Keşke Her Yıl Seçim Olsa
Yaklaşık on beş yıldan beri Silivri’deyim. Silivri’nin en büyük turistik tesisi olan Klassis’e giden caddenin bunca zaman içinde bir kere dahi komple asfalt döküldüğünü görmedim. Minibüslerle o yoldan geçerken tüm minibüs sürücüleri bu caddenin yamalarla idare ediliyor olmasından yakınıyorlardı. Bu akşam torunumu okuldan alıp döndüğümde Gökkuşağı’nda alış veriş yaptığımdan yolu uzatarak bu caddeden geçtim ama ne geçiş? Asfalt döküm çalışması yapan ekipler caddeyi trafiğe kapatmayı bile gerekli görmemişler. Karanlık bastığı için de bir hayli zorluk çekerek çalışma alanından çıkabildim. Seçime dört aydan daha az bir zaman kalmış olması göz boyayacak çalışmaların hızlandırılmasına neden oldu. Dolayısıyla önümüzdeki seçimden en karlı çıkacak olanlar bu caddeyi sürekli kullananlar olacak. Silivri’nin tek sorunlu caddesi bu cadde değildir. Örneğin Parkköy’de de birçok sorunlu caddeler ve sokaklar var. Önemli kavşakların da tümü sorunlu. Ölümlü kazalara açık kavşaklar bunlar. Tümüne sanayi sitesinin girişine yapılan düzenleme gibi düzenlemelerin yapılması gerekir.
Bu gün yüreğimizi sevinçle dolduran çok sevindirici bir haber vardı. CHP İzmir milletvekili, gazeteci Mustafa Balbay şu an itibariyle özgürlüğüne kavuşmuş bulunmaktadır. Balbay’ın özgürlüğüne kavuşmasına sevinenler facebook’u fotoğraflarıyla donatmış bulunmaktadır. Hele bir fotoğraf var ki belleklerden silinmeyecek bir fotoğraf bu. Annesi Balbay’ın çok sevdiği haşhaşlı börek tepsisini elinde tutuyor. Annelik bu işte. Çocuğunun yaşı ne olursa olsun o çocuklarının annesidir. Dileğim haksızlığa uğradığına inandığım tüm mahkûmların da özgürlüklerine kavuşmaları içindir. İnşallah onlar da özgürlüklerine kavuşurlar.
Meteorolojinin kar uyarısı en çok çocukları sevindirmişti. Büyük bir umutla kar yağmasını beklediler. Okulları tatil olacak ve koca bir gün iyi bir tatil yapacaklardı ama olmadı. Bu yetmedi. İstanbul valisi Hüseyin Avni Coş adeta çocuklarla dalga geçti. Çocukları tiye aldı. Sayın vali diyor ki geçen yılki vali olsaydı o okulları tatil ederdi. Devlet yönetiminde şu vali, bu vali diye bir şey olur mu? Vali yönetmelikte ne varsa onu uygular. Keyfine göre hareket edemez. Sabahleyin arabamı çalıştırıp hareket etmeden önce içimde büyük bir korku vardı. Trafik kontrollerinin hemen, hemen hiç yapılmadığı E 5 te yol buz tuttuysa, trafik magandaları her zamanki gibi bu yolda cirit atıyorlarsa her türlü ölümcül tehlikeyle karşılaşmak olasıdır. Bu nedenle çok dolambaçlı olsa da merkezdeki yoldan Parkköy’deki Mektebim okuluna gitmeyi yeğleyecektim. Gideceğimiz yolun buz tutmamış olduğunu görünce E 5 ten gitmeye karar verdim. Sürücülerin tümü benim gibi temkinliydi ama biri hariçti. Tam bir kamyonu sollamış iken nasıl bir hızla geldiyse hemen peşime yapıştı. Aralıksız selektör yaparak babasının yaptırmış olduğu yolu açmam için uyarıyordu. O magandaya yolu açmak için kamyonun altına mı girecektim? Neyse ki kamyonu geçtikten sonra ona babasının yaptırdığı yolu açtım da def olup gitti.
Silivri’de kar bekleyenler yine boşuna umutlandılar. Istranca ormanlarının etkisi altında olan Çatalca her zaman yağmurumuzu çaldığı gibi beklemekte olduğumuz karı da çaldı. Her zaman yazdığım gibi yağmur ormanın anasıdır. Orman varsa yağmur, dolayısıyla kar yağar. Bu bilimsel bilgiye rağmen bazı din adamları ne zaman ki meteoroloji yağmur sinyali veriyorsa kuraklıktan mağdur olmuş olan halkı yağmur duasına çağırırlar. Ne yazık ki bu konuda diyanet işleri başkanlığından hiçbir uyarı gelmez. Oysa diyanet işleri başkanlığının yağmur konusunda halkımızı aydınlatıp onlara orman sevgisini aşılaması gerekir. İnsanlarımız ormanın iklim üzerindeki etkilerini biliyor olsalardı İstanbul’da üç milyon ağacın çeşitli nedenlerle kesilmiş olmasına gereken tepkiyi göstermezler miydi? Yazımı yağmurun dua ile yağdırılamayacağını en güzel anlatan Faruk Nafiz Çamlıbel’in Canavar adlı piyesinden bir alıntıyla bitireceğim. Bir tarafta kuzular meleyor meeee diye, bir tarafta bebekler ağlıyor meme diye. Eğer yağmur Allahın gözyaşları olsaydı. Ortalığı bir anda sele boğmak kolaydı. Değerli okuyucularım. Yağmur ormanın anasıdır. Orman varsa yağmur yağar. Bunu hiçbir zaman unutmayalım. Ormanlarımıza sahip çıkalım ve koruyalım.
Özcan Nevres ozcan.nevres@gmail.com
- Tükeniş - Haziran 24, 2016
- İnönü Krom Satmış - Haziran 24, 2016
- Konu Taksim Meydanı Olunca - Haziran 24, 2016