Menemen’in Tarihi
Menemen’in tarihini araştırmak dipsiz bir kuyuya atılan taş gibidir. Buna rağmen Sayın Oktay Özengin o kadar güzel araştırmalar yapmış ki; daha çok genç denilecek bir yaşta bu kadar bilgiyi nasıl toplamış diye hayretler içinde kalıyorum. Bir insan ömrüne sığmayacak araştırmalar bunlar. Geçtiğimiz Pazar günü Oktay Özengin’den almış olduğum mail beni çok sevindirdi.. Mailinde Menemen’in Tarihi adlı kitabımı Yurtiçi kargo ile gönderdim. Pazartesi günü size teslim edilecek diyordu. Kitabı pazartesi değil de Salı günü aldım ve hemen okumaya başladım. Kitap gerçekten muhteşem olmuş. Üstelik bin sayfayı aşacak bir kitap olması gerekirken küçük puntolu harflerle altı yüz yirmi dört sayfaya sığdırılmış. Daha önce belirttiğim gibi Menemen’in tarihi için çok daha derinlere inmek gerekir. Hıdır tepede bulunan tapınaktaki insan üretim organlarına benzetilmeye çalışılmış taş yontular Menemen’in tarihinin ne denli eskilere dayandığını göstermektedir.
Eoly federasyonuna ait site devletlerinin yerleşim alanlarından yalnızca Larissa ve Mirina’da kazı yapılmıştır. Birliğin en büyük devleti Kyme’ye ait kalıntılardan yalnızca denizin içindekiler gözle görülebiliyor. Eoly birliğinin dini merkezi Temnos’ta dahi gereken kazılar yapılmamıştır. Temnos döneminin en önemli devletidir. Bergama Krallığının en genişlediği Attelus döneminde dahi Temnos’un bağımsızlığını sürdürdüğü, Attelus döneminde kendi parasını kullanıyor olması, varlığını bağımsız bir devlet olarak sürdürdüğü anlaşılmaktadır. Temnos’un bir özelliği de dünyanın ilk hitabet okulunun Temnos’ta kurulmuş olmasıdır.
İzmir Arkeoloji Müdürü Hakkı Gültekin ile konuşmakta olduğumuz bir gün bana Eoly’lerin kurmuş olduğu on dört devletin kalıntılarının yedisinin bulunduğunu, diğerlerinin ise halen bulunamadığını söylemişti. Üçünün yerini ben biliyorum ama açıklamıyorum. Açıklayacak olursam kazmasını kapan hazine aramaya koşacaktır. Yalnızca şu kadarını söyleyeyim. O üç yerleşimden biri benim köyümde yani Hatundere dedir demişti. Sanırım zamansız ölümü onu bu sırrı ile götürmüştür.
Oktay Özengin’in hazırlayıp yayınlandığı bu kitaptan sonra Turizm Bakanlığına büyük bir görev düşmektedir. Menemen’e en kısa zamanda bir müze kazandırılması gerekmektedir. Müze için en ideal yer ise tarihi bedestenimizdir.
Larissa’da yapılan kazılarda dünyada bir başka emsali bulunmayan sütun başlıkları bulunmuştur. Bu sütun başlıkları İstanbul müzelerinde sergilenmektedir. Kazılarda yine dünyada başka bir örneği olmayan yaprak gibi taşlarla örülmüş olan bir duvardır. Asarı Muhipler Cemiyetinin on yedi no lu bildirisine göre Önasya’nın yapılan tüm kazı yerlerinde Larissa’da bulunmuş olan deaktıba (üst üste yığılmış yapılar) rastlanmamıştır denilmektedir. Zira yapılan kazılarda Pelaslara ait birçok eser de bulunmuştur. Bu da Buruncuk dağı üzerinde kurulmuş olan Larissa devletinden önce Pelasların yerleşmiş olduğunu göstermektedir.
Hakkı Gültekin’in sözünü ettiği henüz belirlenmemiş olan üç devletten biri kanımca Koyun dere beldesinin karşısında bir yerdeydi. Orada sur kalıntılarına benzeyen taşlar vardı. Orada da bir kazı yapılacağını ümit ederken üzerinde koca bir fabrika kurulduğunu gördüğümde şaşırmıştım. Sanırım orada inşaat kepçeleriyle bir tarih yok edilmişti.
Menemen’e bir müze kazandırıldığında Temnos’ta kazılar başlatılmalı ve bulunan eserler başka müzelere kaptırılmadan Menemen’e ait olan müzede sergilenmelidir.
Özcan Nevres
- Tükeniş - Haziran 24, 2016
- İnönü Krom Satmış - Haziran 24, 2016
- Konu Taksim Meydanı Olunca - Haziran 24, 2016