Yağmurlu Bir günde
Günlerdir yalnızca insanları değil, tüm bitkileri de etkileyen yaza yakışmayan bir hava var. Gezdiğim yerlerde ağaçlara bakıyorum. Hiç birinde meyve yok. Bahçemdeki kiraz ağacından bu yıl bol bol kiraz yiyeceğiz diye düşünmüştük ama olmadı. Yirmi beş otuz kadarını biz yedik. Bir o kadarını da kargalar yediler. Vişne ağacında da geçen yıl verdiği meyvenin onda biri bile yok. Arka bahçedeki iki nar ağacında henüz görünen çiçek yok. Ön bahçedekilerde ise alt dallarında bir hayli çiçek var ama üst dallarda nedense hiç çiçek görünmüyor. Ahu dudularda da durum aynı. Eğer Türkiye genelinde meyve ağaçlarının durumu Silivri’deki gibi ise, bu yıl doğru dürüst meyve yiyemeyeceğiz. Çocuğu istedi diye meyveleri yarımşar kilo almak zorunda olanların durumları içler acısı. Oysa çocukların doya, doya meyve yemeleri gerekir. Her zaman tüketim ürünlerinin fiyatını arz ve talep durumu etkiler. Bu yüzden bu yıl yaşanmakta olan kıtlık yüzünden almamız gereken her şey fiyatlarıyla el yakacaklarından satın almak için uzanamayacağız.
Bilindiği gibi bölgemizde buğday hasat zamanı haziran ayında başlar. Oysa günlerden beri yağmakta olan düzensiz yağışlar yüzünden kelle bağlamış ekinler iyice yatmış durumdalar. Yağışlar önümüzdeki günlerde yağmaya devam ederse o yatan ekinler tarlada kalır. Hasat edilebilenler ise ancak hayvan yemi olabilir. Olabilir diyorum ama çürümeye yüz tutmuş olan buğdayları ve sapları belki hayvanlar da yemezler.
Buğday ihraç eden bir ülkeydik. Ne yazık ki yıllardan beri buğday ithal eden ülke haline düşürüldük. Önümüzdeki aylarda yaşanacak olması kaçınılmaz olan kıtlığa yağmurun neden olduğunu düşünmemek gerekir. Kıtlık ekin alanlarının çokluğuna rağmen akaryakıt, gübre ve zirai ilaçların çok pahalı olması nedeniyle ekim alanları çok daralmıştır. Bu yüzden buğday rekoltesi her yıl biraz daha düşüş göstermektedir. Geçtiğimiz yıl ülkemizde bir ilk gerçekleşti. Tarım ülkesi Türkiye saman ithal etti. Gülmek mi gerekir? Yoksa ağlamak mı bilemiyorum?
www.ozcannevres.com başlıklı sayfama googleden gelen bilgilere göre halen üzüm fidanı nasıl dikilir diye soranlar var. Sordukları fidanın adı üzüm fidanı değil, asma fidanıdır. Yalnız asma fidanı değil, tüm fidanlar eğer dikmesini biliyorsanız ve fidanlarınız köklü ve toprak dolu torbalarda ise her mevsimde dikile bilir. Önce fidanın dikileceği çukur geniş bir şekilde açılır. Toplu iğne girecek kadar çok küçük bir delik açılmış bir yağ tenekesi veya iyi yıkanmış peynir tenekesinin deliği fidana denk gelecek şekilde yerleştirilir. Sonra da fidanın naylon torbası içindeki toprak dağıtılmadan kesilerek açılır ve fidan, açılan çukura yerleştirilir. Çukur toprakla doldurularak iyice çiğnendikten sonra bol su dökülür ve fidana can verecek olan teneke su ile doldurulur. Yağmur yağdığında teneke suyla dolsun diye minik kanallar açılır. Bu dikilen fidanın tutmaması olası değildir. Mutlaka tutacaktır. Fidan dikimindeki bu tekniği ilk olarak Ege bölgesine yerleşmiş olan Rumlar uygulamışlardı. O yıllarda dikilen deliceye aşılanmış olan zeytin fidanları yirmi beş yılda gelişmesini tamamlar ve yetiştirene kazanç sağlayacak duruma ulaşırlardı. Bir çiftçi için yirmi beş yıl yeterli hasatı beklemesi olanaksızdır. Rumlar bu sorunu çok iyi çözmüşlerdi. Asma çubukları ile zeytin fidanlarını birlikte dikerlerdi. Asma fidanları üçüncü yılda meyve vermeye başlar ve beşinci yıl en yüksek verime ulaşır. Asmaların ekonomik ömrü yirmi beş yıldır. Zeytin ağaçlarında verimlilik ise yirmi beş yılda başlar. Bu sayede yetiştirici yokluk yaşamadan uzun ömürlü zeytin ağaçlarını yetiştirmiş olur.
Sulama olanaklarından yoksun olan yerlerde veya diktikleri fidanları yaz aylarında sulayamayacak olanlar, fidanlarının kurumaması, kuraklıktan etkilenmemesi için mutlaka fidanın yanına bir teneke gömmelidirler. Teneke su ile doldurulmalıdır. Dikilen fidanın üç yıl su desteğine gereksinimi vardır. Dördüncü yıl kökleri nemli derinlere ulaşmışa olur. Fidanın yanına gömülen teneke zamanla çürümeye başlar ve çiftçilerimizin kara boya dedikleri demir okside dönüşür. Bu da fidan için çok olumlu sonuçlar verir.
Özcan Nevres ozcan.nevres@gmail.com
- Tükeniş - Haziran 24, 2016
- İnönü Krom Satmış - Haziran 24, 2016
- Konu Taksim Meydanı Olunca - Haziran 24, 2016