Onur Günümüz Yirmi Temmuz

Onur Günümüz Yirmi Temmuz
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümüyle Cumhurbaşkanı seçilen İsmet İnönü Cumhurbaşkanlığı sürecinde çok büyük şansızlıklar yaşadı. Daha koltuğuna ısınmadan Avrupa’nın ikinci dünya savaşına doğru gittiğini sezmişti. Olası bir savaşta halkın ve ordunun aç kalmaması için yiyecek stoku yapılması için görevlilere talimat vermişti. Bin dokuz yüz otuz dokuzda beklenen olmuştu. Almanya Polonya’yı işgal etmişti. Ardından da Fransa’yı işgal etti. Görünen bu savaşın tüm Avrupa’yı saracağıydı. İnönü olası bir Alman saldırısına karşı Trakya’nın tümünde koruganlar inşa ettirmeye başlamıştı. O yıllarda çimento sanayimiz yoktu. O muazzam koruganlar ithal çimentolarla inşa edilmişti. İsmet İnönü hesabını savaşın on yıl süreceği üzerine yapmıştı. Ortalığı kan gönüne çeviren savaşta tarafsız kalabilmek için çok yoğun çaba göstermişti. Savaşan ülkelere el altından gıda yardımı yaparak ülkesini savaşın dışında tutmaya çalışıyordu. Komşu Yunanistan’da halk açlıktan ölürken Türkiye iyi bir komşuluk örneği göstererek Yunanistan’a üç gemi yiyecek göndermişti. Çok yakınımıza gelen Alman orduları için Almanya’ya bir nota vermişti. Ordularınız ülkemizin sınırlarına kırk kilometreden fazla yaklaşırsa bunu savaş ilanı kabul ederim demişti. Nitekim Alman orduları hiçbir şekilde belirtilen mesafeyi aşmamıştı. Savaşan büyük ülkeler Türkiye’yi kendi saflarında savaşa sokabilmek için çok uğraşmışlarsa da bunu İsmet İnönü’ye kabul ettirememişlerdi. Bu savaş yıllarında yiyecek sıkıntısı yaşanmış olsa da ülkemizde açlık nedeniyle ölümler olmamıştı.
İkinci dünya savaşı belası tam sona ermişken ve ülkemiz rahat bir nefes almışken Rusya başımızın belası oldu. Bizden Kars ve Ardahan’ı istiyordu. İsmet İnönü’nün yanıtı çok sert olmuştu. GEL DE AL. Olası bir Türk Rus savaşına karşı tüm askeri güçlerimiz doğuya kaydırılmıştı. Neyse ki Rusya Türkiye’nin kararlılığı karşısında geri adım atmak zorunda kalmıştı. Rusya’nın geri adım atması tehlikeyi ortadan kaldırmamıştı. İkinci dünya savaşına girmediği için Türkiye çok yalnız kalmıştı. Bu yalnızlıktan kurtulmak için Türkiye NATO ya girmek için karar almıştı ve gereken başvuruyu yapmıştı. Tüm bu olaylar yaşanırken açlıktan kurtardığımız ve dost bildiğimiz Yunanistan Türkiye’ye karşı sinsi bir oyun oynuyordu. Megalo ideasının içinde Kıbrıs’a sahip olmak da vardı. Bu yüzden Kıbrıs’a aralıksız göçmen gönderiyordu. İktidara gelen teslimiyetçi Demokrat Parti nedense bu tehlikeyi görememişti. Aksine Kıbrıs’tan Türkiye’ye göçe göz yummuştu. Adada nüfus hızla Yunanistan lehine gelişiyordu. Girit’te oynanan oyunlar Kıbrıs’ta da oynanmaya başladığında zor da olsa Türkiye uyanmıştı. İktidar halkı sokağa dökerek Kıbrıs bizimdir sloganları attırmaya başlamıştı. Başarılı olamayınca da sloganı değiştirdiler ve bu defa meydanlarda ya taksim ya ölüm diye bağırtarak halkı galeyana getirdiler. Bu da tutmadı. Çaresiz Kıbrıs bizimdir demekten vazgeçtik. İngiltere Türkiye ve Yunanistan garantörlüğünde iki özerk devlet kurulmasını kabul ettik. Devletin başkanı Rum, başkan yardımcısı Türk olacaktı. Ve oldu da. Bu durum Rum’ları tatmin etmedi. Onlar Yunanistan ile bir bütün olmak istiyorlardı. Girit’te yaptıkları katliamların aynısını Kıbrıs’ta da yapmaya başladılar. Gelişen olaylar karşısında İnönü hükümeti Kıbrıs’a çıkma kararı aldıysa da ünlü Johnson mektubuyla bu kararından vazgeçmek zorunda kalmıştı. Savaş uçaklarımızın Rum mevzilerini bombalamasıyla yetinmiştik. Johnson mektubu bize acı bir gerçeği öğretmişti. Nato’ya ait silahlarla hiçbir şekilde savaşamazdık. Oysa Nato’ya girdiğimizde ordumuza ait silahlar Nato standartlarına uymuyor diye tamamen elden çıkarılmıştı. Ulusal Kahramanımız Bülent Ecevit iktidara geldiğinde Kıbrıs’ta savaş rüzgârları esiyordu. Bu nedenle olası bir savaşa hazırlıklı olmalıydık. Tersanelerimizde harıl, harıl çıkarma gemileri inşa edilirken hurdaya çıkarılmış denizaltı gemilerimiz de onarılarak savaşa hazır duruma getirilmişti. Samson’un Makarios’a karşı yaptığı darbeye karşı garantörlük hakkını kullanarak yirmi temmuzda Kıbrıs’a çıktık. Zafer Türk Milleti ile birlikte Kıbrıs Türklerinindi. Özgür Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin Yirmi, temmuz zaferi kutlu olsun.
Özcan Nevres

Özcan Nevres
Latest posts by Özcan Nevres (see all)
(Bugün 1, toplamda 70 kez ziyaret edildi.)

Özcan Nevres tarafından yayınlandı

15 Ağustos 1935 de Menemen’de doğdum. Esas mesleğim elektrik ve elektronik teknisyenliğidir. Gazeteciliğe 1958 yılında Ege’de yayınlanan Sabah Postası gazetesinde başladım. Hobilerim yazmak, okumak, tarihi eserler ve harabelerle ilgilenmektir.