecek. Sahil şeridindeki elli metre ile bu üç metreden başka istimlâk yok dedim. Ne yazık ki Kumluk mevkiinde kimlerle konuşsam hepsi diken üstünde. Tümü de evlerinin istimlâk edileceği korkusuyla yaşıyorlar. Bu nedenle de birçok villa sahibi villalarını satışa çıkarmış durumda. Belediyenin görevi bu konuda halkını aydınlatmaktır. Belediyelerin ses yayın sistemi konuyu halka duyurmada yetersiz kalabilir. Bu yüzden gerekirse belediye el ilanlarıyla halkı aydınlatmalıdır. Belediye sessiz kaldıkça özellikle Kumluk mevkiinde villa ve daire sahibi olanlar maddi ve manevi büyük zararlara uğrayacaklardır. Bu istimlâk sorunu yalnızca Silivri’nin sorunu değildir. Tüm sahil yerleşim alanları için de geçerlidir.
Daha henüz yaza girmeden memba sularına yüzde yüzün üzerinde zam yapılmaya başlanıldı. Evlerde kullanılmakta olan şehir şebeke suyuna güven olmadığından bırakınız içtiğimiz suyumuzu, çayımızı, yemeğimizi bile memba suyu ile karşılamaktayız. Bu gidişle bidon biriktirip suyumuzu yol boyu çeşmelerinden almak zorunda kalacağız. Büyükçekmece’de olsun, Silivri’de olsun birçok sokak çeşmelerinin kaideleri bize geçmişten esintiler getirmektedir. Geçmişte o çeşmelerden gürül, gürül memba suyu akardı. Bakımsızlıktan tümü kuru çeşme olmuş. Su işi büyükşehir belediyesine devredilirken bu konuya değinen yazılar yazmıştım. Eğer doğal su kaynağı bulunup bu çeşmelere bağlanamıyorsa artezyen kuyularının suyu bağlanılsın demiştim. Zira yüz metreden daha derinden alınan sularda basınç yüzünden hiçbir mikrop ve bakteri yaşamaz. Böylece halkımız memba suyu satanların insafına bırakılmamış olur. Belki o çeşmelere su bağlanılırsa araba yıkama alanı olur diyenler çıkabilir. Belediyelerin zabıta ordusu var. Büroda oturacaklarına denetimlerini yapsınlar. Arabalarını yıkayanlara hak ettikleri cezayı yazdıklarında kimse bir daha araba yıkama cesaretini gösteremez.
Terkos ve Büyükçekmece göllerini çok iyi bilirim. Bildiğim için de şebeke suyundan bir yudum dahi içmem ve içtirmem. O suları ne kaynatma ve ne de arıtma cihazları paklayamaz. Kaynatma mikropları öldüre bilir ama içindeki ağır metalleri yok edemez. Arıtma cihazları suyun sertliğini yok eder ama o da ağır metalleri yok edemez. Göllerde yalnızca görsel kirlilik olsa arıtma belki işe yarar ama araçların egzozlarından çıkan ve göle karışan ağır metalleri görmezlikten gelemeyiz.
Özcan Nevres ozcan.nevres@gmail.com
- Tükeniş - Haziran 24, 2016
- İnönü Krom Satmış - Haziran 24, 2016
- Konu Taksim Meydanı Olunca - Haziran 24, 2016