Yazdıklarından bilgili bir kişi olduğu belli olan biri, üçüncü hava limanının İstanbul üzerinde oluşacak olan kötü etkileri dile getirmiş. Üstelik seçilen yerde yapılacak olan hava alanında sert esen kuzey rüzgârları yüzünden en az yüz yirmi gün bu hava alanında iniş ve kalkış yapılamayacağını yazıyor.

Uçakların eksozlarından çıkan gazın kansorejen olduğunu bu yüzden İstanbul halkını çok olumsuz olacağını belirtiyor. Bu yazdıklarına karşı doğru dürüst yazmayı bile beceremeyen bazı kişiler bunları yazan kişiye hakaretler yağdırıyorlar. Bu kişiler konu hava alanıyken köprülerden Marmaray ‘dan da söz ediyorlar.

Geçmişte siz bunlara da karşı çıkıyordunuz diyorlar. Zira onlar Recep Tayyip Erdoğan ne yaparsa mutlaka doğru yapar diyorlar. Onun eleştirilmesine bile tahammülleri yok. Oysa bu hava alanları için söylenecek o kadar çok şey var ki. Öncelikle bir yatırım yapılacağında yapılacak olan yatırımın getirisi ve götürüsü çok iyi hesaplanmalıdır. Allahım sen rast getir kafasıyla yatırım yapılmaz.

Şimdi bu güne kadar yapılmış olan hava alanlarının tümüne bir göz atalım. Önce Yeşilköy hava alanından başlayalım. Tüm dünyada göbekli marulun adı Yedikule maruludur. Bu marul şimdi Yeşilköy hava alanı olan arazilerde yetiştiriliyordu.

Çiğli hava alanı dünyanın en uzun lifli pamuğunun yetiştirildiği alandı. Üstelik dekar başına en çok pamuk o alandan alınıyordu. Dekar başına en az altı yüz kilo ürün alınıyordu. Hava alanı yapılan bu alanın karşısında CHP nin hava alanı yapılması için kamulaştırdığı on beş bin dekar tarıma elverişsiz bir arazi vardı. Demokrat partinin bazı ileri gelenleri kendi arazilerinin yüksek bir değerle istimlâk edilmesi için bu arazinin hava alanı yapılmasına elverişsiz, dayanaksız bir arazi olduğunu yetkililere kabul ettirdiler. Hava alanı o verimsiz araziye inşa edileceğine en verimli arazinin üzerine kuruldu.

Cumaovası hava alanı, dünyanın en kaliteli tütününün yetiştirildiği Gavurköy’ün arazisi üzerine inşa edilip tütüncülüğümüz katledildi. Gavurköy adının unutulmasını sağlamak için olsa gerek adı değiştirilerek Cumaovası oldu. O hava alanı yüzünden binlerce dönüm verimli arazi tarımın dışında kaldı.

Akhisar hava alanı dünyanın en kaliteli tütününün yetiştirildiği bir yerdi. Üstelik zeytincilik de çok gelişmiştir.

Akhisar tütününü Almanlar çok beğenirlermiş. Bir Alman tütün tüccarı bir Akhisarlıya iki şişe verir ve birine Akhisar’ın suyundan diğerine de toprağından koyup bana getir der. Köylü üç şişe ile geri döner. Alman sorar neden üç şişe diye? Köylü hadi Akhisar’ın suyuna, ve toprağına benzer olanlarını yaptınız. Havasını ne yapacaksınız? Üçüncü şişede de Akhisar’ın havası var demiş. Doğa öyle önemli değerler yaratmıştır ki taklit edilemez.

Minibüsle Muğla’dan Yatağan’a giderken minibüsteki üç genç hararetle Muğla hava alanının nereye yapılacağını tartışıyorlardı. Biri Milas, biri Düzen, diğeri de Dalaman’da inşa edilecek diyorlardı. Arkadaşlar ben Muğlalı değilim. Muğla’yı sizin kadar iyi bilemem. Siz bana Muğla’nın en verimli arazisinin nerede olduğunu söylerseniz ben size hava alanının nerede inşa edileceğini söylerim dedim.

Üçü birden Dalama dediler. İşte hava alanı orada kurulacak dedim. Nitekim öyle oldu. Oysa Dalaman ovası da yoğun pamuk tarımı yapılan oldukça verimli bir ovaydı. Oysa Düzen dedikleri yer en az kırk bin dönümlük tarıma elverişsiz bir alandı. Türkiye’nin gelişmesini istemeyen yabancı ülkeler eğer hava alanını Düzen’e yaparsanız biz o alanı uçaklarımızı kullandırmayız demişler ve bu yüzden de hava limanı Dalaman’da inşa edilmiştir. Hem de birçok olumsuzluklara rağmen.

Gelelim üçüncü ve dünyanın en büyük hava limanına. Bildiğim kadarıyla yabancı şirketler üçüncü hava limanı yapılacak alanı beğenmiyorlar. O alanı kullanmak yalnızca Türk uçaklarına kalırsa hiç şaşmam. Üstelik bu hava limanını yap işlet modeli ile inşa edecek olan firmalara çok yüksek sayıda yolcu garantisi verilmiş. Eğer yolcu sayısı taahhüt edilen sayıya ulaşmazsa devlet eksik kalan yolculuk parasını devletin kasasından ödeyecek.

Bakalım bu yazdıklarıma AKP yandaşları ne diyecekler?

Özcan Nevres
Latest posts by Özcan Nevres (see all)
(Bugün 1, toplamda 115 kez ziyaret edildi.)

Özcan Nevres tarafından yayınlandı

15 Ağustos 1935 de Menemen’de doğdum. Esas mesleğim elektrik ve elektronik teknisyenliğidir. Gazeteciliğe 1958 yılında Ege’de yayınlanan Sabah Postası gazetesinde başladım. Hobilerim yazmak, okumak, tarihi eserler ve harabelerle ilgilenmektir.