Ermeni soy kırımı iddiaları yıllardır sürüp gidiyor. Ermenilerin kurdukları intikam timleri yirmi diplomatımızı öldürdükten sonra Türk timleri harekete geçerek bu şer yuvalarının tümünü ortadan kaldırdı. ASALA’nın yok edilmesi ile Ermeni sorununun bittiği sanıldı.

Aksine illegal başlattıkları savaşı, bu kez de diplomasiye taşıdılar. Sözde soy kırımı iddialarına Türk düşmanı ülkelerde soy kırımı anıtları dikerek konuyu sürekli güncelleştirdiler. ASALA suikastları başlar başlamaz Türkiye Ermenilerin yaptığı soy kırımını gündeme taşımalıydı. Bulunan tüm toplu mezarları, Ermeni Türk ayırımı yapmadan dünyanın gözü önüne sermesi gerekirdi. Böylece Rusya ve Avrupa ülkelerinin el altından silahlandırdığı Ermenilerin, silahsız masum halkı nasıl topluca katlettiği gerçeği tüm çıplaklığıyla ortaya çıkarılırdı.

Suskun kalmak suçlamaları kabul etmek demektir. Bu suskunluk sayesinde Ermeniler kendilerini dünyaya zulme uğramış bir ırk olduklarını kabul ettirmişlerdir. Katledilen Türk’lerin uğradıkları zulüm ise suskunluğumuz sayesinde güme gitmiştir.

Ermenistan, ne deniz bağlantısı, ne de denizler üzerindeki uluslar arası hava sahasına sahip olmayan bir küçük ve ekonomisi oldukça bozuk olan bir ülke. Türkiye’ye eli mahkum. Buna rağmen Türkiye’nin verdikleri karşısında minnet duyacaklarına, anlaşılması güç bir şekilde horozlanıyorlar.

Türkiye hava alanlarını Ermenistan’a açtığı halde Ermeniler daha fazlasını istiyorlar. Rus’ların ve AB lilerin bu şımarık çocuğuna bizim siyasilerimiz durmadan dostluk eli uzatıyorlar. Sanki onlar güçlü biz ise onların karşısında olabildiğince güçsüzüz. Oysa yapılması gereken bizim onlara görüşmek için ısrar etmemiz değil, onların bize yalvarmalarını sağlamaktır. Ah ulu önder Atatürk ah. Sen olsaydın masaya vurmaz mıydın yumruğunu? Yetti be diye haykırmaz mıydın?

Ne Ermeni sorununda kendimizi temize çıkarabilmeyi becerebildik. Ne de Kıbrıs ve Kardak konusunda haklılığımızı kanıtlayabildik. İşin en kötü yanı alınmayacağımız ama alınacağımızı sandığımız AB uğruna giderek büyük bir kaosun içine yuvarlanıyor olmamız.

Düne kadar Kürt sorununu kaşıya kaşıya otuz bin insanımızın hayatına mal olan olayları yaşamamıza neden oldukları yetmiyormuş gibi şimdide Alevileri kışkırtmaya başladılar. Misyoner faaliyetleri ile Türkiye’yi bölüp parçalama çalışmalarını alenen sürdürüyorlar. Hükümet aman AB yi darıltmayalım telaşı içinde her şeyi görmezlikten geliyor. AB nin bize biçtiği gömlek bize dar geliyor diyemiyor.

AB ye uyum yasaları sayesinde ne durumlara düştük. Suç işleyenler işledikleri suçlardan hak ettikleri cezayı görmediklerinden iyice azıttılar. Altın yumurtlayan tavuk ve bacasız fabrika turizmimize ağır darbeler indirecek olan suçların bile önü alınamıyor.

İstanbul’da yaşlı bir Fransız kadınını kapkaççılıkla soyanlar yakalanamazken, Antalya’da sokak ortasında bir Rus turist kadına tecavüze teşebbüs edenler , turist kadın şikayetçi olmadığı için sanıklar serbest bırakılıyor. O insanlar ülkelerine döndüklerinde dostlarına yaşadıkları korku dolu anları Türkiye’yi lanetleyerek anlatmayacaklar mı? Bu olaylar yüzünden Türk insanı haksız olarak suçlanmayacak mı? Türk turizmi ağır yara almayacak mı?

Seksen doksan mevcutlu sınıflarda sözüm ona eğitim gören çocuklar, gördükleri eğitimle neyi öğrenecekler? Çağdaşlaşmayı mı? Temiz olmayı mı? Sokağı temiz olmayanın evinin de temiz olmayacağını mı? İnsan olma erdemliliğinin gereği dayanışmayı mı? Seyyar satıcıdan yolunun açılmasını isteyen minibüs sürücüsünün uğradığı baltalı saldırıyı ibretle izledik.

Bu olayın nedeninin temeline inilmesi gerekmez mi? Seyyar satıcının arabasının zulasında baltanın ne işi vardı? Yasal olmayan ticaret yapan kişi belli ki ticaretini yasal olmayan yollarla sürdürmeye karar vermiş. Yani kendi yasasını kendisi koymuş. Neden? Devletine güvenmediğinden mi? Yoksa devletin kendisini korumakta yetersiz olduğuna inandığından mı?

AB nin bize biçtiği hazır gömlek dar geliyor dar. Her tarafından sökülüp dağılıyor. Bize ancak kendi terzimizin biçtiği gömlek uyar. Bunu yapmazsak gün gelecek sokağa çıkamayacak hale geleceğiz.

Özcan Nevres
Latest posts by Özcan Nevres (see all)
(Bugün 1, toplamda 48 kez ziyaret edildi.)

Özcan Nevres tarafından yayınlandı

15 Ağustos 1935 de Menemen’de doğdum. Esas mesleğim elektrik ve elektronik teknisyenliğidir. Gazeteciliğe 1958 yılında Ege’de yayınlanan Sabah Postası gazetesinde başladım. Hobilerim yazmak, okumak, tarihi eserler ve harabelerle ilgilenmektir.