Türban denilince fırtınalar koparılıyor. TÜSİAD başkanının söylediklerine gelince, çok önemli çevrelerden büyük tepki alırken kimilerinden tıs çıkmıyor. Tüm Türk insanının bu kötü gidiş karşısında omuz omuza vererek çare aramaları gerekmez mi?
Yıllardır bu ülke dışa bağımlı olarak yönetiliyor. On yılımızı Amerika’ya şirin görünmek için boşa harcadık. Amerika’ya güvenerek Kıbrıs bizimdir diyenler, dediklerine bin pişman oldular. Ya taksim ya ölüm de tutmadı.
1960 sonrası ülke için yeni bir dönem başladı. Hatta bu yeni döneme, göğsümüzü gere gere İkinci Cumhuriyet adını verdik. Zira o günlerde dünyanın en uygar anayasasına sahip olmuştuk. Ülke büyük bir talihsizliğe uğradı. Demirel’li yıllar başladı. 1963 yılında Kıbrıs’ta vahşet olayları yaşandı. Kıbrıs’a çıkarma yapacağız diye denize açılan gemiler Amerika’nın talimatıyla geri döndüler. Demirel’in yanlış ve kötü yönetimi ile birlikte 1961 anayasası da 1971 muhtırasıyla kayaya tosladı. Anayasa sürekli budandı.
1974 te Ecevit’in Kıbrıs’a yaptığı müdahaleyi avuçlarımızı patlatıncaya kadar alkışladık Ecevit’in bu olayı oya aktarmak isteği geri tepti ve seçimlerde umduğunu bulamadı. On bir namuslu!!!! adam bularak kurduğu hükümet o namuslular yüzünden yıkılıp gitti. (Tuncay Mataracı olayı)
Yine anayasa Demirel ile birlikte 12 eylül darbesine tosladı. Evren Paşanın yönetiminde ülke bir çok imam hatip okulları ve dinci kurslarla çağın gerisine itildi. Geçmişin önemli krizlerinden biri de kardak krizidir. Milli anamız Tansu Çiller ve Deniz Baykal sayesinde kumda çelik çomak oynar gibi bir oyunla krizi ortadan kaldırıverdik. Yunanlıların işgal ettikleri kayalıkların karşısındaki kayalıklara da biz çıktık.
Benim babam senin babanı döver dercesine atıştık. Bu atışmayı büyük bir kahramanlık olarak alkışladık. Hiç kimse burnumuzun dibindeki o kayalıklar bizimdir deyip kayalıklardaki Yunanlıları keçileriyle birlikte toplayıp götürmeyi ve onlara hak ettikleri cezayı vermeyi düşünmedi.
Kıbrıs için büyük pazarlıklar dönüyor. Elimizi taşın altına sokma zamanı gelmiştir. Meis ile birlikte burnumuzun dibindeki adaların silahlandırılmasının hesabı sorulmalıdır. Girit’in de bağımsızlık sevdası var. Girit’i Avrupalıların gözlerinin içine sokmamız gerekir.
Unutulmamalıdır. Yunanlılardan çok önce MİKEN’liler vardı. Ege’deki adaların en büyüğü olan Rodos’ ta geçmişte güçlü bir devletti. Yunan’a sen beni Kıbrıs’ta böyle kaşırsan, seni öyle bir kaşırım ki derilerin soyulur. İki yakan bir araya gelmez demenin zamanı gelmiştir.
Dünyada on bin nüfuslu Andorra, yirmi beş bin nüfuslu Monaco, on beş bin nüfuslu San Marino, 200 bin nüfuslu Lüksemburg, Malta gibi devletler varken, iki yüz bin Türk’ün yaşadığı Kuzey Kıbrıs’ı tanımamalarını iyi niyet olarak algılamak olası mı?
Gündem türban değil, bu kötü yönetimden nasıl kurtulacağız olmalıdır. Kendileri de ülkeyi kötü yönettiklerini bu nedenle ilk seçimde barajın altında kalarak boğulup yok olacaklarını biliyorlar. Bu nedenle barajı indirmeyi planlıyorlar. Oysa biz halen bunlardan nasıl kurtulmamız gerektiğine bir türlü karar veremiyoruz.
Yaşı seksene dayanmış Erdal İnönü’den erdemli bir açıklama geldi. Yaşım gereği soldaki yeni oluşumda yokum dedi. Oysa 1971 ve 1980 darbelerine toslayanlar, yani devlet gemisini batıranlar halen siyasette ben de varım diyorlar. Onlar varız dedikleri için bizler onların var olmasını onaylamak zorunda mıyız?
Son bir anımsatma yapmak istiyorum. Atatürk bu ülkeyi seksenliklere değil gençlere emanet etmişti. Lütfen bu emanete sahip çıkınız.
- Tükeniş - Haziran 24, 2016
- İnönü Krom Satmış - Haziran 24, 2016
- Konu Taksim Meydanı Olunca - Haziran 24, 2016