Foçalı Yaşar Nine
Yaşar ninenin hastalığı ile ilgili haberi Menemenin Sesi gazetesinde okuduğumda geçmişte onunla yaşadıklarımızı anımsadım. Yaşar nine evimin sokağının köşesindeki taş evin sahibiydi. Daracık sokağımızın kaldırımını odunlarla doldurduğu için sokağımız iyice daralmıştı. Evinin avlusu olmadığı için caddenin kaldırımını çiçek saksıları ile işgal etmişti. Onunla komşu olduğum yıllarda nedense yıldızımız hiç barışmamıştı. İşi gücü beni ve eşimi sürekli kötülemekti. Ona göre Foçalı olmayıp da Foça’ya yerleşenler Foça’nın ahlakını bozuyordu. Kendisine dışarıdan gelenler sizin gırtlağınızı sıkarak evinizi arsanızı zorla mı aldı diye sordum? Aksine beş para etmeyen arsalarınızı ve evlerinizi sattığınızda zil takıp oynadınız. Bu sözlerimden sonra bir daha barışmamak üzere birbirimize darılmıştık. Ben ve eşim ona göre çok görgüsüz insanlardık. Evimizi ve arabamızı elektrik süpürgesi ile süpürecek kadar görgüsüzdük. Onun da evinde buzdolabı vardı ama görgüsüzlük olmaması için hiç kullanmamıştı. Nitekim buzdolabını komşusuna yirmi beş bin liraya satmıştı.
Fokai ve Huzur pansiyonlarının sahipleri iki kardeştiler. Geçmişte ikisi de babamın koyun sürüsünde çobanlık yapmışlardı. Bu nedenle sahipleri ile çok iyi görüşüyorduk. Bir gün Yaşar nine Huzur pansiyonunun bahçesinde oturmuş, bana ve eşime ha bire ver yansın ediyordu. Pansiyon sahibinin eşi kendisine benim dinlediğimi kaş göz işaretiyle anlatmaya çalıştıysa da o işaretlere aldırmayıp konuşmasını sürdürüyordu. Bir süre sonra işaretler etkisini gösterdi. Dönüp bakınca beni gördü ve konuşmasını kesti. Radyoyu neden kapattın. Ne güzel sokağımızdan haberler dinliyorduk dedim. Yok, be komşu kendi kendimize dereden tepeden konuşuyorduk. Bizde ne haber olacak ki dedi. O zaman ben kendi radyomu açayım sen dinle dedim ve anlatmaya başladım. Eğer bir daha beni ve eşimi böyle ipe sapa gelmez sözlerle karalamaya devam edecek olursan seni koca bir çuvalın içine koyacağım. Çuvalın içine taş doldurup denizin en derin olduğu yere atacağım. Tıpkı senin kedilere yaptığın gibi. Yok, be komşu dedi. Ben senin hakkında ne söyleyebilirim ki? Sakın söyleme, söylersen kedilerin başına gelenler senin de başına gelebilir dedim. Onun bizden olan bir tek dostu vardı. O da gelinimdi. Zira onun satmak için topladığı incirlerin gelinimden başka müşterisi yoktu. İncir zamanı aramızda küslük kalmazdı. İncir zamanı geçtikten sonra küslüğümüz devam ederdi. Ona sık, sık yiyecek vermem bile barışmamıza neden olmazdı.
Yabancı bir kadın torununun deniz simidini Yaşar ninenin odunları üstüne koymuştu. Kim tutar Yaşar nineyi. Kadına yapmadığı hakareti bırakmadı. O an ona hak ettiği dersi vermenin zamanı geldiğine karar verdim. Sokağa koyduğu odunların ve evinin fotoğraflarını çekerek Yeni Asır gazetesinde haber yaptım. Belediyenin tüm zabıta memurları, Belediye Tabibi ve başkan yardımcısı sokağımıza geldiler. O çevrede kirliliğe neden olan ne varsa kaldırılmasına karar verdiler ve bu arada bana da sitem ettiler. Bu kadının evinde tuvalet yapabileceğimiz hiçbir yer yok. Bu durumda ne yapabiliriz dediler? Ben de portatif bir tuvalet konulabilir dedim. Yaşar ninenin evine tuvalet yaptılar mı bilmiyorum ama sokağı daraltan odunlar kaldırılmıştı.
Sokağımızın fosseptik çukurları vidanjörlerle çekilip alınıyordu. Sokağımız çok dar olduğundan vidanjörler sokağımıza giremediğinden vidanjörü Yaşar ninenin evinin önüne park edip fosseptik çukurlarını hortumla boşaltırlardı. Arozözün eksozundan çıkan gazlar Yaşar ninenin çiçeklerine zarar verirdi. Yaşar nine koşarcasına kaymakamlığa ve belediyeye gider arozöz sürücülerini şikâyet ederdi. Arozöz sürücüleri Yaşar nineden bıkıp usanmışlardı ama Yaşar nine onları şikâyet etmekten hiçbir zaman usanmamıştı.
Şimdi Yaşar nine yaşlılığı ve hastalığı nedeniyle kavgalı olduğu komşularına muhtaç durumda kaldı. Komşuları geçmişi unutup ona mutlaka yardım elini uzatmalıdırlar. Yaşar ninenin bankada üç beş kuruşu varsa varlıklı biri olduğundan değil, para harcamasını bilmediğindendir. Aklı ermediğinden olsa gerek sahibi olduğu zeytinliği ve evini akrabası olduğunu söyleyen birine kaptırmıştı. Konu mahkemeye intikal etmişti ama nasıl sonuçlandığını bilmiyorum. Komşuları yardımcı olursa elindeki mal varlığı sayesinde ömrünün son günlerini huzur içinde geçirebilir. Halen Foça’da yaşıyor olsaydım geçmişteki kırgınlıkların üzerine bir sünger çekip ona her türlü yardımı yapardım.
Özcan Nevres
- Tükeniş - Haziran 24, 2016
- İnönü Krom Satmış - Haziran 24, 2016
- Konu Taksim Meydanı Olunca - Haziran 24, 2016