Palasını, Sopasını Alan Çıksın Sokağa

Palasını, Sopasını Alan Çıksın Sokağa
Değerli okuyucularım, kimsenin aklına böyle şey olur mu diye bir soru gelmesin. Eğer birileri elinde satırla etrafa dehşet saçıyorsa, utanmadan, sıkılmadan bir kızın kıçına tekme vuruyorsa ve bu kişi buna rağmen tutuklanıp ceza evine konulmuyorsa o ülkede eli satırlı ve sopalı kişilerle sıkça rastlamak kaçınılmaz olur. Televizyonda eli satırlı kişiyi gördükçe kanım donuyor. Ne yazık ki insanlarımız sürü psikolojisinden halen kurtulamamışlar. Eğer kurtulmuş olsalardı o eli satırlılar ve sopalılar o hareketleri yapamazlardı. Bu olayın daha bir başka yüzü de var. Farz edelim ki satırlı saldırıya uğrayan ve kıçına tekme yiyen kız bir kalp hastası olsaydı ve oracıkta yığılıp ölseydi, bunun hesabını nasıl vereceklerdi.
Henüz otuzlu yaşlara girmemiştim. Bergama’da bir sünnet düğününe davet edilmiştim. Sünnet olacak olan çocuk Bergama PTT sinde santral memuru olan bir bayanın kardeşiydi. Düğünde evin bahçesine yerleştirilmiş masalarda içkiler içiliyordu. İçki kullanmadığım için PTT de çalışan Kadir Beyle arka tarafta oturuyorduk. Düğün sahibi emekli polis olduğundan davetlilerde polisler ağırlıktaydı. Polislerden biri bana aşina gelmişti. Bu polis bir ara masadan kalkıp yanımızdan geçip gitti. Dönüşünde yanılmıyorsam sizi ben tanıyorum. Siz İstanbul’da, Erenköy’de Sümer Kooperatif evlerinde çalışmıştınız değil mi diye sordum? Nereden biliyorsun diye sorduğunda ben de aynı yerde elektrik tesisatlarının yapımında usta başıydım dediğimde vayyyy Özcan kardeşim az daha seni tanıyamayacaktım. Gel seni komiserimle tanıştırayım dedi. Ne bilirdim başıma neler geleceğini? Beni komiseriyle tanıştırdıktan sonra yer gösterip otur, hep beraber içelim dedi. İçki kullanmadığımı söylediğimde içeceksin ulan dedi ve ana avrat küfür etti. Mehmet, sen sarhoşsun. Ağzından çıkanı kulağın duymuyor. Ama ben sarhoş değilim. Haddini bil. Bilmezsen öğretirim dedim ve kalkıp eski yerime gidip oturdum. Bir de ne göreyim? Eski arkadaşım Mehmet beylik tabancasını çekmiş ağız dolusu küfürlerle üzerime geliyor. Üstüne atılıp elinden tabancasını aldım. Arkasından gelen komisere bu silahı savcılığa teslim edersem canınız çok yanar. Bunu size vereyim. Tekrar bu arkadaşa vermemeniz kaydıyla dedim. Komiser tamam deyince silahı verdim. Ortalık çok kötü karışmıştı. Evin içindeki kadınlar kızlar öldürüleceğim diye korkmuşlar feryat ediyorlar. Ev sahibine bir taksi çağırıp Menemen’e döneyim dediğimde düğün sahibi olmaz öyle şey dedi. Ben konuklarımı korumaktan aciz değilim dedi. Gecenin üçünden sonra gösterilen odaya arkadaşım Kadir Bey ile yattık ama uyku tutmuyor. Sabahı zor ettik. Gün aydınlanır aydınlanmaz evden çıkıp çorbacıya gittik. Çorbacıdan sonra PTT binasının önünde oturup beni Menemen’e götürecek araç beklemeye başladık. Bir de ne göreyim? Polis Mehmet adeta koşarak yanımıza geliyor. Yanımıza geldiğinde dün gece bana ne yaptınız ulan? Yürüyün karakola dedi. Cebimden bir avuç mermi kovanı çıkarıp gösterdim. Bunlar senin ve arkadaşlarının silahlarından çıkan kovanlar. Ben gazeteciyim. Senin başına bela olurum. Başının ağrımasını istemiyorsan uza da boyunu göreyim dedim. Bu arada Kadir Bey heyecanlandığından su içme gereği duymuş. Su içmek için restorana girince eski arkadaşım Emniyet Amirine telefon edeceğinden korkan polis koşarak uzaklaştı. Her şerden bir hayır doğar derler. Meğer Bergama’da büyük bir asayiş sorunu varmış. Bergama Emniyet Müdürü halkın şikâyeti üzerine iki defa başka yere tayin edildiği halde sırtını dayadığı parti sayesinde tekrar geri dönmüş. Ertesi gün İzmir’e gidip CHP İl Başkanlığında İzmir Milletvekili Mustafa Uyar ile buluştum. Mermi kovanlarını verdim. Hemen o gün yaptığı bir basın toplantısında Bergama’daki asayiş bozukluğunu dile getirdi ve kanıt olarak da kendisine verdiğim mermi kovanlarını gösterdi. Kısa bir süre sonra emniyet müdürü bir daha geri dönmemek üzere başka bir yere atandı.
Bergama’da silahlı bir saldırıya uğramıştım. İnanın satırla kovalanıp kıçı tekmelenen kıza üzüldüğüm kadar üzülmemiştim. Sonuçta bu saldırganın saldırıp kıçını tekmelediği bir bayandı. Bir erkek nasıl olur da bir kadının üzerine satırla yürüyüp kıçını tekmeleyecek kadar basitleşebilir. Bir de mahkemece serbest bırakılması yok mu? Öfkeden koca bir geceyi uykusuz geçirdim. Satırlı saldırgan için Başsavcı tutuklanması için yargıya başvuruda bulunmuş. İnşallah tutuklanır da az da olsa yüreğimize su serpilir.
Özcan Nevres ozcan.nevres@gmail.com

Özcan Nevres
Latest posts by Özcan Nevres (see all)
(Bugün 1, toplamda 55 kez ziyaret edildi.)

Özcan Nevres tarafından yayınlandı

15 Ağustos 1935 de Menemen’de doğdum. Esas mesleğim elektrik ve elektronik teknisyenliğidir. Gazeteciliğe 1958 yılında Ege’de yayınlanan Sabah Postası gazetesinde başladım. Hobilerim yazmak, okumak, tarihi eserler ve harabelerle ilgilenmektir.