Son günlerde Atatürk’e saldıranlar bununla yetinmeyip iğrençliklerini Kurtuluş Savaşımızın iki numaralı adamı, büyük kahraman ve askeri deha İsmet İnönü’ye yönlendirdiler. İsmet Paşaya çamur atanlar belli ki onun hakkında hiçbir şey okumamışlar ve hiçbir bilgiye sahip değiller.

Şu sözleri söyleyen kara cahil biri olsaydı üzerinde durmazdım. BİZANS DOSTU KAHPE İNÖNÜ. Bunu söyleyen Ege’nin mümtaz illerinden Balıkesir’in AKP listesinden meclise gönderdiği milletvekili Tülay Bapuşçu.

Şu cehalete bakar mısınız? Bizans bin dört yüz elli üç yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından tarihe gömülmüştür. Kurtuluş Savaşının iki numaralı kahramanı İsmet İnönü bin sekiz yüz seksen dörtte doğmuştur. Nasıl olur da bu kahramanımız Bizans’ın dostu olabiliyor.

Nedir bunların Kurtuluş Savaşını yapanlara olan kinleri? Anlamakta zorlanıyorum değil, düpedüz anlayamıyorum.

Kısaca İsmet İnönü’nün kimliğine bir göz atalım. Onun çok ünlü bir sözü vardır. Yollar çok, mıntıkalar çok. Kurtuluş savaşı başlamadan önce kurtuluşun ancak Mustafa Kemal ile gerçekleşeceğine inanan bazı önemli kişiler Üsküdar’da bir evde toplanmışlar. Uzun süre Mustafa Kemal’in Anadolu’ya nasıl gönderilmesi gerektiğini tartışmışlar ama bir türlü karar verememişiler.

İsmet Bey. (İsmet İnönü) masaya yumruğunu vurur ve o tarihi sözü söyler. Yollar çok, mıntıkalar çok.

Ne düşündüğünü sorarlar ama o kesinlikle sır vermez. O sırada İsmet Bey Askeri Erkan Dairesi başkanıdır. Mustafa Kemal’in üçüncü orduya tayin kararnamesini hazırlar. Kalabalık evrak arasında imzalaması için padişaha gönderir. Padişah fark etmediğinden Mustafa Kemal’in kararnamesini de imzalar.

Durum sonradan fark edildiğinde padişah durumu İngiliz’lere bildiri ve yakalanmasını ister.  O sırada Mustafa Kemal’in bindiği gemi Karadeniz’e açılmıştır. Gemi kaptanı olası bir tehlikeye karşı İngiliz’lerin umduğu gibi gemisini açıklardan değil sahile paralel bir şekilde yönlendirmişti. Olası bir tehlikeye karşı geminin filikası Mustafa kemal’i sahile çıkarmak için hazır tutuluyordu.

Gemi Samsun’a vardığında Samsun açıklarına gelen İngiliz savaş gemisi Samsun’u top ateşine tutmuştu. Samsunlular Mustafa Kemal için hazırlıklıydılar. Savaştan kalma bir topu orman içine yerleştirmişler. Bakımını yapmışlar ve ateşlemeye hazır duruma getirmişler. Bu topla atışlar başlayınca İngiliz savaş gemisi geri çekilmek zorunda kalmıştı.

İsmet Beyin yaptığı fark edildiğinden onu hemen daha az önemi olan bir göreve atamışlardı. Bu sırada İsmet Bey Anadolu’ya silah kaçırmayı yönetiyordu.

İsmet Beyin görevi bir daha değiştirilince Orgeneral Fevzi Çakmak İsmet Beye bir mesaj göndermişti. İsmet kaç. Yoksa seni halledecekler. İsmet Bey iki askerle çıktığı yolculukta İzmit’te konakladıkları evdeki iki kişiden şüphelenmişti.

Bu iki kiş evden çıkıp gittiklerinde askerler yetişip ikisini de öldürmüşlerdi. Yolculuk Eskişehir’e kadar gündüz konaklayıp gece yola devam olarak geçmişti. Eskişehir’de trene bindiklerinde Atatürk’e telgraf çekilerek durum bildirildiğinde Mustafa Kemal törenle karşılamıştı.

Savaş stratejisi hazırlanırken Genel Kurmay Başkanlığı Orgeneral Fevzi Çakmak’a önerilmişti ama o kabul etmemişti. Ben yaşlıyım. Bu görevi en iyi İsmet Bey yapar der. Bunun üzerine İsmet Bey generalliğe terfi ettirilir ve kendisine genelkurmay başkanlığı ve garp cephesi komutanlığı görevi verilir. İsmet Paşa dağılmış olan askerleri toplar. Dağınık haldeki çetelerin orduya katılmalarını sağlar.

Bilecik’e doğru hareket eden Yunan ordusunu İnönü boğazında tuzağa düşürür ve Yunan güçlerini ağır bir yenilgiye uğratır. Bunun üzerine Mustafa Kemal İsmet Paşaya bir telgraf çeker ve telgrafında siz yalnızca düşmanı yenmekle kalmamış, Türk milletinin makus ( kötü ) kaderini de yenmiş bulunuyorsunuz der. İsmet paşa İkinci İnönü savaşını da kazandığı zaferi Türk milletine armağan etmiştir. Kısaca utanmadan Bizans dostu dedikleri İsmet İnönü işte bu kahramanımızdır. Nur içinde yatsın.

Özcan Nevres
Latest posts by Özcan Nevres (see all)
(Bugün 1, toplamda 107 kez ziyaret edildi.)

Özcan Nevres tarafından yayınlandı

15 Ağustos 1935 de Menemen’de doğdum. Esas mesleğim elektrik ve elektronik teknisyenliğidir. Gazeteciliğe 1958 yılında Ege’de yayınlanan Sabah Postası gazetesinde başladım. Hobilerim yazmak, okumak, tarihi eserler ve harabelerle ilgilenmektir.