İKİ AYYAŞ

İki Ayyaş
Kim bu iki ayyaş? Sayın Başbakanın kimleri ast ettiğini anlamamak için sırılsıklam aptal olmak gerekir. İslam dininde bir insana iftira etmek en büyük günahlardan biridir. Kastettiği iki kişiden biri Atatürk, diğeri Milli Şef İsmet İnönü’dür. Oysa İsmet İnönü yaşamı süresince içki kullanmamıştır. Kullananlara da karışmamıştır. İsmet İnönü’yü ayyaşlıkla suçlayanlar yakın tarihimizi bilmiyor demektir. Gerçi Arapçada ayyaşın alamı yiyen içen demektir ama bu sözlerde alkoliklik kastedilmiştir. İsmet İnönü alkol kullanmadığı gibi alkol kullanılan bir toplantıda ülke sorunlarının konuşulmasını asla kabul etmez. Son dönemde Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ile arasının bozulmasına da bu kuralı neden olmuştur. İçkili bir toplantıda Mustafa Kemal İnönü’ye şu bizim Hatay sorunu ne oldu diye sorar. İnönü sert bir çıkış yapar ve memleket meseleleri işret masalarında konuşulmaz der. Atatürk çok kızar ve başbakanlıktan istifa etmesini önerir. İnönü istifa eder ve yerine Celal Bayar başbakan olur. Atatürk daha sonra pişman olur ve gönlünü almak istese de İnönü araya koyduğu mesafeyi hiç bozmamıştır.. Hem de Atatürk’ün çocuklarına ömür boyu maaş bağlatmasına rağmen. Atatürk’ü ve İnönü’yü sevmeyenler bu olaydan kendilerine pay çıkarmışlardır. Bu konuda birçok yalanlar uydurmuşlardır. Güya Atatürk İnönü’nün öldürülmesini emretmiş ama İnönü’yü sevenler emri uygulamamışlar. Bir koyunun kanına buladıkları gömleğine emrinin uygulandıklarının kanıtı olarak Atatürk’e göstermişler. Yersen tabi.
Atatürk ile İnönü adeta bir bütündüler. İkisi birbirlerinin eksiklerini tamamlamışlardır. Atatürk gözü kara ani karar veren bir komutandı. İnönü ise her şeyi ince eleyip dokuyan biriydi. Bu nedenle de İnönü zor günlerin adamıydı. Bu yüzden İnönü henüz albay iken generalliğe terfi ettirilerek Garp Cephesi Komutanı ve Erkanı-harbiye Umum Reisi yapılmıştır.(Bu günkü genel kurmay başkanlığı) Atatürk ve İnönü çağdaş ve devrimci bir karaktere sahip oldukları için gericeler tarafından hiç sevilmemişlerdir. Bu yüzden İnönü’yü hep başarısızlıklarla suçlayıp karalamaya çalışmışlardır. İnönü askeri bir deha olduğu gibi çok büyük bir siyaset adamıydı. Büyük Millet Meclisi o nedenle onu Lozan görüşmelerinde baş delegelikle görevlendirmişti. İsmet İnönü’yü Türkiye’yi İkinci Dünya Savaşına sokmadığı için, çirkin politikacılar onu korkaklıkla itham etmişlerdi. Oysa o savaşa girmiş olsaydık savaşın galipleri tarafından parçalanır ve Türkiye Cumhuriyeti tarih sayfalarından silinirdi. İnönü Demokrat Partili sözcüler tarafından o kadar saçma sapan şeylerle itham edilmişti ki, insan olanların bunu nasıl söyleyebildiklerine şaşmamak elde değildir. En büyük yalanlardan biri onun ülkesini aç bıraktığıydı. Gerekçesi ise ekmeğin karneye bağlanmasıydı. O yıllarda ekmek tam kiloydu. Yetişkinlere yarım kilo, çocuklara ise iki yüz elli gram ekmek verilirdi. Yani bu günlerdeki ekmek gramajına göre (250 gram) yetişkinlere iki ekmek çocuklara ise bir ekmek veriliyordu. Biz üç kişi günde iki ekmek tüketemediğimize göre kişi başına iki ekmekle aç bırakılmaktan söz edile bilir mi? Bir de ibadethanelerin askeri amaçla kullanılışı var. ( Camiler ve kiliseler ) Daha alt yapısı tamamlanamamış bir orduda savaş nedeniyle dört kura askere alınırsa onca asker ve mühimmatı nerede ve nasıl korunacaktı?
Bir de İnönü on iki adalar için çok eleştirilir. İtalyanlar adalardan çekilirken güya Türkiye’ye biz adalardan çekiliyoruz. Gelin adaları alın sizin olsun demişler. Eğer Türkiye İtalyanların çekilişini fırsat bilip on iki adaya el koymaya kalkışmış olsaydı İkinci Dünya Savaşına fiilen katılmış olacaktı. Bunun sonucunun ne olacağını görmemek için koyu bir cehaletin içinde olmak gerekir. Adalar için son kararı savaşın galipleri vermişlerdir. Yunanlılar Alman ordusuna karşı hiç direnmedikleri halde adalar Yunanlılara savaş tazminatı olarak verilmiştir. Oysa Türkiye Alman ordularına en büyük direnişi gösteren ülkedir. Almanlara hudutlarımıza kırk kilometreden fazla yaklaşırsanız bunu savaş ilanı olarak kabul ederim diye restini çekmişti. Almanlar bu resti görmüşler ve hiçbir şekilde bu sınırı ihlal etmemişlerdi. İkinci Dünya Savaşı süresince Türkiye, Türkiye’yi felakete sürükleyecek olan bu savaşa girmemek için iki tarafında bize katıl çağrılarına boyun eğmemiştir. Almanlara katılmış olsaydı yenilmiş sayılacaktı. Müttefikler safında katılmış olsaydı, talep gereği Rusya Türkiye’ye girecekti. Çıkacaklarına dair hiçbir garanti yoktu. Türkiye Balkan ülkelerinin durumuna düşecekti.
Atatürk dünyanın saydığı bir liderdir, kahramandır. İsmet İnönü’de yaşamı boyunca ülkesine büyük hizmetler vermiş bir askeri deha ve siyaset adamıdır. İkisi de şer ile değil hayırla ve saygıyla anılmalıdır.
Çapulcu Özcan Nevres ozcan.nevres@gmail.com

Özcan Nevres
Latest posts by Özcan Nevres (see all)
(Bugün 1, toplamda 150 kez ziyaret edildi.)

Özcan Nevres tarafından yayınlandı

15 Ağustos 1935 de Menemen’de doğdum. Esas mesleğim elektrik ve elektronik teknisyenliğidir. Gazeteciliğe 1958 yılında Ege’de yayınlanan Sabah Postası gazetesinde başladım. Hobilerim yazmak, okumak, tarihi eserler ve harabelerle ilgilenmektir.