Ülkemiz Sahipsiz mi
Dün gece bir televizyon kanalında bitkisel destek ürünleri öldürüyor mu konusunda bir tartışma programı vardı. Yirmi dokuz yaşında olan bir genç zayıflamak için kullandığı bitkisel bir ürün yüzünden can vermiş. Bu konuyu defalarca köşemde işlememe rağmen ne yerel, ne de genel yönetimlerde hiçbir hareket olmadı. Daha neyi beklediklerini anlamak olası değil. Bazı eczanelerde göz alıcı bir reklam herkesin dikkatini çekiyor ama görevlilerden aldıran yok. Nasıl bir gıda takviyesiyse anlayan beri gelsin? Reklamda on beş günde on beş kilo zayıflattığı yazılı. Buna inanalar korkusuzca bunu ve bunun gibi ürünleri alıp kullanmakta hiçbir sakınca görmüyor. Oysa onkoloji profesörü Sayın Erkan Topuz bakınız ne diyor? Eğer kilo vermek istiyorsanız ayda en fazla üç kilo verin. Daha fazla kilo vermek kansere davetiyedir. Nitekim son günlerde kansere yakalananların neredeyse tümü zayıflama sevdasında olanlardır.
Eğer sağlığımız için bitkilerden yararlanmak istiyorsak bunu doğal olarak kullanmamız gerekir. Kapsüle girmiş olanları değil. Geçmişte ağır bir karaciğer rahatsızlığı geçirmiştim. Karaciğerimi iflas ettiren ise safra kesesi ameliyatından sonra aşırı olarak kullandığım ağrı kesicilerdi. Beş bitkinin yapraklarını, köklerini ve kabuklarını kaynatarak yapmış olduğum kür sayesinde karaciğerim tekrar eski sağlığına kavuşmuştu. Rahatsızlığım sırasında hiçbir şekilde kapsüle girmiş bir ürün kullanmadım. Oysa bitkileri kapsüllere koyanlar Sağlık Bakanlığından üretim ruhsatı alamadıklarından, gerekli olan ruhsatı Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından almaktadırlar. Peki, bu gibi ürünlere ruhsat vermek Tarım Bakanlığının görevi olması gerekir mi? Bence görevi olmaması gerekir.
Tartışmaya telefonla katılan bir kapsül üreticisi yirmiden fazla sağlığa yararlı, gıda takviyesi ürün imal edip pazarladıklarını söyledi. Katılımcılardan bir Profesör Amerika’da bir ilaç üreticisi firma yüz bin dolar harcamayla ancak beş altı ilaca ruhsat alabiliyor. Sizin ürettiğiniz bitkisel gıda takviyesi ürünler gerçekten sağlığa yararlıysa satın onların formüllerini çok büyük paralar kazanın diyor. İlaç üreten firmalar yeni bir ilaç üretip piyasaya sürmek için en az on yıl araştırma yapıyor. Önce hayvanlar üzerinde deneniyor. Aşırı doz yüklenerek etkisinin ne olduğuna bakılıyor. Sonuçlar olumluysa bu defa gönüllü denekler üzerinde deneniyor. Yeni geliştirilen ilaç gerçekten sağlığa yararlı ise üretimi için ruhsat alınıp imaline başlanılıyor. Siz bu yirmi küsur ürünlerinizi hangi laboratuvarlarda araştırdınız ve hangi hayvanlar üzerinde denediniz. Gönüllü denekleriniz oldu mu diye soruyor ama üretici laf salatasıyla soruya gerektiği şekilde yanıt veremiyor.
İnsan sağlığı çok ciddi bir sorundur. Ben yaptım oldu mantığıyla adı ister ilaç olsun, ister gıda takviyesi ürün olsun. Yeteri kadar araştırma yapılmadıkça piyasaya sürülmemesi gerekir. Bu konuda en büyük sorumluluk RÜTÜK e düşmektedir. Hiçbir bilimsel değeri olmayan bu ne olduğu belirsiz ürünlerin reklamlarının yapılmasına, halkımızın kandırılmaması için dur demesi gerekir.
Bazı hastalıkların tedavisi çok uzun sürer. Bazı hastalıkların tedavisi mümkün olamaz. Uzun süren tedavilerde hastalar televizyonlarda yapılan reklamlara aldanarak, bitkisel gıda takviyesi ürünleri kullanmaya yönelmektedirler. Bu yöneliş kullanmakta oldukları tıbbi ilaçları olumsuz etkilediğinden, iyileşme olasılığı olan hastaları ölüme sürüklemektedir. Bu nedenle Sağlık Bakanlığı bu yanıltıcı reklamlara dur demelidir. Bu yapılmazsa kim bilir daha kaç insanımız hak etmedikleri bir şekilde ölümle kucaklaşacaklardır.
Özcan Nevres
- Tükeniş - Haziran 24, 2016
- İnönü Krom Satmış - Haziran 24, 2016
- Konu Taksim Meydanı Olunca - Haziran 24, 2016