Saman Ve Ekmek

Saman Ve Ekmek
Saman fiyatının artmış olması hayvancıları isyan ettirdi. Birçok hayvan sahibi artan yem fiyatlarını karşılayamadığı için hayvanlarını kesime gönderdi. Üstelik kasaplara satılan hayvanların satış bedeli maliyetinin çok altındadır. Önce samanın ne olduğunu bilmeyenler için açıklayayım. Ekin biçme ve harman dövme makineleri yok iken ekinler kosa ile biçilirdi. Kosacılık deneyim isteyen bir iştir. Biçilen ekin saplarının yere düzgün bir şekilde yatırılması gerekir. Hava durumuna göre biçilen ekinler yerde birkaç gün yattıktan sonra ağaçtan yapılma çatal ve çengel ile toplanıp harman yerine taşınır. Üç dört at sıcağın en yoğun olduğu saatlerde düvensiz olarak harmana koşulurlar. Saplar iyice ezildikten sonra tek veya iki at düvene koşulur. Buğday veya arpa tanelerinin saplarından ayrılması, sapların da parçalanıp saman haline gelmesi sağlanır. Harman dövme harmanın büyüklüğüne göre günlerce sürebilir. Harmanın sıcağın en yoğun olduğu saatlerde dövülmesi zorunludur. Zira serinde dövülen harmanda ne saplar parçalanır ve ne de taneler başaklardan ayrılır. Harman dövüldükten sonra savurma süreci başlar. Savurma işi rüzgârın himmetine kalmıştır. Rüzgâr estiğinde ezilen saplar yabalarla savrulmaya başlanır. Taneler en öne, kalın kalmış saplar tanelerin hemen yanı başına düşerler. Hayvanlara yem olarak verilecek olanlar da iri samanların biraz ötesine düşerler. Hayvanların yemeyeceği toz haline gelmiş olanlar ise bir hayli uzağa giderler. Genelde iri samanlar ile toz hale gelmiş olanlar tarlada kalır. Samanlar hararlara, taneler de çuvallara doldurulup kaldırılır. Böylece ekin hasatı sona ermiş olur. Peki, bu hayvan yemi olarak kullanılan samanların özellikleri nedir? Besleyici mi? Hayır. Saman hayvanları beslemez. Yalnızca tok tutar. Özellikle süt hayvanı besiciliğinde hiçbir değeri yoktur ama çaresizlik yüzünden hayvanlara yem olarak verilir. Bizim de traktör ile tarıma başlamadan önce dört atımız olurdu. Biri rahvan olduğu için yalnızca binek atı olarak kullanılırdı. Diğerleri ise çifte ve arabaya koşulurlardı. Atların seyrek de olsa zaman, zaman yemlerini ben verirdim. Bir gün ahıra babamla gittim. Atların dördü de kişneyerek benden yem istemeye başladılar. Babam, hayret bir şey, bunları her zaman ben yemlediğim halde senin yemlemeni istiyorlar dediğinde, gerçi yemlemede aramızda pek fark yok dedim. Sen bir bandırma saman ve bir kapak arpa veriyorsun. Ben de bir kapak saman bir bandırma da yem veriyorum dediğimde, babam yemlerin neden bu kadar çabuk bittiği şimdi anlaşıldı dedi ve bir daha beni atlara yem vermeye göndermedi.
Zamanımızda saman elde etmek eskisi kadar zor değil. Biçerdöverlerle tarlaya girilir. Rüzgâr bekleme gibi bir sorun olmadığından ekin hasatı kısa bir sürede tamamlanır. Bu sistemde saman zayiatı çok olur. Sapların büyük bölümü tarlalarda kalır. Peki, besi değeri olmayan saman için pahalı diye niye kıyamet koparılıyor? Hayvancılar ağlaşmasınlar da ne yapsınlar? Eskiden şeker fabrikalarımız çalışıp ithalata gerek bırakmadan şeker pancarından şeker imal ederlerdi. Şekeri alınmış pancarların posasından da küspe yapılırdı. Küspe süt ve besi hayvanları için en ucuz ve en besleyici yemdir. Şeker fabrikaları özelleştirildikten sonra birçoğu kapatıldı. Fabrika alanları betonlaşmaya kurban edildi.
Gelelim madalyonun diğer yüzüne. Eskiden tarım ürünleri ihraç eden bir ülkeydik. Günümüzde ise ithal eden ülke olduk. Peki, bu neden böyle oldu? Bir tek nedeni var. Oy deposu olarak gördükleri insanlara ucuz ekmek yedirme politikaları neden olmuştur. Dar gelirlilerin temel gıdası ekmek diye buğday ve arpa üreticilerini kimsenin açlığa mahkûm etmeye hakkı yoktur. Buğday ve arpa üreticileri ile anket yapsınlar. Bakalım bir teki bile halinden memnun mu? Çiftçiler tahıl ekiminden sürekli zarar ettiklerinden borçlanmaktansa tarlalarını boş bırakmayı yeğliyorlar. Tarlalar da boş kalınca ülke genelinde buğday ve saman açığı oluşuyor. Ucuz ekmek politikası yüzünden her yıl tonlarca ekmek çöpe atılıyor.
Ekmek fiyatları belirlenirken buğday üreticilerinin de durumları göz ardı edilmemelidir. Tarım en ağır iş koludur. Bu nedenle emeklerinin karşılığını mutlaka almalıdırlar. Alamazlarsa dışa bağımlılığımız çok daha fazla artar.
Özcan Nevres

Özcan Nevres
Latest posts by Özcan Nevres (see all)
(Bugün 1, toplamda 137 kez ziyaret edildi.)

Özcan Nevres tarafından yayınlandı

15 Ağustos 1935 de Menemen’de doğdum. Esas mesleğim elektrik ve elektronik teknisyenliğidir. Gazeteciliğe 1958 yılında Ege’de yayınlanan Sabah Postası gazetesinde başladım. Hobilerim yazmak, okumak, tarihi eserler ve harabelerle ilgilenmektir.