Konu Bedelli Olunca

Konu Bedelli Olunca

Gündemdeki en önemli konu bedelli askerlik konusunda fırtınalar koparılıyor. Kimi bedelliyi savunurken kimisi de mademki askerliğin bedeli on sekiz bin lira, askerlik yapanlara da devlet on sekiz bin lira bedel ödesin diyorlar. Önce şu sözü beynimize kazıyalım. Vatan uğrunda ölünüyorsa vatandır. Bunu kanıtlamak için geçmişe bir göz atalım. Alman orduları ünlü majuna hatlarını yıkıp Fransa’ya girdiklerinde, Fransa’nın paralı askerleri lejyonerlerin ilk yaptıkları tabanlarını yağlamak olmuştu. Zira Fransa onların vatanı değildi. Uğruna ölmeye değmezdi. Fransa’nın işgali kısa zamanda gerçekleşti. İşgal sonrası sokakların hakimi Alman askerleriydi. Kadınlara tecavüz meşru haklarıydı. Güzel bir Fransız kadını bir gün tecavüzün başına geleceği korkusuyla yaşadığı için on beş yaşındaki kızını tavan arasında hazırladığı bir yerde saklanmasını sağlamıştı. Alman askerlerinin o güzel kadını keşfetmesi için fazla bir zamana gerek kalmamıştı. Eve girip kadına silah zoruyla tecavüz ettiler. O askerler kadının sürekli tecavüzcüsü olmuştu. Zamanla kadın bu tecavüzlere alışmış ve olağan karşılamaya başladığı gibi tecavüzden zevk alır olmuştu. Artık onların yaptıkları tecavüz değil, normal bir ilişkiydi. İlişki sırasında kadının çıkardığı zevk sesleri tavan arasındaki kızını da tahrik eder olmuştu. Genç kız daha fazla dayanamayarak tavan arasından çıkıp aşağı inmiş ve askerlere ben de varım deyip ilişkiye ortak olmuştu. Değerli okuyucularım, Almanların işgal ordusu Fransa’dan çekildikten sonra Fransa için en büyük sorunun ne olduğunu bilir misiniz? Babasız doğan çocuklar. Vatan savunmasını, vatanı için ölmeyi göze alamayanlara bırakırlarsa sonuç işte böyle olur. Namusuna canından çok değer veren Türk milleti için bu yüzden vatan namustur. Vatanı için seve, seve canlarını verirler. Bedelli askerlik yozlaşmanın temel taşıdır. Kim ne derse desin, savunulacak bir tarafı yoktur.

Sayın Devlet Bahçeli’nin eğitimde geldiğimiz son noktayı değerlendirmelerini acı duyarak izliyorum. Sayın Bahçeli bu duruma gelmemizde sizin çok büyük bir katkınız yok mu? Siz değil miydiniz alacağınız üç beş oy için türbanı savunan? Ülkemizin insanlarını çağ dışı bir görüşe sürüklemeye başlamanın ilk adımı türban değil miydi? Atatürk devrimlerini hazmedemeyen yobazlar birçok koldan saldırıya geçtiler. Çoğu kız çocukları okutulmamalıdır diyorlar. İşin en komik yanı ise bunu söyleyenler eşlerini ve kızlarını hastaneye götürdüklerinde sağlık kontrollerinin bayan doktorlar tarafından yapılmasını istemeleri. Peki, kız çocukları okutulmayacak olursa bu yobazlar bayan doktoru nereden bulacaklarını düşüne biliyorlar mı?  Nedense bu yobaz takımı kadının üretken olması gerektiğini kabullenemiyorlar. Kadını kullanacakları bir eşya gibi görüyorlar. Kadın üretkendir. Daha fazlası kadın en büyük öğretmendir. Yaşam koşullarını ilk olarak annemizden öğrenmiyor muyuz? Bunu bile, bile kadınları dışlamak istemeleri akıl alacak bir aptallık değilse nedir? Eli öpülecek analar sözü boşuna söylenmemiştir.

Son günlerde gündemdeki önemli konuların en başında nükleer ve termik santraller ile katı atık depolama tesisleri bulunmaktadır. Öncelikle katı atık tesislerini konu etmek istiyorum. Katı atık tesisleri çevremizin kirlenmesinde en büyük etkendir. Yer altı sularını kirletmekte en büyük etkendir. Katı atıkları depolamak çözüm değildir. Katı atıkların çöp fabrikalarında öğütülerek işlenmesi ve ekonomiye doğal gübre olarak kazandırılması gerekir. Bunun için bu günkü çöp toplama sistemi tamamen terk edilmelidir. Çöpler evlerde ve iş yerlerinde ayrıştırılmalıdır. Zira çöp fabrikalarında yapılan ayrıştırma yalnızca demirler için geçerlidir. Tutye, sarı, alüminyum ve benzeri metaller ve plastik ürünleri ayrıştırılamamaktadır. Üstelik bu maddeler toprağa karıştığında yüzlerce yıl varlıklarını sürdürmektedirler. Katı atıkların gübre olarak ekonomiye kazandırılması için çöplerin evlerde ve iş yerlerinde ayrıştırılmaları gereklidir. Katı atıklar gübre olarak değerlendirildiğinde depolama sorunu da ortadan kalkar. Daha temiz bir çevreye sahip oluruz.

Özcan Nevres     ozcan.nevres@gmail.com

Özcan Nevres
Latest posts by Özcan Nevres (see all)
(Bugün 1, toplamda 44 kez ziyaret edildi.)

Özcan Nevres tarafından yayınlandı

15 Ağustos 1935 de Menemen’de doğdum. Esas mesleğim elektrik ve elektronik teknisyenliğidir. Gazeteciliğe 1958 yılında Ege’de yayınlanan Sabah Postası gazetesinde başladım. Hobilerim yazmak, okumak, tarihi eserler ve harabelerle ilgilenmektir.