Sayın Başbakan diyor ki her yağmur yağışında İzmir göle dönüşüyor. İzmir’i dahi yönetmekten aciz olanlar Türkiye’yi yönetmeye kalkıyor demektedir. İnsaf be Sayın Başbakan. Siz yüksek öğrenim görmüş bir insansınız. Rakımın ne olduğunu, debinin ne olduğunu çok iyi bilmeniz gerekir.

İzmir’de Kordon boyu rüzgârın sert estiği ve dalgaların yükseldiği günlerde dalgalardan korunmak için inşa edilmiş olan sete rağmen deniz suyu ile yıkanır. Caddeden yaya geçmek mümkün olmaz. Bunun nedeni ise İzmir’imizin coğrafi yapısıdır. İzmir’in alçak bölgeleri neredeyse deniz seviyesindedir. Denizden yüksekliği bir metreyi bulmaz. Deniz kabardığında ise elli santimden bile yüksek olmaz. Bu durumda yağan şiddetli yağmurlarda caddelerin ve sokakların sular altında kalmamasını sağlayacak bildiğiniz bir umar var mı Sayın Başbakan? Yoksa siz İzmir’i bu uygunsuz coğrafyada CHP lilerin mi kurduğunu zannediyorsunuz?

Oysa İzmir milattan önce üç yüz otuz altıdan milattan önce üç yüz yirmi üçe kadar Makedonya kralı olan Büyük İskender tarafından kurulmuştur. Yani bundan iki bin üç yüz yıl önce kurulmuştur. Gerçi İzmir’in ilk kurulduğu yer Bayraklı’dadır. Orası yaşayanlara dar geldiği için Kadife kalede yeni bir İzmir kurulmuştur. Zamanla İzmir düz araziye taşınarak gelişmiştir.

İzmir Büyük İskender tarafından bu uygunsuz yerde kurulmuşsa bunda CHP nin ve Sayın Aziz Kocaoğlu’nun ne kusuru var? Ben elektrik ve elektronik teknisyeniyim. Bu güne kadar sel sularını caddelere, sokaklara taşmadan önce sel sularını denize boca edecek bir alet olduğunu ne gördüm ve ne de duydum. Olamayacağını da biliyorum. Bu durumda İzmir’i yönetenler doğal afet olan sel suları için ne yapabilirler? İzmir’in tümünü yıkıp yeniden yüksek bir yerde mi inşa etsinler? Bu da olmayacak işe amin demeye benzer bir iş olur.

Siz İzmir’i boş verin Sayın Başbakan. Ekmeğin fiyatının ne kadar olduğunu biliyor musunuz? Hani şu fakirin en önemli, olmazsa olmazı olan ekmeğin fiyatını. Yaklaşık bir hafta önce Silivri’nin dar gelirlileri ekmeğe yapılan zammın şokunu yaşamışlardır. Bu durumda bir kilo ekmeğe ödenen para tam beş liradır. Peki, üreticiden alınan ekmeklik buğdayın taban fiyatı nedir. Kuruşu kuruşuna tam kırk iki buçuk kuruştur. Peki, bu kadar büyük farkın bedeli kimin cebine giriyor?

AKP li İstanbul büyük Şehir Belediyesinin maşallahı var. Fırıncıların zam isteğini hemen onaylayıvermiş. Ben bir de CHP li bir belediyenin ekmek konusundaki tutumuna değineyim. Yer Muğla. Belediye CHP nin yönetiminde. Fırıncılar holdingleşmiş ve ilk icraatları ekmeğe yüzde elli zam yapmak olmuştu. Tanesi on kuruş olan ekmeğin fiyatını on beş kuruşa yükseltmişlerdi. O dönemdeki belediyenin olanakları sınırlı olmasına rağmen iki minibüsün koltukları sökülmüş ve Aydın’dan Muğla’ya aralıksız ekmek taşımayı sürdürüyorlardı. Sonunda fırıncılar pes etmişler ve ekmeği belediyenin verdiği fiyat üzerinden satmak zorunda kalmışlardı. İşte CHP yaptı mı böylesini yapar?

Silivri’nin CHP li belediyesi, belediyeye ait fırında üretilen ekmeği yetmiş beş kuruştan satıyordu. Eğer ekmeğe yapılan zam yüzünden belediye yetmiş beş kuruşa satmakta olduğu ekmeği yüz kuruşa çıkardıysa yazıklar olsun. Belediye ekmeği yetmiş beş kuruştan satmaya mutlaka devam etmelidir.

Özcan Nevres
Latest posts by Özcan Nevres (see all)
(Bugün 1, toplamda 193 kez ziyaret edildi.)

Özcan Nevres tarafından yayınlandı

15 Ağustos 1935 de Menemen’de doğdum. Esas mesleğim elektrik ve elektronik teknisyenliğidir. Gazeteciliğe 1958 yılında Ege’de yayınlanan Sabah Postası gazetesinde başladım. Hobilerim yazmak, okumak, tarihi eserler ve harabelerle ilgilenmektir.