Tarımda Kader Olur mu

Tarımda Kader Olur mu

Hukukçu olup da hukuğu en çok hicveden yazar Pitigirli’dir (Pötigörl) Bakınız o kaderi nasıl tanımlıyor. İki kişi aralarında kaderi tartışıyorlardı. Biri kadere inanıyor. Diğeri ise inanmıyordu. Kadere inanmayan elindeki sigara paketini pencereden dışarı atıyor. Caddede yürümekte olan bir adam paketi yerden alıp pencere kenarında oturmakta olanlara göstererek bu sizden mi düştü diye sorduğunda paketi atan sizde kalsın diyor. Paketi aşağıya atan bak diyor. Bu adam belki bir otobüs kazasına kurban olacaktı. Onu birkaç saniye oyalamamız bir kazaya kurban gitmesini önlemiş olabilir. Aksi de olabilir. O bir kazaya kurban gitmeyecekti ama bu birkaç saniye kazaya uğramasına neden olabilir. Gerçekten de kader dedikleri böylesine oynak bir kavramdır. Eşeği kaybolan Nasrettin hocaya eşeğini sağlam kazığa bağlasaydın demişler. Kimse eşeğin kaybolması kaderindendir dememiş. Zira kader denilen kavramı etkisizleştirmek alınan sağlam önlemlerle mümkün olur.

Ülkemizdeki tarımda en çok inanılan kaderdir. Yıl olumlu geçerse, bu yıl kader yüzümüze güldü derler. Eğer yıl olumsuz geçerse, bu yıl kader yüzümüze gülmedi derler. Muğla’da Muğla’yı iki buçuk yıl süren belediye başkanlığı sırasında köy kimliğinden çıkarıp modern bir şehir kimliği kazandıran ve baraj kralı diye adlandırılan Latif Sepil’dir. Bu değerli iş adamımızın Köyceğiz’de iki yüz dönümlük bir narenciye bahçesi vardır. Bu bahçede hiçbir şey kadere bırakılmamıştır. Narenciye her ne kadar suyu çok sevse de dibinde su birikmesini hiç sevmez. Bu yüzden bahçe içinde arıklar açılıp, aşırı yağışlarda fazla yağmur suları bir havuza akması sağlanmaktadır. Havuzda su seviyesi yükseldiğinde su dürbineleri otomatik olarak devreye girer ve suyu boşaltmaya başlar. Kırağıya karşı da önlemler vardır. Bahçenin içine aşırı soğuğu algılayıp harekete geçen mazot fırınları vardır. Mazot fırınlarının ürettiği siz bir örtü gibi ağaçların üstünü kaplayarak ağaçları kırağıdan ve soğuğun etkisinden korur. Bu bahçede kaderden söz edilebilir mi? Tarımdan çok iyi para kazanan İsrail’de de kaderciliğe yer yoktur. Ne üretimde, ne de yetiştirdikleri ürünleri pazarlamakta kadercilik yoktur, plan vardır.

Bu gece TRT nin üçüncü kanalında naklen yayınlamakta olan meclis görüşmelerini kısa bir süre izledim. En çok kafama takılan konuşmacının ülkemizin su bakımından fakir olduğu sözleri oldu. Yağmur sularını başıboş bırakıp denize akmamaları için önlem alınmaz ise elbet de su yetersiz olur. Yağmur sularının denize akması önlenecek olursa ülkemiz su zengini olur. Bu konuda ne yapılması gerekir? Öncelikle yağmur sularını ırmaklara, denizlere taşımakta olan dere yataklarına bentler yapılmalıdır. Yapılacak bentler su tutmasa da yer altına sızdırdığı sular, yer altı sularının zenginleşmesine neden olur. Üstelik bentler en fazla on metre yükseklikte olacağı için barajlar kadar büyük harcamaları gerektirmez. Bir de artezyen kuyularından çekilen suyla tarım yapılan ovalarda, aşırı sulamalar yüzünden çekilen sular yüzünden yer altı sularında çekilmeler olmakta, artezyen kuyularından su çekilemez bir durum oluşmaktadır. Eğer yer altı sularının azalması, yetersiz kalması önlenmek isteniyor ise ters şarj işlemi başlatılmalıdır. Biriken sular artezyen kuyularına pompalanmalıdır. Bunun yapıla bilmesi için öncelikle çiftçilerin kullanmakta olduğu mazotun fiyatı ucuzlatılmalıdır.

Az gelişmiş ülkelerde ekonominin pilotu ne inşaat ve ne de otomotiv sanayisidir. Az gelişmiş olan ülkelerde ekonominin pilotu yalnızca tarım olur. Tarım deyince bunun içine hayvancılık da girer. Örnek istiyorlarsa özellikle Lüksemburg’un olağan üstü kalkınmasını incelesinler. Lüksemburg önce tarımda gelişen bir ülke olmuştur. Sonra da tarımdan sağladığı birikimleri ile sanayi devrimini gerçekleştirmiştir.

Ülkemizdeki yanlış tarım politikaları yüzünden kendi kendine yeten, dünya genelinde yedi ülkenin arasındaydık. Dış ülkelere tarım ürünleri satan bir ülke iken günümüzde tarım ürünleri ithal eden bir ülke olduk. Aymazlıktan kurtulamadığımız sürece bu durum daha da kötüleşerek sürer gider.

Özcan nevre     ozcan.nevres@gmail.com

Özcan Nevres
Latest posts by Özcan Nevres (see all)
(Bugün 1, toplamda 62 kez ziyaret edildi.)

Özcan Nevres tarafından yayınlandı

15 Ağustos 1935 de Menemen’de doğdum. Esas mesleğim elektrik ve elektronik teknisyenliğidir. Gazeteciliğe 1958 yılında Ege’de yayınlanan Sabah Postası gazetesinde başladım. Hobilerim yazmak, okumak, tarihi eserler ve harabelerle ilgilenmektir.