TARIMDA SORUNLAR

Tarımda Sorunlar.
1984 ten itibaren üç yıl Datça’da yaşamıştım. O arada bana Datça’da Halkçı Partiyi kurma görevi verilmişti. Bu yüzden kısa zamanda iyi bir çevre edinmiştim. Bir gün kahvehanede arkadaşlarla okey oynarken vali geldi dediler. Oyunu bozmadık. Oyuna devam ettik. O sırada valinin şoförü içeri girdi. Çevresine bakınırken beni gördü. Başıma gelen küçük bir kazada ağır bir ceza almam için yalancı şahitlik yapmaya hazır biriydi. Beş imam mevlitten dönüyorlardı. Kazayı görünce durdular. Beşi de arka koltuğa yerleşip kadını eşini ve çocuğunu ön tarafa aldılar. Adam kusur bizde. Çocuk annesinin elinden kopup koşarken motor sıklete çarptı. Bu nedenle şikayetçi olamayız dedikleri halde ısrarla o komünisttir. Mutlaka şikayetçi olun iyi bir ceza alsın demişler ve aileyi şikayet etmeye ikna etmişler. Şikayetçi oldular ama dava ademi takipsizlikle sonuçlandı. Bu yüzden valinin makam şoförü tanıdığım bir kişiydi. Buyur ettim gelip yanımdaki sandalyeye oturdu. O sırada daha serin olduğu için kahvehanenin karşısındaki duvarın gölgesinde oturmuştu. Vali kendisini dinlemeye gelenlere soruyor. benden istediğiniz bir şey var mı? Dinleyiciler sağlığınız paşam diyorlar. Vali ısrarla soruyor ama yanıt hep aynı. Arkadaşlar oyunu bırakalım. Vali ile ben konuşayım dedim. Dışarı çıktım. Sayın valimiz hoş geldiniz. Deminden beri soruyorsunuz bir isteğiniz var mı diye? Herkes sağlığınıza duacı. Ne yazık ki hiç biri dertlerinden, gereksinimlerinden söz etmiyor. Öncelikle şunu belirteyim. Tüm dünyadaki insanları dev bir elekten eleseniz bu kadar tembel insanı bir araya getiremezsiniz. Peki bu insanlar doğuştan mı böyle? Yoksa onları yaşadıkları ortamın şartları mı getirdi onları bu duruma? Körlerle sağırlar, birbirini ağırlar örneğinde olduğu gibi bu adamlar sahip oldukları arazilerde tarım yapsalar kime satacaklar? Burada yetiştirecekleri ürünün alıcısı ancak İstanbul olur. Orası buraya hem çok uzak hem de buranın doğru dürüst bir yolu yok. Kaldı ki bir büyük sorun da bu ovada yaz aylarında yapılacak olan tarım için yeterli su da yok. Su sorununu çözmek için dere yataklarına bentler yapılıp yer altı sularının beslenmesinin sağlanması gerekir. Bentler yapıldı. Herkes üretime başladı. Bol bol ürettiler. Peki kime satacaklar. Bunun tek bir çözümü var. O da İsrail’in yaptığı gibi buralarda üretilenlerin frigofirik gemilere yüklenilip ihraç edilmesi. Bu sağlanıldığında iklimi nedeniyle Datça Avrupa’nın sera ürünleri deposu olur. Diyeceksiniz ki bu insanlar ne ile geçiniyorlar? Doğa buraya çok önemli iki nimet vermiş. Birincisi payam, ikincisi ise harnup. Vali onlar ne diye sorduğunda badem ve keçiboynuzu dedim. Bu insanlar çağla mevsiminde çağla ayıklaması yaparlar. Zira çağladan iyi para kazanmaktadırlar. Ağaç üzerindeki yük azaltıldığından üreticiye dünyanın en kaliteli bademini verir. İkicisi ise hiçbir işe yaramayan, olabildiğince işlemesi zor ve verimsiz alanlarda yetişir. İnsanı hayrete düşürecek kadar bol ürün verir. Halkın deyimiyle verdiği ürün çaput gibidir. Olgunlaştıklarında lütfedip ağaçların altına giderler. Dökülenleri çuvallara doldururlar. Hem de yemeklik olanları ayırma zahmetine katlanmadan tüccara satarlar. Vali sen ne iş yapıyorsun dediğinde elektrik ve elektronik teknisyeniyim. Biraz da gazeteciyim demiştim. Aslında bu söyleşimiz çok daha fazla sürmüştü ama okuyanları sıkmamak için kısalttım. Vali beni Muğla’ya davet etmişti ama uzun bir aradan sonra gittiğimde valinin tayini başka bir ile çıkmıştı.
Yazımda Datça’da yaşadığım bir olayı anlattım. Aslında bu sorunlar ülkemizin her yanında var. Bergama’dan Kınık’a giderken gözüm bomboş ovaya takıldı. Koca ovada ekili bir karış alan yoktu. Oysa görebildiğim kadarıyla oldukça verimli bir ovaydı. Zonguldak’da gelinimizin köyüne gitmiştik. Bölük pörçük ovacıklar var. Adeta seracılık için ağlıyorlardı. Su deseniz adım başı gürül gürül akan maslaklar var. Buna rağmen tek bir sera bile yoktu. Ülkemizde bu tip ovalardan binlercesi var. Bu ovalar ve ovacıklar gerektiği gibi işlenecek olsa, ithal eden değil, ihraç eden bir ülke oluruz.
Özcan Nevres

Özcan Nevres
Latest posts by Özcan Nevres (see all)
(Bugün 1, toplamda 47 kez ziyaret edildi.)

Özcan Nevres tarafından yayınlandı

15 Ağustos 1935 de Menemen’de doğdum. Esas mesleğim elektrik ve elektronik teknisyenliğidir. Gazeteciliğe 1958 yılında Ege’de yayınlanan Sabah Postası gazetesinde başladım. Hobilerim yazmak, okumak, tarihi eserler ve harabelerle ilgilenmektir.