Dostumuz Hayvanlar

Dostumuz Hayvanlar
İki gün önce komşumun bodrumunda bir köpek gördüm. Ağlamaya benzer sesler çıkarıyordu. Villa sahibinin uzun zamandan beri gelmediğini bildiğimden köpeğin, bodrumda kapı işlevi gören o demir parmaklıkların arasından oraya nasıl girdiğini merak ettim. Evin sahibi geliyordu da ben mi görmüyordum? Kar yağdığında oraya sığınmış olabileceğini düşündüysem de içime sinmedi. Ertesi gün yine kontrol ettiğimde bodrum kapısındaki ipin çözülmüş olduğunu gördüm. Buna rağmen köpek ağlamasını sürdürüyordu. Ertesi sabah ilk işim köpeğe bakmak oldu. Eğer köpek halen o durumdaysa belediyeye haber verip köpeğin oradan çıkarılmasını isteyecektim. Bu defa köpek bahçedeydi. Açlıktan karnının iki tarafı adeta birbirine yapışmıştı. Eve dönüp ev yapımı ekmeğimden büyük bir parça kesip önüne attım. Attığım ekmeği neredeyse çiğnemeden yuttu. Eve dönüp tekrar büyük bir parça ekmek alıp götürdüm. Onu da aynı şekilde çiğnemeden yuttu. Yediği onca ekmeğe rağmen sanki halen doymamıştı. Bu sabah ev yapımı sütlü ekmeğimin yarısını kesip götürdüm. Önce bir plastik kap içinde önüne su koydum ama suya bakmadı bile. Gözü elimdeki ekmekteydi. Önüne koydum. Taze sütlü ekmeği kim sevmez ki? Belki de içgüdüsü onu ekmeğini başkasına kaptırmamak için hızlı yemesini öneriyordu. Onu o parmaklıkların arasından nasıl çıkarabilirim diye düşünürken birden onu bacaklarımın arasında yalakalık yaparken gördüm. Bahçemin açık kapısından içeri dalarak bahçemde ne varsa çiğneyerek dolaşmaya başladı. Çapamın sapını göstererek dışarı kovaladım. Anladığım kadarıyla çok yalaka olduğu için sahibi onu o villanın bodrumuna ölmesi için kapatmıştı. Benim gibi düşünen biri de bodrum kapağının ipini çözüp kapağı açarak bahçeye çıkmasını sağlamıştı. Bilindiği gibi köpekler sahiplerine çok sadıktırlar. Sahibi kendisine ne kadar eziyet ederse etsin sahibini terk etmezler. Dayak da yese, aç da bırakılsa sahibini terk edip kendilerine başka kapı aramazlar. Kediler gibi nankör değillerdir.
Datça’dan Marmaris’e doğru giderken yolda bir köpek gördüm. Halinden günlerdir aç olduğu belliydi. Karnı birbirine yapışmıştı ve sallanarak yürüyordu. Hemen arabamı kenara yanaşarak istop ettim. Datça’nın ekmekleri çok güzel olduğundan evime getirmek için üç ekmek almıştım. Ekmeklerden birini iki parçaya bölüp önüne attım. Koca ekmeği o kadar kısa zamanda yuttu ki inanılır gibi değil. Bir ekmek daha ikiye bölüp önüne attım. Aynı hızla onu da yedi. Boynundaki ipe baktığımda ipini dişleriyle kemirerek kopardığını fark ettim. Belli ki sahibi ondan bıkmıştı. Evinden uzaklaştıramayınca da onu getirip ormanda ölmesi için bir ağaca bağlamıştı. Onu arabama almaya çalıştım ama alamadım. Hızla uzaklaştı. Arabama alabilseydim bahçeme götürüp ona orada bakacaktım. Bu nasıl bir insanlıktır anlayamıyorum. Bakamayacaksan o hayvanı niye alıp kendine kul ediyorsun? Onu açlığa mahkûm ederek öldürmeye ne hakkın var?
Caddede bir hayli hayvan dostları var. Beş altı köpeği ve on, on beş kediyi doyuruyorlar. Her sabah bahçeye çıktığımda sokak kapısının önünde beni bekleyen en az on kedi var. Onları elimden geldiği kadarıyla yediriyorum. Bazen onlara ucuz sosislerden alıp veriyorum. Sosislerin yere düşmesine bile fırsat vermiyorlar. İçlerinden dört tanesi bu yılın yavrularıydı. Kar yağdıktan sonra ikisi görünmez oldu. Belli ki onlar o soğuk havaya dayanamamışlardı.
Belediyelerin yalnızca köpeklerle ilgilenmeleri akıl alacak bir durum değil. Her canlının doğduktan sonra yaşamak hakkıdır. Sokak kedilerinin de köpekler gibi aşılanıp kısırlaştırılmaları gerekir. Sokağımızdan ayrılmayan tekir bir kedi var. Her yıl iki veya üç yavru doğurur. Hiç birinin kışı atlatabildiğini görmedim. Anlaşılacağı gibi onları doyurmak yetmiyor. Soğuktan korunacakları barınaklar da gerekiyor. Belediyeler köpekleri ve kedileri koruyacak barınaklar yapmalı ve halkımızın da o barınaklardaki hayvanlara sahip çıkmaları gerekir. Yemek ve ekmek artıklarını çöpe dökmeyip barınaklara göndermeleri gerekir. Aksi halde barınaklar o hayvanlar için ölüm kampından başka bir şey olamazlar.
Özcan Nevres

Özcan Nevres
Latest posts by Özcan Nevres (see all)
(Bugün 1, toplamda 70 kez ziyaret edildi.)

Özcan Nevres tarafından yayınlandı

15 Ağustos 1935 de Menemen’de doğdum. Esas mesleğim elektrik ve elektronik teknisyenliğidir. Gazeteciliğe 1958 yılında Ege’de yayınlanan Sabah Postası gazetesinde başladım. Hobilerim yazmak, okumak, tarihi eserler ve harabelerle ilgilenmektir.