Güzeller güzeli, geleceğine güvenle bakan ve kendisine sağlam bir gelecek kazanmak için üniversite eğitimini başarı ile sürdüren Özgecan adlı kızımız insan kılıklı üç yaratık tarafından katledildi. Kaçınılmaz sonun gereği bugün toprağa verildi.

Bizde adettir. Ölenin arkasından kötü şeyler söylenmez. Aksine iyi sözlerle anılır. Son yolculuğa uğurlanırken hoca sorar. Merhumu nasıl biliyorsunuz diye. Sorduğunda son yolculuğa uğurlamak için orada bulunanlar hep bir ağızdan iyi biliriz derler. Oysa henüz daha yirmi yaşında olan Özgecan’ın öldürülmesiyle kötü kalpli kimi insansılar açtılar ağızlarını, yumdular gözlerini, ver yansın etmeye başladılar.

Neymiş efendim kadınlar kısa etekle geziyorlar da o yüzden erkekleri tahrik ediyorlar ve tecavüze teşvik ediliyorlar. Mini etekli bir sanatkarımızla kısa bir evlilik yapan, cehaletine rağmen her konuda ahkam kesen Nihat Doğan bakınız ne diyor? Mini etek giyiyorsan tacize uğradığında bağırmayacaksın.

Sormak gerekir. Sen mini etekli eşinle tacize uğradığında öyle mi yapıyordun? Akit ve Yeni Şafak gazetelerinin köşe yazarları da benzer şeyler söylüyorlar. Kısa etek giyen kızlarımıza ve kadınlarımıza kinlerini kusuyorlar. Kısa etek giyenlere kin kusanlar bir de evden kaçan kızlarla ilgili programlara baksınlar. Neredeyse tamamı türbanlı ailelerin çocukları değiller mi?

Değerli okuyucularım sapıklara, tecavüzcülere bir göz atalım. Mamak Muhabere Okulundaki sekiz aylık telsiz teknisyenliği kursumuz tamamlandıktan sonra atmış kursiyer üç orduya paylaştırılmıştık. Beni Birinci Ordu muhabere bölüğüne vermişlerdi. Yüz elliden fazla mevcudu olan bölüğümüzde her zaman ancak kırk elli mevcut olurdu.

Bir çavuş, bir onbaşı ve bir de erden oluşan timler orduya bağlı birliklerin muhabere merkezlerindeki üçüncü kademe tamirhanelerine görevli olarak gönderilirdi. Her giden tim en az gönderildiği yerde bir hafta kalırdı. Bu yüzden sürekli personel eksikliği yaşanılırdı. Bu yüzden de çok sık nöbetçi çavuş görevi tutmak zorunda kalırdık.

Böyle bir günde aklıma benzinlik nöbetçisi geldi. Hava oldukça soğuktu. O soğukta iki saat nöbet çok uzundu. Nöbetçi uyur kalırsa ölebilirdi. Nöbet yerine gittiğimde nöbetçinin inlediğini duydum. Grip yüzünden ayakta duracak hali kalmamıştı. Nöbeti ben aldım ve onu bölüğe gönderdim.

Az sonra beyaz bir köpek geldi. Bir takım sesler çıkararak bacaklarıma sürtünmeye çalışıyordu. İçimi bir korku sardı. Zira çocukluğumuz cin, peri ve şeytan masalları dinlemekle geçmişti. Sonunda ister cin, ister şeytan ol diyerek köpeğe sert bir tekme vurdum. Köpek uluyarak kaçtı.

Ertesi gün bölüğümüzün kâtibine anlattığımda güldü. Sen bazı sapıkların gönüllü olarak benzinlik nöbeti tutmak istemelerinin nedeninin o köpek olduğunu bilmiyor muydun? Peki, o köpeğe tecavüz edenler köpek mini etekli olduğu için mi tecavüz ediyorlardı?

Doğma büyüme Menemenliyim. Menemen’de yaşanan iki iğrenç olayı yaşamım boyunca unutmadım. On bir yaşındaki bir çocuğun cesedi Menemen’in atık sularının döküldüğü, halkımızın pis kanal dedikleri kanalın içinde bulunmuştu. Bir süre sonra dört yaşında bir çocuk kaybolmuştu. Onun da ölüsünü pis kanalda bulmuşlardı. İkisine de ölmeden önce tecavüz edilmişti. Peki, bu çocuklar da mini etekli miydiler?

Hiç kimse eşeğe, tavuğa, keçiye, kadınlara ve çocuklara tecavüz eden sapıkları ne mini etekle ne de başka şeylerle mazur gösteremezler. Gösterilmemelidir. Ölümlü, ölümsüz tüm sapıklıkları lanetlemeliyiz ve sapıkların en ağır şekilde cezalandırılmalarını sağlamak için el birliğiyle çalışmalıyız. Yöneticileri uyarmalıyız. Eğitim aileden başlar. Bu yüzden aileler çocuklarını çok iyi bir şekilde eğitmeleri, kollamaları ve yönlendirmeleri gerekir.

Özcan Nevres
Latest posts by Özcan Nevres (see all)
(Bugün 2, toplamda 63 kez ziyaret edildi.)

Özcan Nevres tarafından yayınlandı

15 Ağustos 1935 de Menemen’de doğdum. Esas mesleğim elektrik ve elektronik teknisyenliğidir. Gazeteciliğe 1958 yılında Ege’de yayınlanan Sabah Postası gazetesinde başladım. Hobilerim yazmak, okumak, tarihi eserler ve harabelerle ilgilenmektir.