Nasıl Bir Ülkede Yaşıyoruz

Nasıl Bir Ülkede Yaşıyoruz
Bakanlıkça yapılan bir açıklamaya göre çevreyi kirleten eski otoların vergi düzenlemesiyle trafikten çekilmesi sağlanılacakmış. Sayın bakana sormak gerekir. Eksoz ölçümleri niye yapılıyor? Yağ yakarak doğayı kirleten otoların vizeleri yapılıyor mu? Elbet de yapılmıyor. Bu durumda eski arabaların doğayı kirlettiği kabul edile bilir mi? Üstelik o eski arabaları tamir eden on binlerce oto tamirhanesi var. Yeni arabalar ise yetkili servislerde tamir edilmektedir. Her tamirhane sahibi yetkili servis olamayacağına göre, o insanlar ne olacaktır? İşsizler ordusuna mı katılacaklar? Eğer bir araba gerektiği şekilde bakım görüyorsa, o arabanın yaşı ne olursa olsun hava kirliliğine neden olmaz. Kazaya uğrayıp parçalanan arabam tam on üç yaşındaydı ama bir gram dahi yağ eksiltmiyordu. Yani on üç yıllık bir hayli eski olan arabam çevre kirliliğine neden olmuyordu. Anlaşılacağı gibi amaç daha çok sıfır arabanın satılması ve bu sayede devlet kasasına daha çok vergi girmesinin sağlanmasıdır. Oto üretiminde olabildiğince dışa bağımlı olduğumuzdan ithalata daha çok döviz ödeyeceğimiz açıkça ortadadır.
Nasıl bir ülkede yaşadığımız anlaşılacak gibi değil. Seksen beş yaşındaki hastayı ameliyat eden doktor, hasta ölünce on yedi yaşındaki bir cani tarafından katledildi. Doktor bu hastanın ameliyatını ölüm riski yüksek diye yapmaya bilirdi. Ama o yapmış olduğu Hipokrat yemini gereği ameliyatı yapmıştı. Nereden bilirdi ki bu hastadan nemalanların olduğunu? Hastanın yakınları devletten hasta bakım parası alıyordu. Hasta ölünce haliyle bu yardım parası kesilecektir. Bunu hazmedemeyen on yedilik cani, doktoru bıçaklamakla kalmamış, doktora yardım etmek isteyenleri bıçağıyla tehdit ederek yaralının kan kaybından ölmesini sağlamıştır. Üzerinde durulması gereken on yedi yaşındaki, henüz çocuk yaştaki biri böyle planlı bir cinayeti nasıl işleyebiliyor. Onu bu konuda eğiten kim olabilir? O çocuğu kim azmettirdiyse mutlaka cezasını çekmelidir.
Gazetelerde ve televizyonlarda her gün kadına şiddet olaylarını izliyoruz. Bu olayların en acı yanı, bazı kadınlar eşi tarafından öldürüleceğini bildiği için devlete sığınmak istiyor ama ne yazık ki devlet onları koruyamıyor. Konu ile ilgili bakanlar ise havanda su dövmeyi sürdürüyor. Anlaşılması zor olan ise dayakçı kocaların savcılar tarafından dışarıdan yargılamak üzere serbest bırakılmaları. Bir insanı öldüresiye dövenler bile dışarıdan yargılanmak üzere serbest bırakılıyorsa, o dövülen insan nasıl bir ruhi çöküntüye uğradığını düşünmek bile istemiyorum. Yaşadığı sürece o olayı unutamayacaktır. Eğer bir gün fırsat bulursa mutlaka intikamını alacaktır. Hukuk onun cezasını vermiyorsa cezasını ben vereceğim diyecektir.
Bir tarafta işlediği suçun bedelini ödemeyenler, diğer tarafta ne ile suçlandığını dahi bilmeyen zanlı insanlar aylardır değil, yıllardır ceza evlerinde yatıyorlar.
Özcan Nevres

Özcan Nevres
Latest posts by Özcan Nevres (see all)
(Bugün 1, toplamda 92 kez ziyaret edildi.)

Özcan Nevres tarafından yayınlandı

15 Ağustos 1935 de Menemen’de doğdum. Esas mesleğim elektrik ve elektronik teknisyenliğidir. Gazeteciliğe 1958 yılında Ege’de yayınlanan Sabah Postası gazetesinde başladım. Hobilerim yazmak, okumak, tarihi eserler ve harabelerle ilgilenmektir.