Milliyet’te Kriz
Milliyet gazetesinin Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmelerde Öcalan’ın isteklerinin sızdırılan bilgilerinin yayınlaması Milliyet’in patronu Demirören’i çok kızdırdı. Başbakan emretsin yirmi dört saatte gazeteyi kapatırım diyen Demirören’e Milliyet’in genel yayın müdürü sert çıksa da geçici olarak olsa da Hasan Cemal ile Can Dündar’ın gazeteden ayrılmasını önlemeye gücü yetmedi. Görünen o ki, bundan böyle hükümetin dümen suyunda gitmeyen köşe yazarları köşelerini kaybedecekler. Bu durum her ne kadar Demokrat Partinin son döneminde yaşananlara benzese de henüz o seviyeye ulaşmadı. Demokrat Partinin son döneminde köşe yazarlarının yazılarına ve hükümetin hoşuna gitmeyen haberlere yayın yasağı konuluyordu. O yıllarda yazılar baskı kalıplarına kurşun harfler ile dizildiğinden yayın yasağı konulan yazıların ve haberlerin yerine yeni yazılar konulması mümkün olmuyordu. Bu yüzden bazen tam bir sayfa yazısız olarak çıkabiliyordu. Basına yapılan baskı yüzünden birçok gazeteci yargılanarak cezaevlerine konulmuştu. Ulusal kahramanımız Kurtuluş Savaşımızın iki numaralı kahramanı İsmet İnönü’nün damadı Metin Toker bile yıllarca cezaevinde yatmıştı. Hele bir Pulyam davası vardı ki evlere şenlik. Amerika’da yayınlanan Pulyam adlı dergide yayınlanan bir yazıyı yayınlayanlar, bu yazı yüzünden çok ağır cezalar almışlardı. Bu yazıyı yayınladığı halde ceza almayan iki gazete vardı. Biri Cumhuriyet, ikincisi ise İzmir’in bölge gazetesi Demokrat İzmir idi. Bu iki gazetenin avukatı olan rahmetli Profesör Muammer Aksoy yazının başına bir şerh koydurtmuştu. Bu yazı Amerika’da yayınlanan Pulyam dergisinden iktibas edilmiştir. Profesör Muammer Aksoy savunmasında mahkeme bu yazının yayınlanmasını yasaklamıştı. Oysa biz bu yazıyı iktibas ettik. Yani kopyaladık diye savunmuştu. Bu savunma iki gazetenin de beraat etmelerini sağlamıştı. Demokrat İzmir gazetesinde hükümet aleyhine en ağır yazıları Naci Sadullah Danış, Ziya Hanhan ile Ahmet Angın yazdıkları halde hiç ceza almamışlardı. Haklarında açılan birçok davalar sonuçlanmadan yirmi yedi mayıs ihtilali imdatlarına yetişmiş ve ağır cezalar almaktan kurtulmuşlardı. Gazetenin patronu Adnan Düvenci karşılaştığı çok ağır baskılara rağmen bu üç yazarını uyarma gereği bile duymamıştı. O üç yazarın yaptığı muhalefeti günümüzdeki gazetecilerin neredeyse tamamı göze alamaz. Alan olursa Silivri’ye boylar.
***
Çalışma Bakanı Sayın Faruk Çelik, asgari ücret çok fazla demiş ve eklemiş. Biz on yılda asgari ücreti yüzde üç yüz arttırdık. Sekiz yüz lira az para değil. Neticede ekmeğin ve peynirin fiyatı belli diyor. Kim söylüyor bunu? On iki bin beş yüz lira aylık alan Sayın Çalışma Bakanımız. Sayın Bakana sormak gerekir. Sağlıklı bir beslenme için peynir ve ekmek yeterli olur mu diye? Kanser hastalığının salgın olduğu günümüzde bu amansız hastalığın nedeni yalnızca kimyasallar ve bazı bölgelerde bulunan radyasyon mu? Kanser hastalığının en büyük nedeni yetersiz beslenmedir. Onkoloji uzmanlarının hızlı zayıflama kansere davetiyedir sözlerini yabana atmamak gerekir. İstanbul Gaziosmanpaşa hastanesinde baypas ameliyatı olduğumda taburcu edilirken aldığım en ısrarlı uyarı SAKIN ZAYIFLAMAK İÇİN REJİM YAPMA olmuştu. Sağlığıma kavuşmak için beslenmeme büyük özen gösterdiğim halde bu günlerde kansızlığa karşı mücadele ediyorum. Ameliyatımdan önce yüz altı kilodan doksan üç kiloya düşmüştüm. Ameliyat sonrası doksan kiloya düşmek beni sevindirmedi. Aksine korkuttu. Demir içeren yiyeceklere ağırlık vererek kansızlığı yenmeye çalışıyorum. Kansızlığı yenemezsem, kansızlığın beni yeneceğini biliyorum. Eğer asgari ücretle geçinmeye mecbur olan biri olsaydım ne olurdu? Ne olacağı belli değil mi? Kanserden başka ne olabilirdi? Bir de sayın bakanın söylediğine bakalım. On yılda asgari ücret yüzde üç yüz artmış. On yıl önce BAĞ-KUR aylığım dört yüz liraydı. Bu günlerde yedi yüz kırk beş lira. Sayın bakanın hesabına göre bu günkü emekli aylığımın en az bin yedi yüz lira olması gerekirdi. Emekliler on yıldır sadaka gibi minik zamlar almaktadır. Emekliler en büyük zammı DSP Genel Başkanı Masum Türker sayesinde almıştı. Masum Türker o dönemde üç yüz lira civarında olan emekli aylıklarına istisnasız yüz lira zam yapılmasını sağlamıştı. Bu da zam oranının yüzde otuz üç olduğunun göstergesidir.
Özcan Nevres ozcan.nevres@gmail.com
www.ozcannevres.com
- Tükeniş - Haziran 24, 2016
- İnönü Krom Satmış - Haziran 24, 2016
- Konu Taksim Meydanı Olunca - Haziran 24, 2016