Saygın Ve Saygılı Bir Adam

Saygın Ve Saygılı Bir Adam
Adam gibi adam sözü sanki Rahmetli Bülent Ecevit için söylenmiştir. Onu yakından tanıyanlar bırakınız yetişkin bir insanı, küçücük bir çocuğa dahi çok saygılı davrandığını bilir. Bülent Ecevit’in Karaoğlan adıyla zirvede olduğu günlerde yurt içi gezilerinden biri Muğla’ya idi. Deniz yolu ile Fethiye’ye gelecek ve oradan da Muğla’ya geçecekti. Biri bir buçuk yaşında diğeri altı aylık olan çocuklarımızı yanımıza alıp karşılamaya çıktık. Dalaman’ı geçtikten sonraki dağ yolunda ilerlerken öncülerle karşılaştık. Arabamı uygun bir yere çekerek inip beklemeye başladık. Çocuklarımızın ikisinin de elinde birer bayrak, yol kenarında bekliyoruz. Bülent Ecevit’in otobüsü önümüze yaklaştığında Ecevit çocuklarımızı gördü. Oturduğu yerden adeta fırlayarak cama geldi ve bizi coşkuyla selamladı.
Bir gün meclis koridorunda Muğla senatörü Avukat Fevzi Özer ile buluşacaktık. Sayın Özer’i beklerken koridorun ucunda Sayın Ecevit göründü. Sırtında bir türlü eskitemediği lacivert elbisesi vardı. Önüne çıkan herkese saygılarını sunuyordu. Ecevit isim olarak beni çok iyi tanımasına rağmen hiçbir zaman karşılıklı, yüz yüze konuşmak kısmet olmamıştı. Yanımdan geçerken bana da saygılar sundu. Bir an ben Özcan Nevres’im demek geçti içimden ama demedim. İşlerinin yoğun olduğunu bildiğim için oyalamak istemedim. Sayın Ecevit’in beni ismen nereden tanıdığına gelince; ben Ulus gazetesinin Muğla temsilcisi ve köşe yazarıyken o da Ulus gazetesinin CHP adına sahibi ve genel yönetmeniydi. Daha sonra bu görev Şeref Bakşık’a verilmişti. Anlattıklarım Ecevit’in tüm insanlara karşı ne kadar saygılı olduğunu göstermektedir.
Sayın Başbakan belli ki Sayın Bülent Ecevit’i bırakınız yakından tanımayı, hiç tanımamış. Eğer tanımış olsaydı, Ecevit’in Amerika Birleşik Devletleri Başkanının karşısındaki duruşunun eziklikten değil, herkese karşı olan saygısından olduğunu bilirdi. O Ecevit ki Kıbrıs ve haşhaş ekimi konusunda kimsenin gösteremeyeceği bir cesaretle Amerika’ya rest çekmişti. Amerika Ecevit’e Kıbrıs’a sakın çıkmaya kalkışma. Altıncı filoyu karşında bulursun demişti. Ecevit de ateş ederek mi sorusuna hayır karşılığını aldığında biz de aralarından geçeriz demişti ve Kıbrıs çıkarmasını başlatmıştı. Ecevit bu harekâtı başlatmakla çok büyük bir sorumluluk aldığını biliyordu. Bu nedenle en az iki gün uykusuz kalarak çok iyi konuştuğu İngilizcesiyle tüm dünyaya harekâtın haklılığını duyurmuştu. Aşırı stres ve uykusuzluk sonucunda yüzünde tik oluşmuştu.
Kıbrıs’ta Rumlar Türk kanı dökmeyi sürdürürken askeri deha İsmet İnönü Kıbrıs’a müdahale etmek istediğinde Amerika’yı karşısında bulmuştu. Amerika benim verdiğim silahlarla savaş yapamazsın demişti. Türkiye NATO ya girdiğinde yaptığı sözleşmede askerin kullanacağı silahların NATO standartlarına uygun olacağını kabul ettiğinden eski silahlar o günlerdeki deyimle Kayseri’de düdüklü tencere olmuştu. Bu olay sonrasında Ege ordusu kurulmuştu. Nato ya ait silahlar kullanılamayacağı için Kıbrıs’a çıkarma yapılamamış, havadan bombardımanla Rumlara gözdağı vermekle yetinilmişti. Kıbrıs’taki kanlı olaylara karşı Süleyman Demirel’de birkaç kez gözdağı vermekle yetinmişti.
Bülent Ecevit Amerika’nın yeni bir karşı koymasını önlemek için, başta çıkarma gemileri olmak üzere Kıbrıs savaşında kullanılan silahların tümünü ülkemizde imal ettirmişti. Zaferin faturası Bülent Ecevit hükümetine çok ağır çıkarılmıştı. Amerikan ambargosu yüzünden çok uzun bir süre yokluklarla boğuşmuştu. Tüm bu olumsuzluklara rağmen Ecevit hiçbir kimsenin karşısında eğilmemiş, ayağı dibinde oturmamıştır. Kendisini saygı ve rahmetle anıyorum.
Özcan Nevres
www.ozcannevres.com

Özcan Nevres
Latest posts by Özcan Nevres (see all)
(Bugün 1, toplamda 335 kez ziyaret edildi.)

Özcan Nevres tarafından yayınlandı

15 Ağustos 1935 de Menemen’de doğdum. Esas mesleğim elektrik ve elektronik teknisyenliğidir. Gazeteciliğe 1958 yılında Ege’de yayınlanan Sabah Postası gazetesinde başladım. Hobilerim yazmak, okumak, tarihi eserler ve harabelerle ilgilenmektir.