Günümüzde beslenme hormonlu gıdalar yüzünden çok önemli bir konuma geldi. Her ne kadar bazı satıcılar ürünlerimiz hormonsuz diyorlarsa da ne kadar güvenli olduğunu bilen yok. Bu nedenle bazı sebzeleri evimiz bahçesinde yetiştirmeye çalışıyorum.
Bahçem yeteri kadar büyük olmuş olsaydı her türlü sebze ve meyvemi bahçemde yetiştirirdim. Buna rağmen bu küçük bahçemde beş çekirdeksiz nar ağacı, bir vişne ve bir de kiraz ağacım var. Ayrıca iki ahududu ve bir de bu yıl dikmiş olduğum dikensiz böğürtlen var.
Erken olmasına rağmen yaz aylarında meyvelerinden yararlanacağım bazı ürünlerin satın almış olduğum tohumlarını diktim. Her birini dört liraya aldığım paketlerin içinde yalnızca on tohum vardı.
Tohumlardan biri çeri domatesi, biri bodur pencere domatesi, biri üreticisinin çok lezzetli dediği domates, bir diğeri de Brüksel lahanası.
Tohumları saksılara doldurduğum torfun içine diktim. Soğuktan korumak için üst tarafını kestiğim on dokuz litrelik su bidonları ile kapattım.
Diktiğim tohumların en çok on günde çimlenmesi gerekir. Eğer çimlenmezlerse her zaman sıcak olan orta kattaki kapalı balkona kaldıracağım.
Dört beş yıldan beri diktiğim çeri domateslerden randıman alamadım. Ne fidancıların sattığı fidanlara ne de tohumcuların sattığı tohumlara güven olmuyor. Yirmi beş yıl önce bu gün tohumlarını diktiğim çeri domatesten dikmiştim. Her kökten en az on kilo domates almıştım. İnşallah bu gün diktiklerimden de aynı verimi alabilirim.
Bu arada bu tohum konusuna da değinmek istiyorum. Bilindiği gibi fidan yetiştirmek için aldığımız tohumlar hep İsrail’den ithal edilen tohumlardır. İsrail bu tohumları çok büyük araştırmalardan sonra üretmektedir. Geçmişte lahana, karnabahar ve marulları yerli tohumlarımızdan elde ettiğimiz fidanlarla yetiştirirdik.
Hava biraz ılıklaştığında bu sebzeler hemen sibek çıkarırlardı. Sibek çıkaran hiçbir ürünün pazar şansı yoktur. Oysa İsrail’in ürettiği tohumlarla yetiştirilen ürünler hava durumundan etkilenmez. Sibek çıkarmazlar. Bu nedenle de üretici zarar etmez.
En bereketli topraklarda tarım yapan Türk tarımcısı, tarlasını savaktan sulayan çiftçilerimiz dahi para kazanamazken İsrailliler üç yüz metre derinden su çekip kızıl kumlarda tarım yapıyor ve çok iyi de para kazanıyorlar.
Yirmi beş yıl önce çeri domatesinin on gramını on beş bin liraya almıştım. Aynı yıl bir kamyon karpuz on beş bin liraydı. Sağcı iktidarlar Amerika’ya yaranmak için İsrail’in kalkınması uğruna tohum üretim merkezlerini kapattırdılar ve çiftçilerimizi İsrail tohumlarına muhtaç ettiler.
Siyasilerin konuşmalarına dikkat ediyorum. Ne yazık ki bu konuya temas edenler bile yok. Oysa özellikle sosyal demokrat milletvekillerinin bu konuyu sahiplenmeleri gerekir. Ülkemizde mutlaka tohum konusunda araştırma ve geliştirme çalışmaları yapılmalıdır. Bilimsel olarak bu çalışmaları yapmakta aciz değiliz. Bu konuda örnek verebileceğim bir çok meyve fidanı yetiştiricileri var ama bildiğim, tanıdığım Bademli Fidancılar kooperatifidir.
Kooperatifin kendi anlatımıyla tanıtımı:
İzmir İli Ödemiş İlçesi Bademli Kasabasında 1969’da meyve fidanı üreticilerinin kurduğu bir kooperatiftir. Mitolojideki adı Potemia olan Bademli’mizde 1940’tan bu yana profesyonel olarak fidancılık yapılagelmektedir. Şu anda 300 aktif üyesi bulunmaktadır.
Kooperatifimizce fidan üretimi E.Ü.Ziraat Fakültesi desteğiyle FİTEKNO (Bademli Fidancılık Teknolojileri Araştırma ve Uygulama Makro Projesi ) şemsiyesi altında yapılmakta olup; gerekli ruhsatlar Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından verilmektedir.
Kooperatifimiz ISO 9001:2000 standartı ve HACCP belgelerine sahip olup ortaklarımız EurepGAP ve Organik Tarım konularında çalışmalarını sürdürmektedir.
Bademli yalnız değildir. Bursa’da, Yalova’da birçok fidan yetiştiren firmalar vardır. Bu da ülkemizin hiçbir şekilde İsrail’in yetiştirdiklerine mahkum olmadığını göstermektedir. Hormonsuz ve genetiğiyle oynanmamış ürünler yetiştirilmesi dileğiyle.
- Tükeniş - Haziran 24, 2016
- İnönü Krom Satmış - Haziran 24, 2016
- Konu Taksim Meydanı Olunca - Haziran 24, 2016