AKP yandaşı bir kadın basbas bağırıyor. Kadınlar kadın haklarını son yirmi yılda kazandı. Kadınların en yüksek şekilde hak kazanmaları AKP döneminde oldu diyor. İnsanlar nasıl oluyor da utanmadan sıkılmadan bu şekilde yalan söyleye biliyorlar? Tarihi gerçekler bunların suratında bir şamar gibi patlamayacak mı? İşte tarihi gerçekler.
1930 yılından itibaren çıkarılan bir dizi yasa ile önce Belediye seçimlerine katılma, sonra köylerde muhtar olma ihtiyar meclislerine seçilme hakkı tanınan kadınların milletvekili seçme ve seçilme hakları, 5 Aralık 1934’de Anayasa ve Seçim Kanunu’nda yapılan yasa değişikliği ile tanındı. Anlaşılacağı gibi kadınlara seçme ve seçilme hakları bin dokuz yüz otuz yılında başlamış ve bin dokuz yüz otuz dört yılında tamamlanmış. Kadın hakları yirmi yıl önce verildi diye bağıran hanım yatsın kalksın Mustafa Kemal Atatürk’e ve İsmet İnönü’ye dua etsin.
Bir de şunu aklından çıkarmasın. Sözüm ona birçok din adamı kadınları kafes arkasında kapatılmaları, kocaları tarafından kıyasıya dövülmeleri için fetva üzerine fetva veriyorlar. Daha kötüsü Arabistanlı bir müftü erkekler aç kaldıklarında karısını yiye bilir diyor. Ey cumhuriyetimizin özgür kadını aklını başına topla. Desteklemekte olduğunuz parti yüzünden tüm haklarınızı kaybedecek olursanız bu günkü haklarınızı geri alabilmek için yine bir Mustafa Kemal Atatürk gerekecektir.
Seçime gün saymaya başladığımız bu günlerde vaatler o kadar çoğaldı ki bu yüzden inandırıcılığı kalmadı. Başbakan işsizliğin belini kırmış gibi konuşuyor. Halkın refah düzeyinin arttığını söylüyor. Başbakan belli ki pazarlara hiç gitmemiş. Gidebilseydi refah seviyesinin dibe vurduğunu görürdü.
On iki milyon işsizi olan bir ülkede refah seviyesinden söz edilebilir mi? Her gün caddelerde sokaklarda çöp bidonlarından nafaka çıkarmaya çalışan insanların, hatta çocukların içler acısı durumlarını görmüyorlar mı? İşi olan bir insan, aç kalmamak için çöplerden nafaka arayan o insanların yaptığını yapabilir mi? Nasıl bir refah artışı bu?
Üniversite mezunu gençlerin en az üçte biri işsiz. On binlerce öğretmen adayının tayinleri bile yapılmıyor. Bu mu yükselen refah seviyesi? Eğer refah seviyesinin gerçek anlamda yükseltilmesini istiyorlarsa tarıma ve hayvancılığa gereken önemi vermeleri gerekmektedir.
Şeker fabrikaları kapatılarak hayvancılığa en büyük darbe vuruldu. Şeker pancarından elde edilen küspeler hayvancılar için ucuz ve besleyici, eti ve sütü için beslenen büyükbaş hayvanların severek yedikleri çok önemli bir yem kaynağıydı. Sığır etinin kilosu kırk lirayı aşmış. Dar gelirliler eti ancak seyrede biliyorlar. Et yiyemez olmuş olan bir toplumun mu refah seviyesi yükselmiş. İsmet Paşanın deyimiyle hadi canım sen de.
Yetmiş beş milyon nüfusa sahip olan bir ülkede on iki milyon insan açlık sınırının çok altında yaşıyorsa ve bu on iki milyon insan sosyal yardımlarla yaşamını sürdürebiliyorsa o ülkede refahtan söz edilemez. İşsizliğin önlenmesi ve gerçek anlamda kalkınmanın sağlanması için tarıma ve hayvancılığa önem verilmesi gerekir. Taşıma su ile değirmen dönmez. Üretmeyen bir ülkede üretilmesi gereken ürünler ithal ediliyorsa bir gün o değirmenin suyu kurur. Tıpkı Demokrat Partinin son dönemindeki gibi tüm ithalat kapıları kapanır.
- Tükeniş - Haziran 24, 2016
- İnönü Krom Satmış - Haziran 24, 2016
- Konu Taksim Meydanı Olunca - Haziran 24, 2016