Silivri Gündemindeki Dev Ekranlar

Silivri Gündemindeki Dev Ekranlar
Dilimizde uygun olmayan bir iş yapıldığında dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı derler. Tam da İstanbul büyük şehir belediyesinin üç beş kuruşluk çıkar beklentisiyle küçücük meydanlara koydurduğu dev ekranlar için cuk oturmuş bir söz. Peki, bu şehrin görüntüsünü kirleten dev ekranların getirisi ne olacak? İSPARK’ın ki gibi mi Olacak? Gerçi İspark’ın zarar ediyor olması akıl alacak bir durum değil ama her ne hikmetse zarar ediyormuş. Oysa malzeme girdisi olmayan hiçbir yatırımın zarar etmemesi gerekir. Yıllar önce Menemen’e bağlı olan Tuzla işletmesine CHP yöneticileri olarak gitmiştik. Tesisin müdürü bizimle çok ilgilenmişti. Bakınız demişti. Burada tuz havuzları var. Savakları açıp havuzları dolduruyoruz. Dolumdan sonra savakları kapatıp suyun buharlaşmasını bekliyoruz. Su buharlaştıktan sonra kepçelerle tuzu alıp görmüş olduğunuz tuz harmanları oluşturuyoruz. Şimdi size bir soru? Bu tesis zarar eder mi? Hepimiz donup kalmıştık. Akla ve mantığa göre zarar etmesi olası değildi. Ağız birliği ile hayır edemez dedik. Müdür, maalesef masrafsız üretim yapan bu tesis siyasetçiler yüzünden zarar ediyor. Zira bu tesiste çalıştırmakta olduğumuz işçi sayısı gerekenden en az on misli fazla. Bu yüzden tesis her yıl zarar ediyor demişti. O tesisi örnek alırsak İspark’ın neden zarar ettiğini kolayca anlarız.
Atalarımızın çok geçerli olan bir sözü vardır. Çatal kazık toprağa batmaz diye. Büyükşehir belediyelerinin beceriksizlikleri her zaman ilçe belediyelerinin üzerine yıkılır. Bir de buna halkın bilinçsizliğini eklersek yönetimdeki çatal kazığı çok iyi anlarız. İstanbul’da su ve kanalizasyon işleri ile meydanlar ve ana caddeler Büyükşehir belediyesinin sorumluluğundadır ama bunu halka anlatamazsınız. Silivri’nin tadını kaçıran Boğluca deresi için de bu kural geçerlidir. Derenin kirlenmemesi için dereye akan kanalizasyonların sularının arıtma tesisine gönderilip arıtılması gerekir ama arıtma tesisi yok ki nasıl arıtılsın? Büyükşehir belediyesi gurur duyduğu afişler astırmış en göze batan yerler. Diyor ki; İstanbul’un atık sularının yüzde doksan sekizini arıttık. Peki, kalan o yüzde iki Silivri’nin atık suları mı? Hani bu dere temizlenecek ve pırıl, pırıl sularında gondollarla gezilecekti? Atalarımızın böyle konular için söylemiş oldukları çok güzel bir söz vardır. Ayranı yok içmeye, tahtırevan ile gider şey etmeye. Her işimiz bitti. Sıra geldi gondollar ile gezmeye. Oysa Boğluca deresi için yapılacak o kadar çok iş var ki. Bunların bir an önce çözümlenmesi gerekir. Derenin iki kenarı üzerinde halen yıkılamamış binalar var. Derenin karşısına geçilmesi için yapılan köprüyü kullanmak zorunda kalan sürücüler, özellikle minibüs sürücüleri köprü bağlantısı olan sokağın darlığı yüzünden çok sıkıntı çekmektedirler. Boğluca deresi üzerindeki trafiğin rahatlaması için ikinci bir köprüye gereksinim vardır. Kentin iki yakası arasındaki ulaşımın rahatlatılması için bu ikinci köprüye çok acil olarak gereksinim vardır. Henüz yaz trafiği başlamamış olduğu halde köprü giriş ve çıkışlarında çok sıkıntı yaşanmaktadır. Yaz trafiği başladığında bu sıkıntı katlanarak artacaktır.
Boğluca deresindeki ağır ve dayanılmaz kokunun giderilmesi için dere yatağının mutlaka temizlenmesi gerekir. Zira hava tam olarak ısınmadığı halde koku dayanılamayacak kadar nefes aldırmayacak bir durumda. Hele derenin üzerindeki köprüden geçmek zorunda olanlar astım hastası iseler vay onların haline.
Mailce grubundan aldığım bir mailde Eskişehir’in tanıtım videosu var. Videoyu defalarca imrenerek izledim. Ta Demokrat Parti döneminden kalma bir hikâyecik var. Erzurum’da milletvekili adayı coşmuş, Erzurum’a neler yapacağını anlatıyor. Öyle coşmuş ki denizi olmayan Erzurum’a liman yapacağını söylüyor. Biri iyi ama Erzurum’da deniz yok ki dediğinde aday Erzurum’a deniz de getireceğiz diyor. Eskişehir’in videosunu izlerken aklıma bu hikâyecik geldi. Eskişehir’de de deniz yok ama dünyaya örnek olmuş başarılı belediyesi Porsuk çayı üzerine denizi aratmayan tesisler kurmuş. Gondollar değil, gemicikler yüzüyor. Darısı Silivri’nin başına demekten başka elden ne gelir?
Özcan Nevres ozcan.nevres@gmail.com

Özcan Nevres
Latest posts by Özcan Nevres (see all)
(Bugün 1, toplamda 43 kez ziyaret edildi.)

Özcan Nevres tarafından yayınlandı

15 Ağustos 1935 de Menemen’de doğdum. Esas mesleğim elektrik ve elektronik teknisyenliğidir. Gazeteciliğe 1958 yılında Ege’de yayınlanan Sabah Postası gazetesinde başladım. Hobilerim yazmak, okumak, tarihi eserler ve harabelerle ilgilenmektir.